Namaz sûreleri mi, namaz âyetleri mi?

Sadece bizde değil, bütün İslâm ülkelerinde -bunlara Arap ülkeleri de dâhil- halk namaz kılarken genellikle "namaz sûreleri" dediğimiz Kur'ân-ı Kerim'in son on sûresini (Fîl, Kureyş, Mâûn, Kevser, Kâfirûn, Nasr, Tebbet, İhlâs, Felak ve Nâs) okumaktadır. Müslümanlar -yanlış bir anlayışla- namazı salt ibadet için kıldıklarından dolayı namazda okuduklarını anlama gibi bir çabaları olmamıştır. Bu sebepledir ki başlangıçtan beri kolaylarına geldiği yahut pratik buldukları için namazda Müslümanların "namaz sûreleri"ni okumaları gelenek haline gelmiştir. Oysa namazın iyiliğe sevk ve kötülükten men edebilmesi, namaz kılanın öncelikle okuduğunu anlamasına bağlıdır. Binaenaleyh "namaz sûreleri" yerine; hak-hukuk, adalet, dürüstlük, israf, ahlâk, ana-baba hakkı gibi sosyal hayatı doğrudan ilgilendiren âyetler seçilip -anlamları da öğrenilmek şartıyla- günde beş vakit namazda okunsa ve bu gerçekler hatırlanarak namaz kılınsa eminim namazın gayesi (iyiliğe sevk ve kötülükten men etme) gerçekleşecek ve topluma dürüstlük hâkim olacaktır.

Bu mülahazalar doğrultusunda biz, Kur'ân-ı Kerim'den hak, hukuk, adalet, ahlâk, dürüstlük ve emsali konuların öne çıktığı âyetler seçtik ve söz konusu âyetleri yer aldıkları sûrelere göre "namaz sûreleri" gibi yukarıdan aşağıya doğru -mealleriyle birlikte- sıraladık:

"Ete'mürûne'n-nâse bi'l-birri ve tensevne enfüseküm ve entüm tetlûne'l-kitâbe. Efelâ-ta'kılûn. (Bakara sûresi [2], âyet: 44)

(İnsanlara iyiliği emreder de kendinizi unutur musunuz? Hâlbuki siz kitabı okuyup durursunuz. Hâlâ aklınızı başınıza almayacak mısınız?)

"Yâ eyyühâllezîne âmenû kûnû kavvâmîne bi'l-kıstı şühedâe li'llâhi velev alâ-enfüsiküm evi'l-vâlideyni ve'l-akrabîn. İn-yekün ganiyyen ev fakîran fa'llâhü evlâ bihimâ felâ-tettebiû'l-hevâ en-ta'dilû ve in-telvû ev-tu'rizû fe-inna'llâhe kâne bimâ-ta'melûne habîrâ."(Nisa sûresi [4], âyet: 135)

(Ey iman edenler! Adaleti ayakta tutan ve kendiniz, ana-babanız ve yakın akrabanız aleyhine de olsa, yalnız Allah için şahitlik eden kimseler olunuz. Zira zengin de olsa, fakir de olsa, Allah onları korumada [sizden] daha öndedir. Nefsinizin arzusuna uyarak adaletten uzaklaşmayın. Eğer dilinizi [şahitlik ederken] büker veya yüz çevirirseniz [bilmiş olun ki] Allah yaptıklarınızdan haberdardır.)

"Yâ eyyühâllezîne âmenû kûnû kavvâmîne li'llâhi şühedâe bi'l-kıstı. Ve lâ-yecrimenneküm şeneânü kavmin alâ ellâ ta'dilû. I'dilû hüve akrabü li't-takvâ. Ve'ttekû'llâhe. İnne'llâhe habîrun bimâ-ta'melûn." (Mâide sûresi [5], âyet: 8)

(Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutun, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Herhangi bir topluluğa duyduğunuz kin [ve düşmanlığınız], sizi adaletsiz davranmaya itmesin. Adaletli olun; bu, takvaya [Allah'tan korkup kötülüklerden sakınma] daha uygundur. Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır.)

"Yâ benî Âdeme huzû zîneteküm ınde külli mescidin ve külû ve'şrabû ve lâtüsrifû innehû lâyühıbbü'l-müsrifîn." (Âraf sûresi [7], âyet: 31)

(Ey Âdemoğulları! Her secde edişinizde [namaz ve tavaf] güzel [ve temiz] elbiselerinizi giyin; yiyin, için fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez.)

Festakım kemâ-ümirte ve men-tâbe ma'ake ve lâ-tetgav. İnnehû bimâ-ta'melûne basîr." (Hûd sûresi [11], âyet: 112)

(O halde [habibim] sen, maiyetindeki tevbe edenlerle beraber, emr olunduğun gibi dosdoğru ol. Aşırı gitmeyin. Çünkü O, yapıp ettiklerinizi çok iyi görmektedir.)

