* CHP: Yoksullar için toplanan paranın Türkiye’de siyasi amaçla kullanıldığı kesinleşti. Savcılar harekete geçmeli.

* MHP: Konunun muhatabı artık AKP Hükümeti’dir. İnanç istismarı ve bunun siyasette kullanılması, çok kötü bir harekettir.

* DSP: Türk savcıları harekete geçmeye çağırıyorum. Savcı ve hakimlerin, baskıya boyun eğmeyeceğine inanıyoruz.


CHP araştırma önergesi verecek
Deniz Feneri olayında asıl emir verenlerin bir an önce ortaya çıkarılması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, konuyu Meclis’e taşıyacaklarını söyledi

CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, dünkü karar duruşmasına izleyici olarak katıldı. Kılıçdaroğlu, “Yargıç, Firdevs Ermiş ve Mehmet Taşkan’ın suçlarının indirimli olma sebebinin 1’inci derece fail olmamaları, emir almaları ve suçlarını kabul etmeleri olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu yaptığı açıklamada, ” Yargıç gizli bilançoyla Kanal 7’ye finansman sağlandığı da vurgularken, suçluların avukatları ve savcılık itiraz etmeyeceklerini ve temyize gidil-meyeceğini söylediler. Yargıç ayrıca yaklaşık 20 bin kişinin dolandırıldığını da dile getirdi. Buradaki beklenti şudur, Türkiye’de bu olayın ayağının ortaya çıkarılması gerekir. Asıl emir verenler ortaya çıkarılmazsa Türkiye hükümeti Alman hükümetiyle yan yana geldiğinde nasıl bir tavır sergileyecek merak ediyorum. Kanal 7 ile ilgili rapor çok önemli. Burada Cumhuriyet Savcılığı’na intikal edilmesi gereken bir rapor var ve bu rapor saklanıyor. Bu belgelerin ortaya çıkarılması gerekiyor “ diye konuştu. Kılıçdaroğlu ” CHP olarak Türkiye’ye döndüğünüzde ne yapacaksınız? “ sorusunu şöyle yanıtladı:

Belgeler istenmeli

”Biz önce bir araştırma önergesi vererek Parlamento’da konunun araştırılmasını isteyeceğiz. Çok sağlıklı verilere ulaşamayabiliriz. İlgili Cumhuriyet savcılarının Almanya’daki davanın belgelerini istemesi lazım. Adli bir anlaşmayla bu belgeler getirilirse, gerisi çorap söküğü gibi gelecektir. AKP ile suçlular arasında bir bağlantı olduğu ifade ediliyor. AKP hükümetinin olayın Türkiye ayağını kapatmak istediği söyleniyor. Biz böyle bir şeyin olması halinde buna itiraz edeceğiz. Gerekirse Türkiye Barolar Birliği’ni çağıracağız. İddianamede tüm ilişkiler ayrıntılı belgelendi, bu ilişkiler kısa sürede çözülebilir.”

İktidar olayı kapatmaya çalışıyor
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Almanya’daki Deniz Feneri e.V. davasının sonuçlanmasının ardından TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Almanya’da bir nitelikli dolandırıcılıkla ilgili mahkeme safahatının tamamlandığını hatırlatan Vural, böyle bir dolandırıcılığın olduğunun mahkeme kararıyla sabit hale geldiğini belirtti. Vural, mahkeme safhasında ve alınan karar sonucunda bu olayın yalnızca hukuki boyutu bulunmadığının, siyasi boyutunun da olduğunun ortaya çıktığını söyledi. Olayla ilgili olanların AKP hükümetinin siyaseten yakın ilgisine ve korumasına mazhar olduğunun da görüldüğünü söyleyen Vural, hükümetin bu konuya yaklaşımının da ibret verici olduğunu kaydetti. Siyasi iktidarın bu konunun üzerini örtmeye çalıştığını öne süren Vural, hükümetin, böyle bir dolandırıcılığın uluslararası seviyede takipçiliğini yaptığını dile getirdi. Vural, kendisine muhafazakar demokrat diyen bir zihniyetin böyle bir girişimin üstünü örtmesinin, hazin bir tecelli olarak kabul edilmesi gerektiğini söyledi.

