Ne demek "Barış konuşlanması?"

Tarikat haline gelmiş parti yapılanmaları içinde bulunanlar, benim de belli bir partiye endeksli olduğum zannıyla eleştiri yapıyor. Oysa yazı yazarken tek dayanağım, doğruluktur; herhangi bir partiyi değil, Türkçe yazdığım için gelmiş geçmiş ve gelecek olan bütün Türk nesillerini dikkate alırım. Parti görüşlerine ve her görüşe bu açıdan yaklaşırım. Kayda değer bulduğum bakış açılarını, parti veya kişi farkı gözetmeksizin okurun bilgisine sunarım.

Biz gazeteciler de eleştiriye tahammül etmeliyiz. Yalnız, eleştiriler organize bir şekilde, yazdıklarınızı çarpıtma ve hakaret dalgasına dönüştürülürse bunun hazımsızlıktan ve "açık düşmek"ten kaynaklandığı anlaşılır. Yağlı güreşte, kıspetinizi sıkı bağlamak zorundasınız. Yoksa ele güne karşı rezil olursunuz!

***

Gelelim konuya… S-400'ler konusundaki öngörülerim yazık ki doğru çıktı. Aslında Amerikalı senatör Graham, "S-400'ler aktive edilmezse, yaptırıma gerek olmayabilir!" diyerek "aktive edilmeyecekler" mesajını vermişti… "Vay efendim sen nasıl bir Siyonistin görüşünü seslendirirsin?" Adam, Amerikan derin devletini temsil ediyor! Yoksa Osaka'da, Trump'ın Türk heyetini göstererek, "Bakın bunlara... Central Casting... Bunların benzerlerini üretebileceğiniz bir Hollwood seti yok" sözlerine mi itibar etseydim?

Hani Yalçın Küçük, televizyon konuşmalarında sık sık "Biz burada beş taş oynamıyoruz" diyordu ya, biz de burada oyun oynamıyoruz, doğruları göstermek zorundayız.

***

Peki ne olacak S-400'ler?

Onu Hürriyet muhabiri Uğur Ergan, "Ankara'dan S-400 formülü" başlıklı haberiyle kamuoyuna duyurdu:

"S-400 hava savunma sistemlerinin Türkiye'ye hangi formül altında yerleştirileceği belli oldu. Buna göre S-400 hava savunma sistemi, komuta kontrol araçları, radarları ve lançerleriyle 24 saat her an kullanıma hazır tutulacak. Sistem tüm bileşenleriyle aktif hale gelecek şekilde kurulacak ancak barış zamanlarında, bakım, tatbikat gibi olaylar dışında açılmayacak. S-400'ler sadece çevresel güvenlik risklerinin yoğunlaştığı dönemlerde veya savaş durumlarında açılacak. Ankara'nın 'barış konuşlanması' diye tanımlanan bu formülle ABD ile yaşanan S-400 krizinin hafifletilmesi için orta yolu bulmayı amaçladığı öğrenildi"

Haberde, "Bu yöntemin, S-400'lerin depoya kaldırılarak kilitli tutulacağı anlamına gelmeyeceği vurgulandı. Kulislerde sistemin Ankara'nın Kahramankazan ilçesindeki Mürted Hava Üssü'ne kurulma seçeneğinin ağır bastığı konuşuluyor." bilgisi verildi.

Haberde "NATO radar ağına bağlanmadan çalışacak olan S-400'ler için tehdit değerlendirmeleri çerçevesinde başka bölgelerde de altyapı hazırlanacak. Ege ve Güneydoğu'nun öne çıkan bölgeler olduğu bildirildi." de deniliyor ama şimdilik elimizde bir tek Kahramankazan var!

***

Biz başından beri S-400'lerin Türkiye'nin kendi füzelerini üretene kadar hava savunması için alınmasının şart olduğunu, çünkü tehdidin ABD'den geldiğini, bu sebeple, bu konuda, Erdoğan'ı desteklemek gerektiğini söyledik. Ancak, iş yılan hikayesine döndü.

"Barış konuşlanması" ne demek Allah aşkına?

Bunun anlamı füzelerin aktive edilmemesidir. Keşke ben yanılmış olsaydım!

***

Diğer taraftan Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, "ABD, Suriye'nin bütünlüğünü tehlikeye atarak Fırat'ın doğusunda sözde devlet kurma yönündeki pozisyonlarını güçlendirmek için Kürtleri kullanıyor. ABD'nin, Suriye'deki Kürt faktörü hakkında spekülasyonda bulunma ve Suriye'yi bölmek için Kürtleri kullanma girişimlerinden rahatsızlık duyuyoruz." dedi.

Rusya böyle diyor ama Prof. Dr. İlber Ortaylı, daha önce defalarca dile getirdiğimiz, "Rusya ve ABD hiç savaşmadı. 1'inci ve 2'nci dünya harplerini beraber yaptılar ve tekrar bir araya gelebilirler." tespitini hatırlattı.

Türkiye, kendi kaderini ABD'ye de Rusya'ya da teslim edemez. En doğrusu, kendi savunmanı, kendi ürettiğin araçlarla yapmaktır. Bu araçlar füze de olabilir başka sistemler de... ASELSAN'daki bilim adamlarını, doğduğuna pişman eden ve yurt dışına kaçmasına sebep olan bir yönetimle Türkiye savunulamaz.

Yazarın Diğer Yazıları