Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Yavuz Selim DEMİRAĞ

"Ne çektin be Erdoğan"

Beden yorgunluğu güzel istirahat ve derin uyku ile geçip gider. Kafa yorgunluğu ise kolay geçmiyor. Hele bir de kaybetme korkusu eklenince halüsinasyonlar görmeye başlar kişi. İsimleri unutur, zamanı karıştırır. Geçmişte yaşanan olayları bilinç altına yerleşenlerle yansıtmaya çalışır. Bu durumda hastanın ayakta tedavisi imkansız hale gelir ve klinikte yatması şart olur. Psikolojik rahatsızlıkların ana kaynağı uykusuzluktur. Tüm hekimler önce hastanın uyku düzenini sağlayıp, teşhis ve tedaviye sonra başlarlar. Son bir kaç aydır uyku rahatsızlığı yüzünden tedavi gördüğüm için bu konuda hassasım. Tanrı kimsenin başına vermesin. Zor iş. Bir taraftan da memleketin kader seçimi için liderleri takip etmeye çalışıyorum. Müthiş tempo.. Muharrem İnce'den bunun sırrını öğrenmeye çalışacağım. Aynı yaşlardayız fakat itiraf ediyorum İnce'ye yetişmem mümkün değil. Ya Meral Akşener? Günde 2-3 miting.. Binlerce insan ile kucaklaşma. Derman kalmaz normal insanda. İn deniz seviyesine çık binlerce metre yükseğe.. Metabolizmanın normal çalışması olası mı? Üstelik seçim sonrası dinlenme umudu da yok. Nereden bakarsanız 15 günlük yeni maraton. Ardından bunca yıkım ve hasarın onarılması için gece gündüz çalışmaya devam. Moda deyim ile "ironi" yapalım hep beraber. Kaçımız dayanır bu tempoya.

***

Akşener ve İnce daha şanslı. Bir de Erdoğan'ı düşünün. "Tek adam". Her şeyi o düşünüyor, planlıyor. Yorgunluğu sadece yüzüne yansımıyor. Konuşmalarına da aksediyor. Bingöl'de "Diyarbakırlılar" diye seslenirken 3 tekrara rağmen "Zonguldak" diyemedi. İnanın içim acıdı. Bursa'dan sonra Yalova'da beklediği kalabalığı toplayamamanın moral bozukluğu ile kendi kalesine gol atıp "Bay Erdoğan" dedi.

Millet Kıraathanelerinden U dönüşü yapıp "Kütüphane"ye çark etmek kolay mı? 2385 kütüphane kapatacaksın sonra da "okumak için kütüphane açacağız" diyeceksin. Hayatın olağan akışına uyar mı? Danışmanlarına saç-baş yoldurduğu ortada ama Erdoğan kimseyi dinlememeyi alışkanlık haline getirdi. Merhum Erol Olçak'ı iyi tanırdım. Erdoğan karşısında çekinmeden konuşur, uygun lisan ile eleştirir, istediklerinin yapılmaması durumunda "ben artık yokum" restini çekerdi. 15 Temmuz şehididir. Tanrı rahmetini esirgemesin. "Erol Olçak gitti, Erdoğan bitti" teşhisi cuk oturuyor. AKP'nin kitlelerinde heyecan yok. Büyük çoğunluğu reisleri Erdoğan gibi "mental yorgunu".

***

Aylar önce bu sütunlardan "Adil Öksüz seçimden önce paketlenebilir" diye yazmıştık. FETÖ'nün beyin takımından Öksüz ile ilgili her gün ısrarlı haberlerin arkasından bakalım ne çıkacak!

Kapalı kapılar ardındaki pazarlıktan sonuç alınamadığı belli. Erdoğan, Selahattin Demirtaş'a fena diş biliyor. Tutuklu Demirtaş'ın adaylığını onaylayan YSK'ya da öfkeli. "Seçimden sonra adaylığı da düzenleyeceğiz" sözleri "yeniden seçildiğimde benim iznim olmadan ve hatta benden başkası aday olamaz şartı getireceğim" demek istiyor. Ehh haksız da sayılmaz. Her biri çetin ceviz çıktı. Fizik öğretmeni İnce kimyasını bozdu. Tarih öğretmeni Akşener hafızasını yitirmesine sebep oldu. Temel Karamollaoğlu da az değil. Millî Görüş gömleğini dikiyor...

***

Sevgili Yılmaz Özdil'den seçim sonrası bomba gibi "Ne çektin be Reis" yazısı bekliyorum. Çok çektiriyorlar çook bildiğiniz gibi değil.

Meral Akşener "TRT'yi satacağım" deyince o çiftlikten nemalanan yandaşların ağızlarından köpükler saçılıyordu. Muharrem İnce "TRT'nin önünde miting yapacağım" deyince paniklediler. Haber bültenlerine talimat ile çekidüzen vermeye kalkıştılar. Milletin elektrik faturalarından gasp edilen paralar ile RTE olan TRT kelimenin tam anlamı ile şapa oturdu. Akşener ve İnce, kimsenin ciddiye alıp seyretmediği TRT'ye çıkmama kararı aldılar. Peki Erdoğan'ın yeri mi genişledi? Baktı ki bu karartma ve sansür ters tepiyor. Çark edip "Vaktim yok" bahanesi ile Erdoğan da TRT'ye çıkmayacak. Tam da Dünya Kupası başlamışken aklıma ünlü "Vay anasına sayın seyirciler" repliği geldi. TRT nasıl da ofsayta düştü..

Yazarın Diğer Yazıları