Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Cahit Armağan DİLEK

Cahit Armağan DİLEK

NATO Ortadoğu'ya, Rusya Akdeniz'e, Türkiye?

Soğuk Savaş düzeni ve sonrasında ABD'nin tek küresel güç olduğu dünya düzeninin değişim sancıları yaşanıyor. Yeni dünya düzenleri genelde büyük dünya savaşları sonrasında galip güçlerin çıkarları ve politikaları esas alınarak belirlendi.

ABD güdümünde tek kutuplu dünya düzeni bir dünya savaşıyla sona ermedi. Ama yazılarımda sık sık tanımladığım şekliyle dünyada 11 Eylül saldırılarıyla birlikte terörle küresel savaş adı altında aslında alçak yoğunluklu bir küresel ölçekli savaş yaşanıyor. Son yıllarda bu değişik noktalardaki belirli sınırlar içinde mini-dünya savaşları (Suriye, Libya, Irak) şeklinde bir mücadele yaşanıyor.

Bu mücadelede zaman zaman kırılmalara yol açan ve mücadelede yeni bir safhaya geçilmesinin önünü açan olaylar yaşandı. Örneğin, 2015'te Rusya'nın Suriye'ye askeri olarak müdahalesi bunlardan biri.

Süleymani'nin öldürülmesi son örnek. Süleymani olayı, bölgede fay hatlarını kırdı. İttifak oluşumlarının belirginleşmesine, bölgedeki aktörlerin yeniden konuşlanmasına ve hatta yeni aktörlerin ortaya çıkmasına yol açtı.

Bundan daha da önemlisi Trump'ın İran konuşmasında. Trump'ın konuşması İran'a uyarı, çağrı ve mesajlarla doluydu ama konuşmasının bence ana mesajı sarf ettiği tek cümlede gizliydi: "NATO'nun bundan sonraki süreçte Ortadoğu'ya daha fazla müdahil olmasını isteyeceğim."

Nitekim hemen sonrasında NATO Genel Sekreteriyle telefon görüşmesi yaptı. Burada NATO'nun Ortadoğu'daki rolünün görüşüldüğü, Trump'ın NATO'nun bölgede daha fazla rol oynaması için talepte bulunduğu, ikilinin NATO'nun bölgesel istikrar ve uluslararası terörle mücadeleye daha fazla katkı sağlayabileceği konusunda anlaştığı bildirildi.

NATO'ya hantal, rolü bitti diyen Trump'ın bu hamlesinin aslında Amerikan devletinin politikası olduğunu göstermez mi?

Yani NATO, Ortadoğu'ya sınırlarımızın hemen güneyine geliyor. Hatırlarsanız Suriye kuzeyindeki güvenli bölge tartışmaları yapılırken Almanya bölgeye NATO liderliğinde bir uluslararası gücün gönderilmesi önerisini gündeme getirmiş NATO'dan da destek almıştı.

Anlaşılan o proje revize ediliyor ve NATO muhtemelen yeni çatışma alanı Irak ve eş zamanlı olarak Suriye'ye gelecek. Hem istikrar operasyonları hem de IŞİD'in ortaya çıkacak yeni versiyonuyla (sözde) mücadele edecek.

Ne var bunda Türkiye NATO üyesi, Erdoğan da NATO neden Suriye'de yok demedi mi diyebilirsiniz.

Ama bölgede oluşmuş fiili durum (Irak'ın parçalanma sürecinin hızlanması, ABD'nin Irak kuzeyi ve batısında, Suriye doğusunda askeri varlığını güçlendirmesi, Suriye kuzey-doğusunda Rusya-ABD eşgüdümünde YPG merkezli özerk yapı kurulması) dikkate alındığında NATO'nun bölgeye gelmesi istikrar operasyonları bahanesiyle fiili yapıların güçlenerek yasal bir zemin almasının önünü açacaktır. Bu Irak ve Suriye'nin bölünmesidir. O ülkelerde başlayacak bölünme domino etkisiyle Türkiye'yi de sarmalına alacaktır.

Bunun yanında ABD kendisini perde arkasına koyup NATO'yu öne çıkararak kendisine gelen tepkileri bir nebze de olsa azaltmayı hedefliyor. Ve İran-ABD krizi İran-NATO krizine dönüşebilir. Bundan da en olumsuz etkilenecek olan Türkiye'dir.

ABD, NATO'yu Ortadoğu'ya getirirken Rusya da boş durmuyor. Suriye'ye müdahale ederek Türkiye'nin güney sınırlarına yerleşen Rusya, NATO'yu güney doğu kanadından kuşattı. Suriye'de önü açık uzun süreli hava ve deniz üssü alarak sıcak denizlerde yani Akdeniz'de sürekli askeri varlık bulundurma hakkı elde etti.

Rusya şimdi yeni bir hamle yapıyor ve Libya'da, yani Akdeniz'in ortasında bir mevzi daha elde etmeye hazırlanıyor.

Türk Akımı açılış töreni için geldiği Türkiye'de, Erdoğan ile ortak yaptıkları açıklamayla Libya'daki ana aktör olduğunu ilan etti. Ortak açıklamanın Libya ile ilgili bölümüne baktığımızda sanki İdlib modelinin Libya'ya taşınmak istendiği izlenimi var.

Rusya, Türkiye'nin Libya'ya asker veya Suriyeli savaşçılar göndermesine açıktan karşı çıkmayarak şuanda Ulusal Mutabakat Hükümetinin kontrol ettiği alanların muhafazasını sağlayacak, Rusya'da Hafter güçlerinin hamiliğine soyunmuş olacak. Türkiye, Suriye'deki gibi Libya'da küçük cepleri nüfuzuna alabilecek.

Aslında İdlib mutabakatı sahada başarılı olmadı ama Rusya Türkiye'yi yanında tutmuş oldu. Batıyla arasına mesafe koydurdu. İnisiyatif Rusya'daydı. Şimdi aynı şeyi Libya'da yapıyor Rusya. Türkiye'yi kullanarak kendi rolünü ve inisiyatifini genişletiyor. Libya'da üs almanın planlarını yapıyor. Bu Rusya için muazzam bir başarı olur. Akdeniz'in ortasına gelmiş olacak. Avrupa'yı güneyden çevreliyor. Düşünsenize oraya S-400 falan getirdiğini.

Bunun devamı Afrika derinliklerine doğru olur.

Trump, NATO'yu Ortadoğu'ya yönlendirirken, kankası Putin o NATO'nun korumakta ana önceliği olan Avrupa'yı güneyden kuşatıyor.

Arap Baharı, Arap Kışına dönüştü, Libya'da artan savaşla birlikte adeta başladığı yere döndü. Rusya'nın bir sonraki durağı ABD'nin BOP projesinin en batı ucundaki Fas olabilir. Böylece Kuzey Afrika ve Doğu Akdeniz kıyıları Rus hegemonyasına girmiş olur. Kimin BOP'u gerçekleşiyor dersiniz?

Peki ABD mi kaybetti? Onu söylemek de zor. ABD, NATO postuyla Ortadoğu'ya iyice yerleşiyor. Türkiye halen oyunu okuyamamış önceliğini belirleyememiş durumda. Çünkü Türkiye ile iktidarın öncelikleri ve politikaları örtüşmüyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları