'O Daima Şıktı’
Modayı izlemekten çok kendi modasını yaratıyordu. Bizzat çizdiği kıyafetleri Beyoğlu’ndaki iki terzi dikiyordu, çoraplarını da aldığı Arman ve Rum asıllı Ekonomides. Frak ve smokinleri İsviçre’de bir terzinin elinden çıkıyordu...
Bu cümleler, ‘Gazi’nin Son Tanıkları Anlatıyor; O Daima Şıktı’ adlı kitaptan. Nebil Özgentürk’ün 1989’da hazırlamaya başladığı kitapta tanıklara ve fotoğraflara başvuruldu, 25 tanıkla röportajlar yapıldı. Proje, 20 yıl tozlu raflarda bekledi. 2010 başında tüm belge ve kayıtlar yeniden ortaya çıkarıldı
“İtalyanlar moda konusunda Atatürk'ten ilham almış”
Mustafa Kemal Atatürk'ün tarzını anlatmak için günümüz İtalyan giyim tarzına bakmak yeterli. Slim fit takımlar, dar paça kesimler, üste oturan gömlekler, ayak bileği hizasında pantolonlar, rugan ayakkabılar… “İtalyanlar moda konusunda Atatürk'ten ilham almış” desek yanlış olmaz. Keza Mustafa Kemal'in Paris, İtalya gibi büyük şehirlerde de terzilerinin bulunması bunun bir kanıtı olabilir.
Atatürk’ün terzisi Levon Kordonciyan’ın dedesiyle aynı ismi taşıyan dördüncü kuşak torunu anlatıyor
Mustafa Kemal Atatürk, her giydiği ceketin üzerine oturmasına yani slimfit olmasına dikkat eder. Boyunun uzun gösterilmesi için pantolonlarını bol kesim yaptırır. Muazzam bir moda bilgisine sahiptir. Standart dışına çıkılacak spor, takım elbise ve aksesuarlarda nasıl bir model istediğini dedeme çizerek anlatır. Yani isteklerinin çizimini kendi yapar. Stilisttir. Mesela böbrekleri rahatsız olduğu için sırtını sıcak tutsun diye çizdiği sırtı trikolu, önü kumaş bir yelek çizimi var ki dedem bu yeleği senelerce kendine bile dikti.
'Her biri matematiksel işlemlerle hazırlanan cinsten…'
Bence Mustafa Kemal kesinlikle bir stil ikonu… Zaten resimlere bakıldığı zaman da bu durum kendini ortaya çıkarıyor. Bu kıyafetler yap yapıştır, alelacele dikilecek kıyafetler değil. Her biri matematiksel işlemlerle hazırlanan cinsten… Her takım elbise diken kesinlikle bu kıyafetleri dikemez. Gittiği memleketlerin geleneklerine uygun giyinmeyi, bu tip jestler yapmayı sever ve o kıyafetleri büyük bir cesaretle taşırdı. Bence kıyafet dikmek bir sanattır, fakat o kıyafeti taşıyabilmek de bir sanattır.
Hep klasik ve her devirde moda'
O zamanlar bugünkü gibi çok fazla kumaş cinsi yoktur. Atatürk hep klasik ve her devirde moda olabilecek, kendi stiline yakışan kumaşları seçer. O’nun giydiği her kıyafet yılın modası olarak görülür. Bazen kumaşları yurt dışından gelir, bazen de yurt dışından gelen davetliler hediye olarak getirir. Daha sonra terzilik eğitimi almış bir grup girişimci Sümerbank’ı kurar. Kurucuların içinde dedem Levon Usta da vardır. Sümerbank bir devrimdir, kurulduktan sonra kumaşlar Türkiye’de dokunmaya başlar.
Aksesuara meraklıydı
Atatürk aksesuara çok meraklıdır. Farklı ülkelerden aldığı aksesuarlara göre kıyafet diktirir. Kıyafetin ufak ayrıntılarda gizli olduğunu düşünür. Şapka en önemli aksesuarıdır, hiç eksik etmez. Bastonu, eldiveni, kravatı, papyonu, fuları, cep mendilini her daim tamamdır. Ayakkabıları kıyafetin rengindedir. Bilmem hiç dikkat ettiniz mi? Atatürk oturduğu yerden vermiş olduğu resimlerde çorapları hep jilet gibi duruyor. Bunun nedenini size açıklayayım. O senelerde erkek çorap jartiyerleri vardır. Mustafa Kemal’de çoraplarının düz durması için hep çorap jartiyeri kullanır.
Atatürk kaç beden giyiyordu?
