Ne oldu Paşinyan; "rengin" mi soldu?

Tam da, Rus destekli Ermeni işgalcilerin, Hocalı'da yaptıkları Türk soykırımının 29. yıldönümünde;
Ermenistan'ın, Azerbaycan karşısında tel tel dökülen ordusu,
Cepheden kaçtıkları kamera kayıtlarıyla sabit askerleri eliyle,
İktidara geldiği günden bu yana madara olmak dışında bir icraatı bulunmayan Başbakan Nikol Paşinyan'a "istifa çağrısı" yaparak, "darbe girişimi"nde bulunmuş.
Her şeyden önce tarihi bir tevafuk elbette.
Ve de fıkra gibi; gelin görün ki güldüremiyor kimseyi. Bıraktığı, daha ziyade kekre bir etki.
***
Günün, Türkler açısından taşıdığı mana ve önemden yola çıkarsak, en çok tezahürat toplayacak tepki, "Ne oldu Paşinyan?" olacaktır şüphesiz ki;

Reqs ederdin!
Hocalı şehitlerinin, Karabağ'ın azatlık mücadelesinin ahına bağlanan üç beş cümleyle pekala "tıklanma rekorları" kırdıracak bir sloganizme kavuşabilir bu yazı. Ve fakat, "ilahi adalet"in tecellisini uzaktan yakından karşılamıyor "tarafların" Erivan sokaklarından yükselen bağırtıları.
Dün de dediğim gibi, isim isim, rütbe rütbe belli olan caniler Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi gereğince uluslararası mahkemede yargılanıp da, layık oldukları cezalara çarptırılmadıkları, Hocalı'da işlenen suçun "soykırım" olduğunu tescilleyen bütün uluslararası rapor ve kararların gereği olan yaptırımlar uygulanmadığı, Ermenistan Karabağ'daki son saldırılarında "savaş suçu işlediği" gerekçesiyle ayrıca yargılanmadığı ve Hocalı'da yeniden Azerbaycan bayrağı dalgalanmadığı müddetçe, isterse taş taş üstünde, baş baş üstünde kalmasın Karabağ'da; yok ki hiçbir kalıcı/bağlayıcı anlamı.
Dolayısıyla…
 Ermenistan'daki gelişmelerle, bu gelişmelerin Hocalı Soykırımı'nın yıldönümüne denk gelmesi arasında "tevafuk"tan başka bir illiyet bağı kurmaya çalışmak, kendi vicdanımıza algı operasyonu çekmekten başka bir şey olmaz zannımca.
Zira mevzu başka…
***
Mevzu, Büyük İpek Yolu…
Mevzu, Kafkaslar…
Mevzu, Karadeniz…
Mevzu, bu coğrafyanın Asya ile Avrupa'yı birleştirici konumu…
Mevzu, enerji memba…
Mevzu, Hazar petrolleri…
Mevzu, İran'ın bir nevi "tepesine çökme" imkanı yaratan harita avantajı…
Velhasıl mevzu, ABD'nin, SSCB döneminde karşısında yekpare bir tehdit, düşman, tehlike olan coğrafyada, 90'lardan sonra yakaladığı "sızma" şansı ve bu kadar yaklaşmışken kaybetmek istemediği bölüp, parçalayıp, yönetme ihtimali.
***
Doğu Akdeniz'de beliren tehditlerden sonra dikkati çeken Yunanistan/Dedeağaç üssü mesela; Karadeniz'e kıyısı olan iki "NATO müttefiki" Romanya ve Bulgaristan'daki mevcut üslerle birlikte değerlendirildiğinde, ABD'ye, işini, Boğazlar'a ihtiyaç duymadan görebileceği bir harekât alanı kazandırıyor aslında.
Romanya, Orta Doğu'ya "demokrasi getirme operasyonları"nın tamamında gördüğü işlevle ABD'ye sadakatini ve oluşturabileceği tehdit potansiyelini zaten ispatlamış durumda.
Keza Bulgaristan'da 2 bin 500 "daimi asker"i var ABD'nin; bu belirli sürelerle 5 bine çıkarma hakkına da sahip ayrıca.
Ukrayna, Rusya'nın işgal/ilhak politikasına karşı, denize düşen yılana sarılır misali hanidir ABD'nin kucağında…
Gürcistan, ABD, Birleşik Krallık, Polonya ve Fransa'nın da katıldığı Noble Partner 2020 Çok Uluslu Tatbikatı'yla, NATO'nun gövde gösterine sahne oldu yakın zamanda…
Da…
Rusya da eli kolu bağlı izlemedi bu kuşatmayı…
O da, aynı coğrafyada, hemen hemen aynı zamanlarda, Belarus, Çin, İran, Pakistan, Ermenistan ve Myanmar'ın katıldığı Kafkas 2020 tatbikatıyla misillemesini yaptı.
Türkiye ile Doğu Akdeniz'deki göreceli iş birliğini Kafkasya'ya da taşıyacak adımlar attı.
Aynı şekilde, İran, Azerbaycan, Kazakistan ve Türkmenistan'la masaya oturdu ve kördüğüm olan Hazar'ın statüsü meselesini netleştirdikleri anlaşmayla, önemi geçen yüzyılda Basra Körfezi'nin sahip olduğuna denk sayılan bu gölde "kıyıdaş beş ülke dışında yabancı askerî varlık bulunmaması"nı garanti altına aldı.
İran'la muhabbetini anmıyorum bile…
Son olarak, "arabulucu rolü"yle kurduğu masada, Azerbaycan'ın Karabağ savunmasında elde ettiği kazanımları "frenlemek" ve Ermenistan üzerindeki hamiliğini tescilleyerek, ali menfaatleri çevresinde sadece siyasi değil askerî bir kalkan da oluşturdu.
***
Emperyalistlerin güç savaşı kuklalarının çenesini yoruyor; bütün olan bu Ermenistan'da.
Ki uydu devlet olmak da tam olarak böyle bir şey zaten.
Çevrilen filmin seti Erivan'da.
Oyuncuları Ermenistan yönetiminin, sorsan "çok önemli", "çok etkili", "çok yetkili" isimleri.
Ve fakat, Ermenistan'ın adı yok; sadece ABD ve Rusya'nın adları geçiyor "gelecek bölümler"de neler olacağını tahmine çalışanların senaryolarında.
Paşinyan, değil darbeye uğramak Kaddafi gibi linç bile edilebilir ne gam; yerine gelecek olanın "rengi" mühim olan.

"Turuncu" mu olacak?
Yoksa Batı yanlısı olduğunu sağır sultanın bildiği Paşinyan'ın rengini mi solduracak?

Yazarın Diğer Yazıları