Zalim ne yana düşer usta kâfir ne yana…

Zalim ne yana düşer usta kâfir ne yana…

Zalim, "Acımasız ve haksız davranan, zulmeden" demek.

Zulüm, "Güçlü bir kimsenin yasaya ve vicdana aykırı olarak başkasını uğrattığı kötü durum, cefa."

***

Ülkesi işgal altında, "ümmeti(!)" her türlü taciz, tecavüz, hunharlığın pençesinde inim inim inlerken "Şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit" eden kim varsa "ulu", "şanlı", "aziz"; kaderini, "Önce Allah''a" dedikten sonrası mühim değil ya nasıl olsa "sonra İngiltere''ye" emanet etmek, saraya damat olup yan gelip yatmak varken, sırf milletin istiklali için kelle koltukta bir ömür sürmek "zulüm" öyle mi?

Kime?

***

"Vatandaş"ı kulun kuluna dönüştüren bir sisteme öykünmek, "iş" ve "aş"ın yalnızca bir zümrenin evlatlarına "hak" sayıldığı, yasalar önünde ancak bir zümrenin mensuplarının eşit olabildiği, adaletin ancak bir zümrenin mensuplarının lehine tecelli edebildiği, yalnız bir zümrenin mensuplarının canının can, acısının acı, ihtiyacının ihtiyaç, cenazesinin cenaze, düğününün düğün varsayıldığı bir düzen tesis etmek en ilerisinden demokratlık, aslında tam da Fatiha Suresi''nde denildiği üzere, "ümmet"in Allah''tan başkasına kul olmamasını öngören Cumhuriyet''i ilan etmek ve halkın kendi seçtiği kişiler eliyle ve kendi tercih ettiği ilkeler uyarınca yönetilmesine çalışmak zalimlik!

Girin Google''a, yazın "Korku İmparatorluğu"… Millî Mücadele ve Cumhuriyet''in ilk yılları yaftalanmıştır sanırsın bu başlık altında!

Diğer bütün baskılar, haksızlıklar, hukuksuzluklar, orantısız fiziksel-ekonomik ve yasal güç kullanımları bir yana… Sadece 5 yılda memleketin en çok üreten yayınevine çevirdikleri "Silivri"de, Atatürk''ün aldatılıp, kandırılmak suretiyle ortak edildiği kumpasların mağdurlarının iniltisidir çünkü "Zulümdar"larını anlattıkları kitaplar!

***

Acımasız ve zalim yerinde de kullanılıyor olsa da, "kâfir", "Tanrı''nın varlığını ve birliğini inkâr eden kimse" demek ilk anlamıyla.

***

Afyon, Kocatepe…

Cephede, yoğun top atışı altında, "Ey Rabbim! Yunanlıların kazandığını gösterme bana! Onlar kazanacaksa şu Gökkubbe benim başıma yıkılsın daha iyi. Türklüğün, Müslümanlığın düşman ayakları altında, esaret zincirinde kalmasına müsaade etme! Anacığım bize dua et!" diye yakaran Mustafa Kemal''i "kâfir"…

O "sofu" anaya "genelev kadını" hakaretinde bulunanları, 100 yıl sonra bile o Yunan -ki ateşe vermediği cami, yıkmadığı minare, derisini yüzmediği imam, tecavüz etmediği kadın, kız kalmayacaktı memlekette- kazanamadı diye hayıflananları "mümin" sayacaksanız…

"Muhammed''i bana cezbeye tutulmuş, sönük bir derviş gibi tanıtmak gayretine kapılan cahil adamlar, onun yüksek şahsiyetini ve başarılarını asla kavrayamamışlardır. Anlamaktan da çok uzak görünüyorlar. Cezbeye tutulmuş bir derviş Uhud Muharebesi''nde en büyük bir komutanın yapabileceği bir planı nasıl düşünür ve tatbik edebilir… Bu küçük harpte bile askerî dehası kadar siyasi görüşleriyle de yükselen bir insanı cezbeli bir derviş gibi tasvire yeltenenler bizim tarih mesaimize katılamazlar…" diyen, "Büyük bir inkılap yaratan Hz. Muhammed''e karşı beslenen sevgi ancak onun ortaya koyduğu fikirleri, esasları korumakla tecelli ettirmekle mümkündür" diyen Mustafa Kemal''i "kâfir"…

Hz. Muhammed''in ortaya koyduğu esasların hilafına savaşını/mücadelesini/davasını mızraklarının ucuna Kur''an sayfaları takan Muaviye''nin kafasıyla kazanmaya kalkışanları "mümin" sayacaksanız…

"Ülkeye zararlı olmaktan Allah beni korusun" diye dua eden Mustafa Kemal''e lanet ayinleri düzenlemeyi adet edinecek ve ülkeye verebileceği her türlü zararı verdikten sonra "Rabbim affetsin" diye dua edenleri Hz. Peygamber''le, hatta şirke batmak pahasına Allah''la bir tutacaksanız; yere batsın sizin inancınız!

***

Velhasıl…

İmamın biri, "Öyle bir zaman geldi ki, bir asır gibi bir zaman içinde bu mabed-i şeriften Ezan-ı Muhammediye ve namaz her şey yasak olarak müze haline çevrildi. Onlardan daha zalim ve kâfir kim olabilir…" demiş diyeler…

Desin…

Atatürk de, "Efendiler! Milletimizin içinde gerçek ulema, ulemamız içinde milletimizin bihakkın iftihar edebileceği alimlerimiz vardır. Fakat buna karşılık, ilim kisvesi altında gerçek ilimden uzak, gerektiği kadar kendini yetiştirmemiş, ilim yolunda yeterince ilerleyememiş hoca kıyafetli cahiller de vardır. Bunların ikisini birbirine karıştırmamalıyız…" der!

Dolayısıyla, Türk Milleti''nin nazarında, sömürgeciliğin önündeki en büyük tehlike olarak gördükleri Atatürk''ü "dinsizlik" suçlamasıyla itibarsızlaştırabileceğini zanneden bir Ziemke papağanından farksız ve acizdir her günlerini bir faninin ebedi hatırasıyla beyhude bir kavga içinde geçirenler!

***

Ama bir de hukuk var;

Öyle sanıyoruz Anayasa''yı temel alıp.

Vicdanların hükmü yetmez…

Öyle sade suya tirit "ortak değer" açıklamaları yetmez…

Azıcık yüreği olan, "Türkiye Cumhuriyeti''nin ilk Cumhurbaşkanı''na yapılan bu aleni ve sistematik hakaretler" için de, haldeki mevkidaşına yapılan hakaretler için gösterdiği hassasiyeti gösterir.

Yetmez…

Azıcık yüreği olan, "Son Devrin Din Mazlumları" diye kitaplarını, Atatürk ve Cumhuriyet''ini karalamak üzere salladıkları "üstat" var ya!…

Hıh işte, ilk cumada, bizatihi onun "Osmanlı İmparatorluğu''nun yarı dünyaya sahip olduğu devirlerde bile böyle bir ihtirama ve itibara hedef olabilmiş bir hükümdar yoktur" satırlarını okutur imamlarına… Varabilsinler diye idrakına; her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bir gün kıymetini anlayacaktır!

Yazarın Diğer Yazıları