Zorla söylettiriyorsunuz insana…

Zorla söylettiriyorsunuz insana…

Cumhurbaşkanı''nın, bakanlarla yaptığı rutin toplantıdan sonra -hanidir zaten herhangi bir yerde, hele de canlı olarak yapıldığına tanık olamadığımız- müzik yasağını saat 00.00''a çektiklerini açıklamasına çoğu insan tepki gösterdi. Ancak, bu karar üzerinden "Türkiye''ye gitmeyin" çağrısında bulunarak, ülkesinin "dünya tarafından" cezalandırılmasını, ambargoyla hizaya sokulmasını talep etmek bir kişinin aklına geldi.

Çünkü bir tek o "zeki".

Bir tek o "cesur".

Bir tek o "muhalif".

Ha bir de…

Çünkü, o "dünya" ki, her kilometrekaresinden hak, hukuk, adalet, demokrasi akıyor insanlığa.

Bravo Ezhel!!!

Heykelini mi dikelim?

Omuzlarımızda mı gezdirelim?

Spotify''da bir "en çok dinlenen" liste başılığı mı verelim?

Hangisini istersin?

Demokratik kültürden aldığın nasibin, "eleştiri", hatta "karalama", "itham" ve "hakaret"te bulunmayı sadece kendine "hak" saymak olduğu ve Türkiye''yi hedef alan sözlerinin binde biriyle hedef alındığında çileden çıktığın ortada zira.

***

Türkiye''nin "Bir diktatör tarafından yönetilmesinden" şikayet ediyor hazret…

"Katil devlet" suçlaması yapıyor.

"Hak ihlalleri"nden yakınıyor.

Nereden?

Yaşadığı Almanya''dan!

***

Vahşetin kol gezdiği "karanlık bir ülke" tasvirinde bulunuyor; gireni yutan bir girdap sanki… Hani sağ girip de sağ çıkmak mümkün değilmiş gibi…

Ve dahiyane projesi;

Nefes almak için hanidir beklediği üç kuruşluk turizm gelirinden de ederek demokratikleştirmek Türkiye''yi!

Aman, sakın, zaten "aşıları tam" reklamıyla ziyadesiyle aşağılanan ve iki yıldır resmen aç olan binlerce turizm çalışanın boğazından iki lokma ekmek geçmesin! Sakın birkaç aylığına da olsa esnafın yüzü gülmesin!

İnsanlarının sefilliği kurtaracak Türkiye''yi!

Utansın muhalefet; aylardır nereden nasıl bir yol bulur da dayanışırız, üç beş aileye de olsa umut oluruz diye çırpınmak yerine onlar niye düşünemediler ki bu çözümlerin en kestirmesini!

İnsanın içinde olmadığı gemiyi batırmaktan medet umması ne kolay…

***

Neymiş, "Müziğin rahatsız edici olduğunu düşünen bir toplum ve devletin parçası olduğu için çok üzgünmüş ve utanıyormuş" beyefendi!

E olma o zaman!

Kaçtığı Yunanistan''da Türklük''ten istifa eden Mustafa Sabri''nin izinden git!

"Ya sev, ya terk et" deyince biz faşist, biz kötü oluyoruz sonra da, dilinin ucuna kadar getirip, zorla da söyletmek değil midir bu şimdi insana!

Ağır tahrik hâkim bey!

***

Siyasi iktidarın kararı üzerinden toplum ve devlet karşıtlığı yapmanın teknik ve teorik yanlışlığı bir yana…

"Şarkı sözlerinden dolayı" gözaltına alındığında, kara kaşının kara gözünün, müziğinin, yaşam tarzının hatırına değil, hatta onlara "rağmen", "hukuk" ve "adalet" duygusuyla sana destek olmuş, hakkını savunmuş bir "toplum"dan utanmak nasıl bir ruhsal arazdır acaba?

***

En ifrit edici olan da, bazı naiflerin bir kalemde "Cumhuriyet çocuğu" ilan etmeleri böylelerini.

Avrupa''yı kapı kapı gezip de saltanat ve hilafetten yakınarak, Vahdettin, Damat Ferit ve avanelerini jurnalleyerek mi kuruldu bu Cumhuriyet ki, "vatanın ve milletin istiklalini, memleketi dünyaya jurnallemekte" gören biri hak etmiş olsun bu kutlu nitelendirmeyi!

***

Naçizane düşüncem; yazıktır, biz daha fazla utandırmayalım kendisini…

Buyursun, utanç duymayacağı başka devletin vatandaşı olarak, utanç duymayacağı toplumlara versin bundan sonra konserlerini…

ORANTISIZ ADALET…

İsmail Saymaz, Avusturya''da yakalanan Sezgin Baran Korkmaz''ın avukatı Doç. Dr. Volkan Dülger ile konuşuyor.

Sözcü''deki dünkü yazısında, Dülger''den naklettiği ifadeleri aynen aktarıyorum:

"Türkiye''de Baran Bey hakkında kara para aklamaktan dava var. Halbuki ABD, kara paradan dava açmamış. Biliyordun da sustun diye uyduruktan bir şey… Bizim davamız daha önce olduğu için Türkiye''ye iade etmeleri gerekir. İade yargılaması aylar, kimi zaman yıllar sürüyor. ABD''deki ceza Türkiye''dekine göre yüksek. Türkiye''de üç yıldan yedi yıla kadar hapis öngörülüyor."

Türkiye''deki suçlama daha ağır ama o suça karşılık olarak öngörülen ceza ABD''deki "uyduruk suçlama"nın cezasından daha hafif…

Sonra neden tecelli etmiyor adalet!

Uygulamadaki tonla engelin yanısıra, suç-ceza dengesindeki "caydırıcılık" problemi de artık, bir zahmet, gündeme getirilmeye değer değil mi!

Yazarın Diğer Yazıları