Muhalefet neden tavırlı?

Gara operasyonu sonrası iç siyasal alanda oyun yeniden kuruldu. Bilinçli bir çaba mıydı, bilmiyorum. Lakin muhalefet farklı bir yerden topluma mesaj verdi.
Toplumun yanında durdu ve iktidara soru yöneltti.
Tahminler o ki, iktidar bunu beklemiyordu. Beklentisi, iki bakanın CHP ve İYİ Parti'ye gönderilerek, bilgi verilmesi ve ardından HDP dışında topluca bir mesaj verilerek sonra yine kaldıkları yerden yola devam edilmesiydi.
Olmadı.
Muhalefet bilgiyi aldı, tarafını iktidardan yana değil, halktan yana koyarak, operasyon eylemini sorguladı.
Sonuç, beklendiği gibi.
Ortalık toz duman.
Gerçi beklendiği gibi olsa, ortak bildiri yayınlansa olmaz mıydı?
Olurdu.
Ancak, bundan önce ne zaman millî mutabakat görüntüsü verilse, ardından iktidar muhalefeti yine "PKK yandaşı" olmakla, suçlamıyor muydu?

"Vatan haini" demeye gelecek cümleler kurmuyor muydu?
Kuruyordu.
Öyle ise?
Ortak bildiri çıksa bile iktidar, suçlayıcı ve itham edici dilinden vazgeçmeyecekti. Yetmeyecek başarısızlığını başarı haline getirecek aldığı kararların hesabını vermekten kurtulacaktı?
Şimdi, beklentisi boşa çıktı.

İktidarın ezeli beklentisi şu:
- İktidara hizmet eden, onun siyaset kalıbına uygun muhalefet.
- İktidarın tüm yapıp ettiklerini onaylayan ve ona uygun bir anayasa.
- İktidara uyumlu, onun isteklerini yerine getirecek parlamento...
Asıl istedikleri ana hatlarıyla bu.
İstediklerine uygun bir yapı ortaya çıkmayınca başlıyorlar küçük büyük ortak hep birlikte; "ihanet, PKK, vatan haini, şer odakları.." diye bağırıp çağırmaya. Üstelik bunu yapanların hepsinin sicili ortada olduğu halde.
İktidar çevrelerinin bazı gerekçeleri de şöyle:
Efendim ABD bizi istemiyormuş.

Türkiye'ye baskı yapıyormuş..
Yeni mi?

İlk defa mı böyle?
Ta en başından beri PKK'yı bir vesayet savaşçısı olarak kurup geliştirip, lojistik desten veren zaten ABD, AB ve İsrail değil mi?

Daha ileri gideyim: Soğuk Savaş döneminde Türkiye'de "Yeşil Kuşak Projesini" kurdu da, "Kızıl Devrim" tarafına hiç dokunmadı mı sanıyorsunuz? Önce Batı, sonra Amerika ve elbette Rusya, ta 1800'lerden beri Türkiye'de ne kadar etnik grup, bölücü, ülke birliğine düşman olacak kişi, grup, yapı varsa hepsini destekledi.Balkan komitacılarının arkasında onlar yok muydu?
Ermeni Taşnak çetelerini kim himaye etti.
Rum Pontus hareketinin öncüsü Ruslar dâhil, Fransa ve benzerleri değil miydi?
Arap isyancıların organizasyonunda İngilizler başrolü oynamadı mı?
Bugün öncü rol Amerika'da olmak üzere bütün Batı aynı yöntemle vesayet savaşlarına devam ediyor. Dolayısı ile Batı yakasında değişen bir şey yok.

Sorun bizde.
Bizimkiler, tıpkı geçmişte olduğu gibi siyasal düzeni millî birlik ve beraberlik üzerine kurmak yerine, iktidar, tam tersini yaparak bitmek tükenmek bilmeyen siyasal çatışma iklimini sürdürüyor. Hâl böyle olunca, fizik kanunları gibi sosyal kanunlarda işliyor. Etki varsa, tepki olur. Haliyle, siz çatışma siyaseti izlerseniz, karşı taraftan yandaş siyaseti beklemeyeceksiniz. Ağzıma yumruk atarken benden iyi niyet bekleyemezsiniz.

Gara olayında muhalefetin tavrı aynen böyledir.
Bu meselede pek çok yorumcudan ayrıldığım bir taraf var. O da şudur: Gara operasyonu, hedefe ulaşma konusunda evet başarısızdır, ama o dağlık arazide, o mağaraya ve istenilen hedefe ulaşıp ele geçirilme de büyük başarıdır.

Yazarın Diğer Yazıları