Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Armağan KULOĞLU

Armağan KULOĞLU

Yeni beka sorunu: Kontrolsüz göç

Türkiye çok yüksek sayıda kontrolsüz göçle karşı karşıyadır. Göçmenler sınırdan içeri girdiğinde süratle ülke içine yayılmakta, bir kısmı yakalansa da, yetersiz önlemden dolayı çoğu içeride kalmakta, sayı gittikçe artmaktadır.

En yüksek göç Suriye''dendir. Irak, Bangladeş, Somali, Nijerya, Afganistan gibi Orta Doğu ve Afrika''dan, ayrıca Orta Asya''dan birçok düzensiz göçmen gelmiştir.

En fazla göç Suriye''den

Suriye''den Türkiye''ye göç edenlerin sayısı resmî olarak 3.700.000 kadardır. Bunun kontrolsüz olanlarla birlikte 5.500.000 kadar olduğu söylenmektedir. Doğum oranları da çok yüksek olduğu için sayıları gittikçe artmaktadır.

İktidarın "kapımıza geleni çevirmeyiz" anlayışı ve sağlanan birçok kolaylıktan dolayı bunların, savaş bitip güvenlik sağlansa dahi geri gitme niyetleri yoktur. Türk vatandaşlarından çok farklı avantajlara ve imtiyazlara sahiptirler. Bugüne kadar kaynaklarımızı, vergilerimizi ve ulusal birikimlerimizi kullanmışlar, birçok vatandaşımızdan daha fazla imkânlara sahip olmuşlardır. Göçmenler, eğitimde bile imtiyaz sahibidirler.

Bu imkânlar, ekmeğin/aşın paylaşımı düşüncesini aşmış, kendi vatandaşlarımızın işine ve imkânlarına ortak olma, hatta onun ötesine geçip, engel olmaya kadar varmıştır. Parası olanlar, kendilerine sağlanan haksız imtiyaz ve avantajlarla iş sahibi olmuşlar, olmayanlar da sigortasız/kayıtsız, daha düşük ücretle çalışarak vatandaşımızın işsiz kalmasına yol açmışlar, çalışmaya niyeti olmayanlar da köşe başlarında kolay geçimin yolunu bulmuşlardır. Misafirlik bir yere kadardır. Fazlası sıkar.

Bazı yöneticiler, iktidarın politikası gereği bu durumu mazur göstermek için "Suriyeliler giderse ekonomi çöker, bazı şehirlerde sanayiyi ayakta tutuyorlar" gibi asılsız, mesnetsiz, hatta trajikomik söylemlerde bulunmuşlardır. İdeolojik ve politik nedenlerle onları geri göndermeye isteksiz olan yöneticilerin, bu şekilde algı yaratma çabasında oldukları anlaşılmaktadır.

Vatandaşlığa kabul edilen göçmen sayısının 100.000''i geçtiği, kalanlardan önemli bir kısmının da, oy beklentisiyle seçimden önce vatandaşlık alabilecekleri söylenmektedir.

Türkiye''nin, Suriyelilerin dışında bugüne kadar 2.500.000 kadar daha göç aldığı, toplam göçmen sayısının 8.000.000''a yaklaştığı düşünülmektedir.

Yeni dalga Afganistan''dan

Özellikle ABD ve diğer ülkelerin çekilmesi sonucu Afganistan''dan gelen kontrolsüz göçmenlerin sayısı gittikçe artmaktadır. Göç görüntüleri rahatsız edici düzeydedir. Afganistan sınırımıza 2700 km. kadar mesafededir. Gelenler genellikle askerlik çağında erkektir. Taliban''dan kaçanlar olduğu söylemi inandırıcı değildir. Bunların ABD''yle, önce açıklanmayan, ortaya çıkınca tepki gösterilen mutabakatla ve belli bir amaçla geldikleri kanaati hâkimdir.

ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisinin, "Çıkış dalgasına hazırlıklı olunması için komşu ülkelerle ve BM Mülteciler Yüksek Komiserliği ile görüşüldüğünü, ABD''ye gitmek üzere bir kısmının İran üzerinden Türkiye''ye seyahat edebileceğini" söylemesi bunun bir kanıtıdır. İran''ın da buna aracılık yaptığı anlaşılmaktadır.

Göçmenleri Türkiye''de tutmak istiyorlar

Gelenlerin bir kısmının Avrupa ve ABD''ye geçme niyeti olsa da gelen gitmemekte, Türkiye''de kalmaktadır. Almanya Başbakanı, Türkiye''yi çok sayıda Suriyeliyi kabul ettiği için överken, Avusturya Başbakanı da Afgan mülteciler açısından Türkiye''nin sığınmak için doğru yer olduğunu söylemiştir.

ABD ve AB''nin politikası, para vererek onları Türkiye''de tutmaktır. Suriyeliler için alınan paraya şimdi de Afganistan''dan göç edenler için alınacak miktar eklenecektir.

***

Zengin ve gelişmiş ülkeler kendilerini bu dalgadan uzak tutarken, sıkıntıda olan Türkiye''nin kontrolsüz ve düzensiz gelen göçmen sayısı tehlikeli boyutlardadır. Göçün devam etmesi muhtemeldir. Türkiye bunu kaldıramaz. Para karşılığı bu tehlike kabullenilemez.

Konu kontrolden çıkmıştır. Bazı güney illerimizde demografik yapı değişmeye başlamıştır. Böyle giderse tüm ülkenin demografik yapısı değişecektir. Sosyal ve kültürel yapı bozulmaktadır. Buna derhal son verilmesi ve mevcutlara çare bulunması bir zarurettir. Bunun yönetimin bir politikası olduğunu söylemeye dilim varmıyor.

Yazarın Diğer Yazıları