Trabzonspor için satmak değil almak lazım

Yukarıya astığım başlığa "Satmak değil, almak lazım" dedim ama, korkuyorum! Çünkü, birileri çıkıp bunu yine "Futbolcu transfer etmek" ile ilişkilendirip, Trabzonspor'a yeni yabancılar almak için destek sayabilir!

Onun için,"Satmak değil, almak lazım" diyor isem, biliniz ki, futbolcu transferi ile uzaktan yakından ilgisi yoktur. Düşüncem Trabzonspor'a uzun vadeli olarak kalıcı gelir kaynakları kazandırmak için yapılması gereken alımlardır.

Yani, söz konusu Trabzonspor olduğunda, üyeler ve taraftarlar adına kulübü yönetenler, kalıcı ve kazandırıcı gelir kaynakları için çaba göstermelidirler. Satmak için asla! Hele hele geçmişte öyle veya böyle kulübü menkul ve gayri menkul olarak kazandırılmışları satma da zinhar zerre kadar tasarrufları olmamalıdır! Olamaz da!

Haa, sattığınız yerden 3-4 kat daha fazla gelir getirecek bir yatırım bulur da, bu kaynak orası için kullanılırsa eyvallah!

 

***

O zaman diyeceksiniz ki, "Murat Taşkın sen nereden dem vuruyorsun! Bugün yönetenlerin İstanbul'da 5-10 sene sonra yüzlerce milyon dolara alınamayacak gayri menkulleri öyle veya böyle sattıklarını görmüyor musun?"

Görüyorum görmesine de, bu ülkede sadece Trabzonspor'da değil de, hemen hemen her yerde milletin gözünün içine baka baka benzeri satışlar yapılıyor da, ben diyeyim "ahalisi", siz söyleyin "taraftarı" susuyor ise! Murat Taşkın ne olur, yazsa ne yazar!

Bir de, aklıma 5 lira olan aidatın 10 liraya, 500 liralık girişin ise 1.200 liraya çıkarılması sırasında adeta "10 kuruş" için kıyamet koparanların, Trabzonspor'un binlerce kuruşu heba edilirken ses çıkarmamaları gelmiyor mu?

 

***

 

İşte o zaman "Nasıl yaşarsanız, isterseniz öyle yönetilirsiniz" ile neler neler anlatılmak isteniyor. O geliyor aklıma.

Ezcümle, Trabzonspor'da yönetici olabilmenin kriterleri arasında, "Kulübe kazandırma" şartı mutlaka konmalıdır. Kaybettirenlerden ise zarar şahsi olarak tahsil edilecek bir yol ve yöntem mutlaka inşa edilmelidir.

 

***

Başkan "önümüzdeki sezonun takımı" deyince!

Türkiye'de futbol ve kulüpler çoğunlukla, "Geçmiş ve gelecek yoktur. Koskoca yaşanan bir şimdi vardır" gerçeği ile iştigal etmektedirler.

Sebebi de gayet basittir. Çünkü, geçmiş ile övünmek kolay, geleceği satmak da zor değildir. Bunun içinde, "Geçmiş geçmiştir. Gelecek gelecektir. Bugün ise gerçektir" de denmektedir.

Anlayacağınız, anlatmak istediğimiz Türk futbolunda 3-5 yıl sonrası için bir gelecek hesabı yoktur. Çünkü, 3-5 yıl bizim insanımızın hayatında hiç bitmeyecek değil, gelmeyecek bir süredir sanki. Bu nedenle kulüp yöneticilerinin vaatlerine bakın geneli 1 yıllık olan, azamisi 2 yılı bulmayan geleceklerle ilgilidir.

Örnek mi? Trabzonspor'un son seçimli genel kurulunu hatırlayıp, kimine göre o yılı, kimilerine göre ise bir yıl sonrasını kapsayan "50'inci yılda şampiyonluk" söylemlerini hatırlayın. Tabii sonrasını da...

Bunlar nereden aklıma geldi takıldı yine? Trabzonspor Başkanı Muharrem Usta'nın yeni yıl için yayınladığı mesaj da; "Yapacağımız takviyelerle hedeflerimize ulaşmak ve önümüzdeki sezonunun takımını şimdiden oturmuş bir yapıya kavuşturmak en büyük idealimizdir" ifadesini okuyunca gel de beyin jimnastiği yapma, hafıza-ı beşerini zorlama bakayım!

Yazarın Diğer Yazıları