Neden Pabucum dama atıldı derler biliyor musunuz? Pabucu dama atılana ne yaparlardı? Bilinenin tam aksi bir anlamı var

Neden Pabucum dama atıldı derler biliyor musunuz? Pabucu dama atılana ne yaparlardı? Bilinenin tam aksi bir anlamı var
Ne anlama geldiğini bilmediğimiz birçok atasözü ve deyimi günümüzde de kullanmaya devam ediyoruz. O deyimlerden biri de Pabucu dama atılmak. Peki pabucu dama atılmak ne demek. Pabucu dama atılmak nereden geliyor, pabucu dama atılanın başına ne gelir?

Pabucu dama atılmak deyimi günümüzde çok kullanılan ancak anlamı ve nerden geldiği tam olarak bilinmeyen deyimlerimizden biri.
Pabucu dama atılmanın günümüzde, "Kendinden üstün birinin çıkmasıyla gözden düşmek." veya "Bir şeyin daha iyisine sahip olduğu için diğerini bir kenara itmek." anlamlarında kullanılmaktadır.
Bu deyimin asıl kökeni ise Selçuklu dönemine ait bir uygulamaya dayanıyor.
Esnaf kültürünün temel taşını oluşturan Ahilik geleneğinde, hileli iş yapan esnafın ya dükkanı kapatılırdı ya da o esnaf yaptığı işten men edilirdi.

Selçuklu ve Osmanlı dönemindeki esnafın bu geleneği günümüze sadece bir deyim olarak gelebildi.
Peki Ahilik geleneğinde esnaf nasıl işinden men edilirdi?
Bunun Pabucu dama atılmak deyimiyle ilgisi nedir?
İşte o deyimin hikayesi:
Selçuk döneminde ve Osmanlı döneminde Türk halkı için saygı ve dürüstlük çok önemliydi.
Bunun yansıması da en iyi esnaf kültüründe görülmüştür.
Ahi Evran tarafından Hacı Bektaş-ı Veli''nin tavsiyesiyle kurulan bir dayanışma teşkilatı olan Ahilik de
bu düstur üzerine kurulmuş ve işlemiştir.



Herkesin meslek ahlakı ilkeleriyle çalıştığı o dönemlerde bir zanaatkarın yaptığı işte ihmal veya hileye sapması nadir görülen hadiselerdendir. Ancak çabucak bozulan, yırtılan veya çürüyen mallarda bir hile aranır, bulunursa o esnaf cezalandırılırdı.

Özellikle en çok tartışma konusu olan ve en çok kullanılan ürünler ise ayakkabılardı.
Eğer bir imalat hilesi söz konusu ise ilgili usta çağrılır, esnafın ileri gelenleri ve diğer meslek temsilcileri huzurunda yetkili tarafından tekdir edilir, aldığı ücretin müşteriye iadesi sağlanır, dava konusu olan ayakkabı da kullanılmamak için dama atılırmış.

Bir esnafın yaptığı ayakkabının dama atılması o usta için en büyük ayıp olup meslekteki şeref ve itibarını sıfırlar ve müşterisinin azalmasına yol açarmış.
Bu uygulama bütün esnaf teşkilatı için bir genelleme niteliğinde olup birisi hakkında "pabucu dama atıldı" denilmesi artık o meslekten ekmek yemesinin zor olduğuna işaret sayılır, esnafın bu titizlik ile iş görmesi temin edilirmiş.

Öte yandan bu uygulamanın Ahi Evran''dan kalma olduğu, daha o zamanlarda da hatalı malzeme üreten zanaatkarın, Ahi Şeyhi tarafından meclisten çıkarılıp pabucunun tekke damına atıldığı ve evine yalın ayak gönderildiğine dair rivayetler de vardır.

AHİLİK GELENEĞİNE DAİR

Ahi''nin sözlük manası "kardeşim" demektir.
Bazı araştırmalar Ahiliğin Kırşehir''de ortaya çıktığını ileri sürer.
Ahilik Teşkilatı Selçuklular döneminde ekonomik ve ticari faaliyetlerinin yanı sıra, askeri ve siyasi faaliyetlerde de bulunmuştur. Bektaşi ve Yeniçeri Ocaklarının olduğu gibi Osmanlı Beyliği''nin kuruluşunda ve güçlenmesinde de etkin rol oynamışlardır.

Günümüzün esnaf odalarına benzer bir işlevi olan Ahilik iyi ahlakın, doğruluğun, kardeşliğin, yardımseverliğin kısacası bütün güzel meziyetlerin birleştiği bir sosyo-ekonomik düzendir.

AHİLİĞİN 7 DEĞİŞMEZ KURALI

Ahi olmak ve peştamal kuşanmak için kişinin bir Ahi tarafından önerilmesi zorunludur.
Üye olmak isteyenlerden yedi fena hareketi bağlaması ve yedi güzel hareketi açması beklenmektedir:
- Cimrilik kapısını bağlamak, lütuf kapısını açmak,
- Kahır ve zulüm kapısını bağlamak, hilim ve mülâyemet kapısını açmak,
- Hırs kapısını bağlamak, kanaat ve rıza kapısını açmak,
- Tokluk ve lezzet kapısını bağlamak, riyazet kapısını açmak,
- Halktan yana kapısını bağlamak, Hak''tan yana kapısını açmak,
- Herze ve hezeyan kapısını bağlamak, Marifet Kapısını açmak,
- Yalan kapısını bağlamak, doğruluk kapısını açmak.

AHİ EVRAN''A DAİR

Asıl adı Nasıruddin Mahmud Ahi Evran bin Abbas olan Ahi Evran, 1171 yılında Azerbaycan''ın Hoy şehrinde doğmuş ve 1262 yılında Kırşehir''de vefat etmiştir. 
Ahi Evran, ilk eğitimini Hoy''da almıştır. Ahmet Yesevi''nin talebelerinin sohbetlerinde bulunmuştur.
Hacı Bektaş Veli ve Mevlana ile aynı dönemde yaşamıştır.
Anlatıma göre; herkesin korkup kaçtığı evran denen büyük bir yılanın onu görünce sakinleşmesi ve itâat etmesi dolayısıyla "Evran" diye anılmıştır.
Denizli, Konya  ve Kayseri gibi şehirleri gezerek Ahilik teşkilatının kurulması ve yayılmasında önemli  rol oynamıştır. Ahi Evran''ın asıl mesleği debbağlıktır (deri işleme sanatı). 
Ahi Evran''ın, Kırşehir''de kurduğu Ahilik Evran Zaviyesi, 20. yüzyılın başlarına kadar etkisini sürdürmüş esnafın manevi bir merkezi olmuştur.
Ahilik mensupları;  toplanıp sohbet edebilecekleri ve misafirleri ağırlayabilecekleri dergahlar kurmuşlardır.
Ahi Evran''ın Kırşehir''de bulunan heykeli:

Ahi Evran''ın kabri, Kırşehir''de Ahi Evran camisi içerisindedir.