Zırva tevil götürmez

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, katıldığı Manisa 7. Yuntdağlılar Kültür, Turizm ve Sanat Festivali’nin başlangıcında 10. Yıl Marşı çalındığını görünce, “10. Yıl Marşı yerine, Mehter Marşı’yla başlasak daha anlamlı olurdu” diyerek serzenişte bulunmuş. Sonra da bazı eksik ve kusurları şimdilik görmezden gelelim demiş. Her zamanki gibi kulağının üstüne yatmış. Bu demektir ki 10. Yıl Marşı’nın da sırası gelecek!.. Geçtiğimiz günlerde 3. köprünün (ne hikmetse ismini de Yavuz Sultan Selim olarak münasip görmüşler) temel atma töreninde mehter takımı vardı. Arınç’ın keyfi yerine gelmiştir herhalde. Gerçi kendisi törende yoktu ama olsun... 

 


***

 


 Şimdi Osmanlı’nın ihtişamı ile Cumhuriyet birbirinden ayrılamaz. Biri olmasa idi öteki olamazdı. Tabii son padişah Vahdettin’in ve son sadrazam Damat Ferit’in sonunda İngiliz gemileri ile yurttan kaçmaları da Osmanlı’nın ihtişamına gölge düşürdü. Aslında kara bir leke olarak tarihimizden silmemizi gerektiriyor.

 


***

 


Tekrar Bülent Arınç konusuna dönecek olursak; malum, Mustafa Muğlalı Paşa, Kubilay’ı şehit eden güruhun başını ve bundan dolayı da o güruhu yargılayan, idam ettiren Divan Harbin reisidir. Bu yüzden de Arınç, Muğlalı Paşayı hiç bağışlamamış ve Van’ın Özalp ilçesindeki kışladan adının kaldırılması için sonuna kadar uğraşmış ve bunda da muvaffak olmuştur. Ve neticede maalesef rahmetli Mustafa Muğlalı Paşa’nın adı kaldırıldı. Bu da acaba cumhuriyetin faziletleri gereği miydi?
Ne var ki iki ayyaş kelimeleri gerçekte eğreti durduğu gibi rahmetli Muğlalı’nın kışladaki adları da eğretiymiş.
Zırva tevil götürmez, sonunda hakiki tarih de yalanlar ve yalancılar tarafından değiştirilemez.
Bu iktidar için geldikleri gibi gidecekler derdik. Gerçi tramvay dolusu bindirilmiş oylar ile iktidara geldiler ama gidişat o ki sonunda çöp kamyonları ile tarihin çöplüğüne yuvarlanacaklar. Ne kendileri rahat etti ne de ülkeye huzur getirdiler. Sonunda dayansın ehli kubur!..

 


***

 


Gün uğursuzların. Yıllardır Mustafa Kemal Atatürk’e kinleri içlerinde birikmiş bazı soysuzlar, şimdi pervasızca bunları açığa vurmaktalar. Mesela bir kendini bilmez, Vahdettin ve Damat Ferit düşkünü bir zat, açıkça Gazi Mustafa Kemal’i, Damat Ferit ve Vahdettin ile kıyaslıyor, İngilizlerin gemileriyle kaçan o hainleri övüyor, Mustafa Kemal’in kurtuluş savaşındaki zaferinin uydurma olduğunu hatta Atatürk’ün Florya’da mayo ile denizde çekilmiş fotoğrafını delil olarak göstererek ona çirkinlikler atfediyor. Bunu bugüne kadar söyleyemediyse şimdi böylece kinini açığa vuruyor. Çünkü Erdoğan’ın hazırladığı Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığı ortamı artık müsait.
NOT: Bu kendini bilmez kişinin sözünü ettiği fotoğraftaki çocuklar arasında 9 yaşında olan ben de vardım. Aynı zamanda mayolu olarak babam da vardı.

 

TAZİYE: Dokuzuncu Cumhurbaşkanı, seçkin siyaset adamı Sayın Süleyman Demirel’in saygıdeğer eşi Nazmiye Hanımefendi’nin vefatı bende derin bir üzüntü yarattı. Nazmiye Hanımefendi’ye Allah’tan rahmet Süleyman Demirel’e ve aile efradına baş sağlığı dilerim.

Yazarın Diğer Yazıları