İbret verici yargı kararı
CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, Deniz Feneri davasına ilişkin Meclis’te gazetecilere açıklamalarda bulundu.“İbret verici bir Alman yargı kararıyla karşı karşıyayız” diyen Anadol, çok titiz bir soruşturma oluşu, delil toplama aşaması, çok hızlı ve adil bir yargılama nedeniyle örnek alınacak bir dava süreci yaşandığını belirtti. Davanın çabuk bitmesinin nedenlerinden birinin de sanıkların suçlarını kabul etmesi olduğunu belirten Kemal Anadol, pişmanlıktan yararlanabilmek için suçlarını itiraf ettikleri için suçluların cezalarında indirim yapıldığını söyledi. Anadol. AKP iktidarı, Hükümet Türkiye’deki Deniz Feneri suçlularını da bulmalıdır, hızla savcılar titiz, hızlı, çabuk ortaya çıkarmalıdırlar“ dedi.

Sırada Türkiye boyutu var
CHP Trabzon Milletvekili Akif Hamzaçebi, Almanya’daki Deniz Feneri davasınnda Mahkeme Başkanı’nın davayı Almanya tarihinin en büyük mali yolsuzluğu olarak nitelendirdiğine işaret etti. Hamzaçebi, Alman hakimin değerlendirmelerinin, olayın boyutunun sadece bir kısmı olduğuna dikkat çekti. Olayın asıl boyutunun ve faillerinin Türkiye’de olduğunu söyleyen Hamzaçebi, şimdi yapılması gereken işin, Türkiye boyutunun ve Türkiye’deki elebaşlarının ortaya çıkarılması olduğunu vurguladı.

AKP markalı tezgah
Deniz Feneri e.V davasını değerlendiren Baykal: Hem kuruluşunda hem Almanya’daki çalışmalarında ve Türkiye’deki aktarılan paraların değerlendirilmesinde Başbakan Erdoğan ve AKP bu olayın içindedir

CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısı CHP Lideri Deniz Baykal başkanlığında parti genel merkezinde yapıldı. Yaklaşık üç saat süren toplantının gündeminde Almanya’da karara bağlanan Deniz Feneri e. V davası ve ekonomideki gelişmeler vardı. Edinilen bilgiye göre, Deniz Feneri davasının kararını değerlendiren Genel Başkan Baykal, Türkiye’nin AKP’li Şaban Dişli olayı ile başlayan bir dizi yolsuzluk olayı ile karşı karşıya olduğunu söyledi. Baykal’ın değerlendirmeleri şöyle: “Bu yolsuzlukların özelliği somut, belgeli olmasıdır. Özellikle Deniz Feneri davası ciddi incelenmiş, araştırılmış, belgelendirilmiş somut iddiaların belgelerin ortaya konulduğu bir dava olduğunu görüyoruz. Alman makamları Başbakan ve Adalet Bakanının devreye girme çalışmalarına rağmen görevlerini en iyi şekilde yapmışlar. Bu dava esas itibariyle fakirlere yardım amacıyla toplanan paraların AKP’nin siyasi finansmanında kullanılmış olduğunu çok açık şekilde gösteriyor. Bu proje bir AKP projesidir. Bu prodüksiyon bir AKP prodüksiyonudur. Tek başına Zekeriya Karaman’nın ya da tek başına Mehmet Gürhan ve arkadaşlarının projesi değil. AKP’nin prodüksiyonu. Bu işi tezgahlayanların hepsi Başbakan’ın ve AKP’nin çok yakın çevresi. Deniz Feneri bütünüyle AKP’nin iktidar döneminde gerçekleşmiştir. Burada kurumsal bir yolsuzlukla karşı karşıyayız. Çift muhasebe tutuluyor. Bir kişi para çalmak için çift muhasebe tutmaz. Kurumsal bir durumla karşı karşıyız.

Yasalar değiştirildi

Bu AKP markalı bir tezgahtır. Deniz Feneri’nin gelişmesi ve kaynağını artırması için yasalar değiştirilmiştir. Kamuya yararlı dernek haline getirilmiştir. Danıştay’ın iptalini önlemek amacıyla yasa değiştirildi. Baştan sona hem kuruluşunda, Almanya’daki çalışmalarında ve Türkiye’deki aktarılan paraların değerlendirilmesinde Başbakan ve AKP bu olayın içindedir. AKP’nin bu durumu görmezden gelecek hali kalmamıştır. Onun için MASAK bu konuda hemen harekete geçmelidir. Teftiş mekanizmaları çalışmalı, savcılar harekete geçmeli.

