Başkandan, taraftara; gecikmiş doğrular!

Geçtiğimiz hafta sonu başkan Muharrem Usta ile yaptığımız sabah buluşmasında, güne "eskiye göre epeyce doğru olan tespitlerle başladık" diyebiliriz. Her sezona "şampiyonluk" hedefi ile başlamadan tutun da, adeta para-pul alım-satımı üzerine kurulmuş futbolcu transferlerine kadar hemen hemen her konuda Muharrem Usta, öncenin gerçekleşmesi zor hayali söylemleri yerine, "en kötü gerçek, en güzel yalandan iyidir" diyerek bu kez, doğruya yakın beyanları tercih eyledi.

Meselâ, "50. Yılda Şampiyonluk" sloganını, mevcut şartları göz önünde bulundurarak, "Hedefleri olan takım" ve "Şampiyonlar Ligi" şeklinde revize etti. Bu seferde beklentileri en üst perdeden olan birileri, ya da bazıları "Sen nasıl böyle konuşursun? Asıl hedeften nasıl vazgeçersin?" şeklinde sanki ağa imiş, bey imişcesine başkanı yerden yere vurdular.

Söz konusu toplantıda TSYD Trabzon Şube Başkanı sıfatıyla yanı başında oturduğumuz için de, bizi görenler aynı tepkiyi başkana söylermişcesine yüzümüze haykırdılar.

Biz onlara belki cevap değil ama, şunları söyledik, sorduk:

***

Trabzonspor'un yüksek meblağlı transferlerinden "kulübümüz battı, batırdılar" diye şikayet edenlere, "Bu borcun ne kadarını sen ödemeyi düşünüyorsun?" diye sorduk.

Ya da, "Burak yetmez" neredeyse "Messi yi bile alsınlar" diye fetva verenlere de, "Sen ne kadarını vereceksin?" diye ikinci bir soruyla karşılık verdik.

Bunu sorunca da, aklımıza yıllar önce Trabzonspor'un 19 Mayıs Spor Salonu'nda yapılan bir mali genel kurulunda yıllık aidatın toplam 50 liraya çıkarılması yönünde yapılan tüzük tadilatının da üyelerin ekseri çoğunluğunun oyları ile ret edildiği de aklımıza gelmedi değil.

Gelince de, emek vermeden, maddi katkıda bulunmadan, fedakârlık yapmadan, dahası maçlara bile bedava girmek için elinden geleni artlarına koymadan, "Trabzonspor aşkından" dem vuranlardaki riyakârlık bizi kara kara düşündürmedi değil!

 

***

 

Nereden başladık? Nereye geldik?

Kıssadan hisse. Trabzonspor'da her şey tepeden tırnağa, yani taraftardan yöneticiye, teknik adamdan futbolcuya kadar hepsi bileşik kaplar misali birbirine yakın bir anlayış ve davranışta seyir ediyor.

Muharrem Usta'nın gecikmiş doğrularını da, "hatanın neresinden dönülürse kârdır" gerçeği üzerinden değerlendirerek, camia da herkesin ve her kesimin kendilerini de sorguya ve saygıya çekerek anlayıp, ardından da kendi evlatlarına önceliği vererek "Gerçeklerle topyekün ayağa kalkma" hedefi ve hesabından başka çıkar yolu yoktur, kalmamıştır.

Yazarın Diğer Yazıları