"İnne'llâhe ye'müru bi'l-adli ve'l-ihsâni ve îtâ'i zi'lkurbâ ve yenhâ ani'l-fahşâi ve'l-münkeri ve'l-bagyi. Ya'ızuküm la'alleküm tezekkerûn." (Nahl sûresi [16], âyet: 90)

(Şüphesiz ki Allah adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder. Hayâsızlığı, kötülüğü ve azgınlığı yasaklar. Allah düşünüp tutasınız diye size öğüt verir.)

"Ve kazâ Rabbüke ellâ ta'büdû illâ iyyâhü ve bi'l-vâlideyni ihsânâ. İmmâ yeblüganne indeke'l-kiberi ahadühümâ ev-kilâhümâ fe-lâtekul le-hümâ üffin ve lâtenherhümâ ve kul le-hümâ kavlen kerîmâ. (İsrâ sûresi [17], âyet: 23)

(Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, ana-babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, onlara "öf" bile deme; anları azarlama; ikisine de güzel söz söyle.)

"Ütlü mâ-ûhıye ileyke mine'l-kitâbi ve ekımı's-salâte. İnne's-salâte tenhâ ani'l-fahşâi ve'l-münkeri. Velezikru'llâhi ekberu. Va'llâhü ya'lemü mâ-tesneûn." (Ankebût sûresi [29], âyet: 45)

(Kitaptan sana vahy edileni oku, namazı özenle kıl. Çünkü namaz hayâsızlık ve kötülükten meneder. Allah'ı anmak en büyük [ibadet]tir. Ne yaparsanız Allah bilir.)

"Yâ eyyühâ'llezîne âmenû'ctenibû kesîran mine'z-zanni. İnne ba'za'z-zanni ismün ve lâtecessesû ve lâyagteb ba'zuküm ba'zan. Eyühıbbü ahadüküm en-ye'küle lahme ahîhi meyten fe-kerihtümûhü. Ve'ttekû'llâhe. İnne'llâhe tevvâbün rahîm." (Hucürât sûresi [49], âyet: 12)

(Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü bazı zan (vardır ki) günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Kiminiz de kiminizi arkasından çekiştirmesin. Sizden herhangi biriniz ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeleri kabul edendir, çok esirgeyicidir.)              

"Veylün li'l-mutaffifîne*Ellezîne izektâlû ale'n-nâsi yestevfûne*Ve izâ-kâlûhüm ev-vezenûhum yuhsirûne*Elâ-yezunnu ülâike ennehüm mebûsûne*Li-yevmin azîm." (Mutaffifîn sûresi [83], âyet: 1-5)

(Ölçü ve tartıda hile yapanların vay haline! Onlar ki insanlardan ölçüp alırken tam ölçerler. Onlara vermek için ölçüp tarttıklarında ise eksik ölçüp tartarlar. Onlar o büyük gün diriltileceklerini akıllarına getirmiyorlar mı?)

Görüldüğü üzere "namaz âyetleri", "namaz sûreleri" gibi on rekât için tertip edilmiştir. Gayet tabii, daha farklı da düzenlenebilir. Bizimki nihayet bir kalem tecrübesi… Aslında bu iş Diyanet İşleri Başkanlığı'na düşer. Keşke DİB -yukarıda işaret etmeye çalıştığımız şekilde- sosyal muhtevalı âyetlerden müteşekkil -meallerinin ve kısa kısa tefsirlerinin de verildiği- yeni bir "namaz hocası" kitabı hazırlasa da artık Müslümanlar ne dediklerini anlayarak namazlarını kılsalar.

Bu söylediklerimiz elbette "eski köye yeni âdet getirme" olarak telakki edilecektir. Ancak kanaatimizce Müslümanlar er-geç bu noktaya geleceklerdir. Bir an önce adım atılması en büyük temennimizdir.

Hâsılı kelâm; biz diyoruz ki, Müslümanlar namazlarında daha çok sosyal konulu âyetler okusunlar, okuduklarını anlasınlar ve anladıklarını da uygulasınlar. Tabii ki bunlar bugünden yarına olacak şeyler değil. Öncelikle din eğitimi anlayışında reform yapmamız gerekiyor.

***

ACZİMİN GİRYESİ:

ANLAMADAN OKUMAK

Anlamadan okuyup namaz kılarsa kişi,

Bugünkü  kadar  olur  dinle  alışverişi.

(Li-müellifihî)

 

dfs-004-001-011-001-001-001-002.jpg

Yazarın Diğer Yazıları