Esas olay şimdi başlıyor

’Sorumlular Almanya’da yargılandı ve cezalandırıldı mesele bitmiştir’diye bakmak mümkün değildir. Esas şimdi olay başlamıştır. Türkiye’deki ayağı araştırılmalıdır. Parayı alanlarla ilgili yargı süreci başlatılmalıdır. Bu paraları taşıyan, kuryelik yapan kimselerle ilgili yargı süreci başlatılmalıdır. Bunu görmezden gelmek, nasıl olsa unuturlar diye dosyayı kapatmak mümkün değildir. Dünya kamuoyuna mal olmuş bir konuda Türk yargısı görevini yapmazsa büyük yara alır. Çok büyük sorunlar ortaya çıkar.” Öte yandan CHP yönetimi, Almanya’da yargı kararıyla kesinleşen Deniz Feneri e.V yolsuzluğunu hazırlanacak broşürlerle halka anlatacak. Konuyla ilgili broşürler ve ilanları hazırlama kararı alan parti yönetimi, broşürleri parti örgütlerine gönderecek. (ANKA)

Savcılar göreve çağrıldı
CHP’li Mustafa Özyürek ile DSP’li Erçelebi, Deniz Feneri e.V davası kararının ardından
Türkiye ayağının da aydınlatılması için savcıların bir an önce harekete geçmesini istedi

Almanya’daki Deniz Feneri e.V davasında kararın açıklanmasının ardından, CHP ve DSP, savcıları göreve çağırdı. CHP Genel Saymanı Mustafa Özyürek, “AKP’ye yakın, yandaş medyanın şirketlerin kuruluşunda bu paralar kullanılmıştır. İddianame ve mahkeme kararı bunu gösteriyor. Son olarak da Mehmet Gürhan’ın kabulü bunu gösteriyor” dedi. Almanya’daki yargı sürecinin tamamlandığını ifade eden CHP’li Özyürek, şunları söyledi: “Artık olayda en ufak bir kuşku yok. Türkiye ayağı çok önemli. Zekeriya Karaman’ın Türkiye’deki olayların baş sorumlusu olduğu mahkeme kararıyla ortaya çıkmıştır. Bunun Başbakan’a yakınlığı hem hısım olarak yakınlığı, çocuklarının bacanak olması. Kanal 7 nin AKP’nin bir yayın organı olarak görev yapmış olması. Orada görev yapmış olan kimselerin şimdi pek çok yerde görev alması da gösteriyor ki AKP’nin iç içe olduğu bir organizasyondur. Türkiye’deki ayağının incelenmesi için hemen Maliye Bakanlığı harekete geçmeli, MASAK, Adalet Bakanlığı ve SPK bu konuda araştırmalara başlamalı. SPK daha önce işleme koymadığı raporunu derhal işleme koyarak yargı sürecini başlatmalıdır.” “Türkiye’de de hukuk devletine bağlı namuslu, dürüst, görevini yapacak savcılar ve hakimler vardır” diyen Özyürek, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Almanya’da yapılan incelemeyi yargı sürecini Türkiye’de en iyi şekilde yapacak savcılar, hakimler vardır. Yeter ki, iktidar onların ellerini tutmasın. İktidar onlara her türlü desteği sağlasın.”

AKP davanın içinde

Öte yandan DSP Genel Sekreter Yardımcısı ve Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi de, Almanya’daki davayla ilgili Türk savcılarını harekete geçmeye çağırdı. AKP hükümetinin, Alman yargısına baskı yaptığı iddialarını dile getiren Erçelebi, “Türk savcıları da böyle bir baskı altında mı diye düşünüyoruz. Savcı ve hakimlerin böyle bir baskıya boyun eğmeyeceğine inanıyoruz” dedi. Almanya’daki davanın Türkiye’yi ilgilendirdiğini kaydeden Erçelebi şunları söyledi: “Türkiye’deki savcıların da harekete geçerek olayı araştırması gerekiyor. Alman savcı işi uzatmadan, başka bahara bırakmadan soruşturmayı yargı sürecine taşıdı. Türkiye’de hakim ve savcıların acil olarak harekete geçmeleri gerekir. Çünkü geciken adalet adalet değildir. Hükümet bu davanın tam içinde yer almıştır. Almanya’da dolaylı da olsa yargıya müdahale etmek istemiştir. Türkiye’de savcılar böyle bir baskı altında mı diye düşünüyoruz. Ancak savcı ve hakimlerin böyle bir baskıya boyun eğmeyeceğine inanıyoruz.” (ANKA)