Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hulki CEVİZOĞLU

Hulki CEVİZOĞLU

NATO'nun bizi savunma mecburiyeti var mı? İŞTE BELGESİ!

Türkiye ile NATO ilişkileri her kritik dönemde gündeme geldi.

Acaba Türkiye'ye bir saldırı yapılsa, 5. maddeye dayanarak NATO bizi savunur mu?..

Bu soruyu sadece bugün bizler sormuyoruz. Yıllar önce ABD Başkanı da sormuş!..

Şimdi sizlere bu sorunun bir belgesini sunmak istiyorum. Bu belge, aslında herkesin duyduğu ama içeriğini bilmediği bir belge.

Johnson: "Sizi Rusya'ya karşı korumayız!.."

Emekli büyükelçi Erdil Akay, Dışişleri'nde geçirdiği 40 yılın ardından anılarını 2 kitapta topladı. 

Eksik olmasın, bir "Mülkiyeli ağabey" olarak bana da imzalı gönderdi.

Yukarıda sözünü ettiğim konuyu onun kitabından (Emekli Büyükelçinin Anıları, Dışişlerinde 40 Yıl 2 Ay 21 Gün, Erko Yayıncılık, s.53) aktaracağım.

ABD Başkanı Johnson'un Başbakan İnönü'ye mektubu çok ünlüdür.

Türkiye'nin soydaşlarımızı Rum ve Yunan mezaliminden korumak için Kıbrıs'a asker gönderme kararı alması üzerine, ABD Başkanı 5 Haziran 1964'de İnönü'ye sert bir mektup yazar.

Başkan Johnson mektubunda, "NATO'nun Türkiye'yi savunma yükümlülüğü var mıdır?" diye açıkça soruyor!

Ki biz, o NATO'ya girebilmek için Kore'ye asker gönderip, Çin Ordusu'na karşı savaşmış, 722 şehit vermişiz!..

O NATO'nun başkanı da sayabileceğimiz, ABD Başkanı, Kıbrıs'a asker kararımız için, Türkiye Başbakanı İsmet İnönü'ye "hesap soruyor!"

Johnson ünlü mektubunda özetle şöyle diyor:

1 - Türkiye, 1960 tarihli Garanti Antlaşmasını tam işletmeden Adaya müdahale kararı almıştır. Türkiye bu aşamada müdahale hakkını kullanamaz.

2 - Türkiye tarafından Kıbrıs'a yapılacak askerî müdahale, kendisini Sovyetler Birliği ile bir çatışma durumuna sokabilir. Türkiye, NATO'lu Müttefiklerine danışmadan, onların "rıza ve onayını" almadan böyle bir harekete giriştiğine göre, acaba NATO'nun Türkiye'yi savunma yükümlülüğü var mıdır?

***

Mektuba bakar mısınız?

"Siz Kıbrıs'a asker çıkarırsanız, karşınızda Rusya'yı bulabilir ve çatışabilirsiniz. Bize de sorup, izin almadığınıza göre, biz sizi niye koruyalım ki?" anlamında bir tehdit mektubu.

Mektubun devamında, ABD Başkanı, Kıbrıs'ta ABD'nin hibe ettiği silahları da kullanamayacağımızı ihtar ediyor!

O NATO ki, özellikle Rusya'ya karşı kurulmuş!.. Ama ABD Başkanı Türkiye'yi olası bir Rusya saldırısına karşı da korumayacağını söylüyor!..

Alın size, bugün tartışılan sorunun yanıtı.

Şimdi ise, sözde NATO üyesi olarak topraklarımıza "füze kalkanları" yerleştiriyoruz!..

Ne için ve kimin için?..

İnönü: "Bu mantık tedaviye muhtaç!.."

Peki, böyle bir mektuba karşı Türkiye Başbakanı İsmet İnönü nasıl bir tavır alıyor?

Atatürk'ün silah arkadaşı dik duruyor ve yanıtında, "Böyle bir ittifak olur mu?" diye sert çıkıyor, üslubu da eleştiriyor.

Hatta, "Böyle düşünenlerin hasta olduğunu" ima edecek kadar da sertleşiyor.

İnönü'nün Johnson'a mektubuna da bakalım. İsmet İnönü, özetle şöyle diyor:

1- Mektubun gerek "yazılış tarzı", gerek içeriği", Amerika'nın Türkiye gibi bir Müttefiki için "hayal kırıcı" olmuştur.

2- Birbirine karşı antlaşmalardan doğan yükümlülüklerini istediği zaman reddeden devletlerarasında bir ittifaktan söz edilebilir mi?

3- NATO'nun bünyesi, üye bir ülkeye yapılacak saldırı karşısında, saldırganın iddialarına kapılacak kadar zayıf ise, gerçekten tedaviye muhtaç demektir.

***

Herkesin biliyor sandığı bir konu, günümüze nasıl ışık tutuyor değil mi?

Ömürler tükeniyor

Baştan itibaren buraya kadarki bölümün tamamını 2010 yılında yazmıştım.

Dokuz (9) yıl sonra da satırı satırına aynı durumdayız. Yukarıdaki yazımın dokuz yıl önceki makalem olduğunu belirtmeseydim de, güncel olurdu.

Bugün yine Rusya ile ABD arasında kendimize "güvenli konum" arayan bir ülke durumundayız. S-400'ler, F-35'ler, NATO'dan çıkar mıyız, onlar bizi atar mı, NATO'da kalırsak bizi korurlar mı, NATO ülkeleri niçin hep düşmanca davranıyor? Vs, vs.

Duralım artık. Ve, güçlü bir ülke inşa edelim.

Dokuz yıl içinde değişen nedir? Hiçbir şey!

Bu "uluslararası bıdı bıdılarla" yalnızca ömrümüzü tüketiyoruz, o kadar!

İnsanoğlu binlerce yıldır hep aynı sahnede, yalnızca dekorlar değişiyor ve biz dünya değişti sanıyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları