Mutluluk ekmekte

Mutluluk ekmekte
Hacettepe Üniversitesinden gıda mühendisleri, 2 yıl süren araştırmalarının sonunda, ekmek hamurunun mayalanması sırasında mutluluk hormonu olarak da bilinen melatoninin yüksek miktarda oluştuğunu tespit etti.

Uluslararası literatüre girerek, bilim dünyasına duyurulan araştırmaya göre, melatonin hormonu ekmeğin maya ile kabarması sırasında en üst seviyeye ulaşıyor, pişirilen ekmeğin kabuk bölümünde bu hormon bir miktar azalıyor ancak ekmeğin iç kısmında seviyesi değişmiyor.

KEYİF ALMAK SİNDİRİMLE DEĞİL SİNİR SİSTEMİYLE ALAKALI

Hacettepe Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim üyesi Prof. Dr. Vural Gökmen, mayalı ekmeğin tarihçesinin binlerce yıl öncesine dayandığını belirtti. Uzmanların "ekmek yemeyin" tavsiyesinin neden insanlar üzerinde etkili olamadığı fikrinden yola çıkarak ekmek yeme davranışının neden binlerce yıldır değişmeden devam ettiğini ortaya çıkarmak için bilimsel araştırmalara başladıklarını anlatan Gökmen, ilk önce literatür incelemesi yaptıklarını aktardı.

Ekmeğin, maya yardımıyla üretilen fermente bir gıda olduğunu ifade eden Gökmen, literatürde gıdaların genelde sindirim sistemiyle ilişkili olarak değerlendirildiğini ancak araştırma ekibinin bir gıdadan keyif almanın sindirim sistemiyle değil, aslında sinir sistemiyle alakalı bir durum olduğundan yola çıkarak çalışmalarını bu yönde sürdürdüğünü dile getirdi.

MELATONİN SALGILANIYOR

Ekmeğin nesiller boyunca tüketilmesinin nedenlerini ortaya çıkarabilmek için, ekmeğin mayalanması sırasında sinir sistemini uyaran nörotransmitter özellik gösteren vemutluluk veren maddelerin bulunup bulunmadığını saptamak üzere çalışmalara başladıklarını söyleyen Gökmen, şöyle devam etti:

"Melatonin, mutlu olmanın altyapısını oluşturan önemli bir molekül olarak tanımlanıyor.Uyku sırasında salgılanan ve mutluluk hormonlarından biri olarak da bilinen melatoninin ekmeğin mayalanarak kabarmasıyla birlikte yüksek oranda arttığını gördük. Ekmek yapımında kullanılan maya, karbona ve azota ihtiyaç duyar. Karbonu şekerden, azotu aminoasitten alan maya, kabarma işlevini yerine getirir. Bu dönüşüm sırasında da ortaya melatonin hormonu ve diğer bazı nöroaktif maddeler çıkıyor. Bu mekanizmayı çözümledik. Kabarma sırasında hamurda melatonin en üst seviyeye ulaşıyor. Pişirme sırasında ekmek kabuğundaki melatonin bir miktar azalıyor, ancak ekmeğin iç kısımlarında melatonin seviyesi korunuyor. Böylece ekmekteki melatonin hormonunun temel nedeninin mayadan kaynaklandığını bulduk. Ekmek yendiğinde kanda daha çok melatonin olabileceğini ve nörotransmitter özellikteki bu maddenin kan-beyin bariyerini geçerek karar verme mekanizmalarını etkilediğini düşünüyoruz. Ekmek yeme davranışının, sağlıklı ya da sağlıksız olmaktan bağımsız olarak değerlendirildiğinde, binlerce yıldır devam etmesinin sebebinin içerdiği keyif verici maddeler olabileceği görüşündeyiz."

YOĞURT DA MERCEK ALTINDA

Araştırma sonuçlarını bir uluslararası bilimsel dergide yayımladıklarını belirten Gökmen, "Yayınımızda, ekmeğin 10 bin yılı aşkın süredir sofrada durmasının sebebinin mayalanma sırasında melatonin hormonunun doğal olarak ortaya çıkması, yani ekmek tüketim alışkanlığının sinir sisteminin bu hormon tarafından uyarılmasından kaynaklanabileceğini bilimsel olarak göstermiş olduk. Çalışmamızla yakından ilgilenen epifiz araştırmaları alanında uzman dünyaca tanınmış Prof. Reiter, 'bu çok önemli bir sonuç ve bu konudaki araştırmalara devam etmelisiniz' dedi. Araştırmalarımıza göre, ekmek-melatonin ilişkisi literatüre ilk kez çalışmamızla girmiş oldu" diye konuştu.