YSK Kararları ve İmralı Siyaseti

Hepimizin içinde az da olsa adalete güven vardı değil mi? Ancak gelişmeler gösterdi ki, AKP döneminin en büyük özelliği yıkımdır.

O da neydi öyle?

"Sandık başkanlarında şaibe var!"

Bu nasıl bir şaibe ise, kullanılan 4 oyun üçünü AKP almış ve kazanmış, sadece birini İmamoğlu almış ve Binali Yıldırım yerine o kazanmış. Ve YSK'nın kararına göre aynı zarfın içinde AKP adaylarına verilen oylarda şaibe yok, ancak İmamoğlu'na verilen oylarda şaibe var.

Gerekçe bu.

Dolayısı ile seçimler yenilecek.

YSK, tarihinde böyle bir yıkım görmedi. Bu yıkımla  seçmen, kendisine yapılan haksızlığı açık ve net biçimde gördü.. Haliyle öfkeli..

Sandık mı? Gönderin gelsin..

Seçim gününü dört gözle bekliyor.  Daha şimdiden 31 Martta seçime katılan birçok parti, İmamoğlu lehine çekilme kararı aldı.  Süreç içinde yeni gelişmeler de olacaktır. Çünkü insanlar (seçmenler), bu haksızlığın kendilerine yapılmış olduğunu düşünüyor.

İmamoğlu artık nitelikli, etkin siyasi figür haline geldi. Gittikçe de karizmalaşıyor.

Bunun anlamı nedir?

Bunun anlamı, muhalefet en sonunda iktidarın da aşırı zorlamasıyla kendi siyasal dinamiğini yarattı demektir.

Bu saatten sonra artık tam anlamıyla pişmiş, olgunlaşmış ve Erdoğan'ı yenecek yegâne siyasal aktör olacaktır.  Zaten iptal edilen seçim öncesinde bunu başardı da denilebilir. Çünkü Erdoğan İstanbul'u  en az 8 tur dolaştı ve bizzat seçimin sürükleyici gücü rolünü oynadı. İmamoğlu ise, halk vicdanına hitap etti.

Yoksulun, kimsesizin, mağdurun sözcüsü oldu.

Sevgi dilini kullandı.

Halk, Beylikdüzü'nden Türkiye'nin gelmiş geçmiş en profesyonel siyasetçileriyle yarışacak seviyeye taşıdı onu.  Günlerce mazbatası kendisine verilmedi.

Günlerce oy sayımı yaptırıldı.

Günlerce sandık bekletildi.

Hiçbirinden sonuç çıkmadı.

Şimdi?

Şimdi bir kere daha büyük haksızlığa uğradı. Hem de kendisini sevenler tam arkasındayken. Henüz daha yıpranmamışken. Üstelik ilk icraatlarında da tam başarılıyken…

***

APO YENİDEN

Gene İmralı mektupları servis edilmeye başlandı. İyiye işaret değil.

Neden?

Birincisi, İstanbul seçimlerinin hemen öncesinden başlatılması. İkincisi, seçim boyunca millete Kandil suçlaması yaptıktan sonra, sözün yeniden İmralı'ya bırakılıp bırakılmayacağı endişesi.

İstanbul'da seçimlerin yenilenmesiyle terörist başının 8 yıl aradan sonra yeniden siyasi alana nüfuz ettirilmesi arasında nasıl bir ilişki olacak göreceğiz.  Şimdilik Suriye'deki PKK/PYD oluşumuna verilen mesajla, Türk kamuoyuna sempati kazandırılmağa çalışıldığı ortada.

Kısacası ilk mesaj, hepimize yönelik bir algı operasyonu. Herkes biliyor ki Suriye'de ne PKK ve ne de onun uzantısı PYD, İmralı'dan açıklanan mektubu önemsemeyecek ve bu mektuba göre politika yapmayacak.

O halde soru şu: Türkiye'yi yönetenler İmralı'yı muhtaç mı kaldı? Kalmadı ise bu açıklamaları neden yaptırıyor?

Gözleyelim: Seçimlerde HDP ne yapacak? Selahattin Demirtaş hapisten çıkarılacak mı?

Hatırlatalım: ne diyordu AKP-MHP ikilisi, "Kandil'den emir alıyorlar.."

Gerçek olan neymiş? İmralı'daki Kandil elebaşı, 8 yıl aradan sonra gene mektup yazmağa başlamış..

Yazarın Diğer Yazıları