Çabuk kilo alıp, vermeye müsait bir vücut yapısı vardır. Bugünkü ölçülerle anlatmam gerekirse, Atatürk 54 ve 56 bedenler arasında kıyafet ölçüsüne sahiptir. Fakat kilo aldığı dönemde pantolon bel ölçüsü 108’e kadar çıkar. Atatürk’ün terzilik ölçüleri arşivimizde saklı. Ben terzilikte dördüncü kuşak olarak gelebildiysem, bunu sebebi Atatürk’tür. Tabii ki aldığım eğitim sayesinde ona ait olan kıyafetlerin aynını rahatlıkla dikebilirim.
Giyimi ile mesaj verirdi
Hani derler ya moda bir iletişim biçimidir diye, Atatürk bunun farkındaydı. İran Kralı’na verdiği yemekli bir davet sırasında frak giyer, koruma ve garsonların da frak giymesini ister. Vermek istediği mesaj şudur; frak giymek davetin sahibi olmak anlamına gelir. Atatürk herkese frak giydirerek, “Bu devletin sahibi yalnız ben değil hepimiziz” der.
Fransa'daki terzisi
Günlük kıyafetlerinin bir kısmı Paris’ten, Deporant mağazasından alınıyordu. Söylenenlere göre, Fransa’daki terzisinde Atatürk’ün bedeninde bir model bulunuyor, istenilen kıyafet bu modele göre dikiliyordu.
Gömlek tercihi
Gömlekte genellikle açık renk, beyaz, krem ya da bej tercih ediyordu. Savarona yatı alındıktan sonra kısa kollu, ipek ya da keten gömlek giyiyordu.
Armaları gömleğine işleniyordu
Değişik yaka çeşitleri kullanıyor, kimi zaman yaka takıyordu.
Gömleklerinde önce Arap harfleriyle daha sonra Latin harfleriyle isminin baş harfi yazan arma kullanılıyordu. Arma gömleğinin koluna ya da göğüs kısmına işleniyordu.
Sandalet giyerdi
Yazlık giysilerinin altında çorap kullanmıyor, sandaletlerini çıplak ayaklarına geçiriyordu.
Çamaşırında daha çok ipek kullanıyor, üzerine de mavi-lacivert çizgili, kirli beyaz renkte, şal yakalı bir robdöşambr alıyordu.
Mendilini eksik etmezdi
Hemen hemen hepsi siyah olan takım elbiseleri üç parçadan oluşuyordu, ceket, pantolon ve yelek.
Yeleğinde köstekli saati, ceketinin küçük cebinde ise mendili hiç eksik olmuyordu.
Jokey pantolonlarını severdi
Daima ütüsünün düzgün olmasına, kıyafetin yürürken sarkma yapmamasına, kıvrılmamasına dikkat ediyordu.
Seyahatlerinde daha çok tüvit takımını, güderi ceketini, ‘riding coat’ tarzındaki jokey pantolonlarını giyiyordu.
Gazi Mustafa Kemal' işlemesi
Aksesuar olarak bastonun yanı sıra kol düğmeleri, çok sık olmasa da yaka iğnesi eksik olmuyordu.
Askerliğinin ilk döneminde fes, savaş yıllarında kalpak kullandıktan sonra Batılı tarzda şapkalar taktı. Panama, silindir, melon, kasket... Şapkalarına da, bütün giysilerine olduğu gibi isminin baş harflerinden oluşan bir marka işleniyordu: G.M.K.
Yün krep ve saten severdi
Kimi zamanlar kaşkol da takıyordu. Kimisi ‘Sulka and Company’ marka, krem rengi, kar tanesi desenli ipek kumaştan yapılmış kaşkollar gardırobunu süslüyordu.
Frak ve smokinlerinde daha çok yün krep ve kumaş kullanılıyordu. Yeleklerde ise satene ağırlık veriliyordu.
Pelerin, ilk kez onun omuzlarında görüldü
Smokin ve frakta beyaz papyon takmayı yeğliyordu.
Pelerin, ilk kez onun omuzlarında görüldü. Hem savaşta hem cumhurbaşkanlığı döneminde, bazen siyah, bazen mavi pelerin atıyordu omuzlarına. Zor giyinebilen ve taşınabilen pelerini değme aktörlere taş çıkartacak kadar etkileyici kullanıyordu.
Ayakları 42 numaraydı
Kruvaze ceketten pek hoşlanmıyor ve bu modelden uzak duruyordu. Boyunu daha uzun göstermesi için ceketlerinin omuz ıskalasını arkaya doğru diktiriyordu.
42 numara, daha çok bağcıklı rugan ayakkabı giyiyordu. Ya İngiltere’den getirilen ya da Sirkeci’deki Altın Çizme’ye ve Nuri’ye sipariş verilen ayakkabılarında duruma göre tozluk da kullanıyordu.
Kurt kürkünden eldiven
Rugan ayakkabılarının astarını kırmızı kadifeyle kaplatıyordu.
Çizgili çorapları yeğliyordu. İçi kuzu, bilekliği kurt kürkünden eldivenlerini çok seviyordu.
(POSTA)