Yüzde 50+1 rahatsızlığının ardında ne var?

Yüzde 50+1 rahatsızlığının ardında ne var?

Ekonominin bu hale gelmesinde kapıyı açan başlıca olay olarak "2018 anayasa değişikliği" hatasının konuşulması pek tabii olağan. Ancak malum anayasa değişikliği sonucu geçilen sistemin ülkeyi nasıl hızla aşağı çektiği değil de iktidarın kendine fazla güvenerek getirdiği 50+1''lik çoğunluk gerekliliğinin (ki eğer başkanlık sistemine geçiliyorsa böyle bir çoğunluğun aranması da pek tabii doğalken) ne büyük bir hata olduğu konuşuluyor. Malumunuz, Cumhurbaşkanı Erdoğan, son olarak "50+1''in mahsurlu olduğunu anladık. 50+1''i o zaman bu kadar sıkı bir şeye bağlamamamız gerekirmiş. Onun farkına vardık" diyerek, bir yanılma açıklamasında daha bulundu. Ancak, 50+1''in "mahsurlu" olduğunun farkına varmak demek, başkanlık sisteminin de mahsurlu olduğunu kabul etmek demektir.

Başkanlık sistemi

2018 Anayasa değişikliği sonrası geçilen sistem, başkanlık sistemi. Başkanlık sisteminin gerektirdiği, kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı gibi temel denge ve denetim mekanizmalarından yoksun bulunuyor, adı "Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi" olarak anılıyor ve dünyada başkanlık sisteminin başarısız örnekleri arasında yer alıyor olsa da bu bir başkanlık sistemidir.

"50+1" diye kısaca tabir edilen, Cumhurbaşkanının iki turda seçilmesini öngören sistemin ikinci turunda seçilme için gereken çoğunluk oranı. İki turlu sistem ile hedeflenen, kamuoyunda gerçek anlamda çoğunluğun desteğini almayan birinin seçilmesini engellemek. Bu açıdan, ilk turda seçmenin salt çoğunluğunun oyunu alabilen seçiliyor. İlk turda bu çoğunluğa ulaşılamazsa, ikinci turda kendiliğinden 50+1 şartı sağlanmış oluyor. İki turlu seçimin bir diğer avantajı da ilk turda çokça adayın rekabetine imkân vermesi. Demokrasi açısından çok sesli bir seçim ortamı oluşturuyor.

Arjantin ve Meksika ayrıksı örnekleri hariç, Brezilya, Kolombiya, Şili, Peru, Uruguay gibi bizim sistemin benzeri başkanlık sistemini haiz tüm ülkelerde de durum böyle. (Arjantin''de ilk turda yüzde 45 alınması yeterli bulunuyor; birinci aday yüzde 40 oy alması halinde de ikinci olan adayla arasında yüzde 10''luk bir oy farkı varsa birinci adayın seçilmesi mümkün olabiliyor. Arjantin dışında, bildiğim diğer bir örnek ise Meksika. Seçimler, basit çoğunluk esasıyla tek turda gerçekleştiriliyor.)

Bunlar neden önemli? Çünkü şu anki sisteminde Türkiye, bu yolla tek kişiden oluşan hükümetini belirliyor. Cumhurbaşkanlığı makamının olası herhangi bir sebeple boşalması halinde makama vekalet edecek kişi olan cumhurbaşkanı yardımcısı ve bakanlar bu kişi tarafından belirleniyor. Hatta Türkiye uygulamasında, bakanlar, karar alma süreçlerinde (hatta görevlerinden ayrılırken dahi) inisiyatif kullanamıyor. İstişare edilmiyor, tek kişi yürütmenin başı olmakla kalmayıp, hükümeti de fiiliyatta tek başına yürütüyor.

Böyle bir durumda, böylesine önemli bir pozisyona bir kişinin belirlenmesi, elbette ki çoğunluk esası gerektirecektir. En azından seçmenin yarısının desteğini alabilen bir kişinin seçilmesini beklemek pek tabii makul olanı.

Seçilmeyi garantileyen değişiklikler

Bu husustaki tartışmalar da tabii, seçilmeyi garantileme ya da başka bir ifadeyle seçilememe endişesini giderme gayretinden doğuyor.

İktidarın, hızlıca ve hırsla geçtiği başkanlık sisteminden memnun olmadığına yönelik itirafları henüz açıkça olmasa da gelmeye başladı. Zira, sistemin getirilerinden şikâyet etmek, sistemi de eleştirmek demektir.

Ancak sistemin değişeceği vakit de bu vakit değildir. Anayasa, iktidarın seçimlerde kendisini garantiye almasının aracı ya da oyuncağı değildir. Getirdikleri bu hükümet sistemiyle AKP''nin aslında kendi sonunu da hazırladığını ancak ülkenin de büyük zararlara uğrayacağını anayasa değişikliğine karşı çıktığımız günlerde belirtmiştik. Haklı çıktık.

Yazarın Diğer Yazıları