Nedir bu telaş? Nedir bu panik?

Sahillerimiz yağmalanmasın tamam ama devletimiz anayasa ve yasalara göre sahillerimizi koruyamıyor da vakıfların kurduğu şirketler mi koruyacak? Saraylar yapacak bütçeyi bulan, danışman, başdanışman kadrolarına yandaşları atayan AKP iktidarı, cennet sahillerimi koruyacak kadroları ve ekibi kuramıyor mu?

8''inci Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal''ın basın danışmanı değerli ustam, duayen gazeteci Can Pulak, Özal''ın talimatıyla, Akdeniz''in korunması için imzalanan "Barcelona Anlaşması" çerçevesinde 1989 yılında sahillerimizin korunması için "Özel Çevre Koruma Kanunu" çıkarttırıp, "Özel Çevre Koruma Kurumu" kurdu.

Pulak''ın gönüllü desteği ile Koruma Kurumu sahillerin yağmalanmaması için müthiş mücadele etti.

2002''de tek başına iktidar olan AKP, 18 Ağustos 2011 tarihinde ne yaptı biliyor musunuz?

Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı kapatıldı.

Bu konudaki görüşlerini sorduğum Pulak, "SİT alanlarının derecelerini düşürüp, koruma kurumunu kaldıran AKP iktidarı rant peşinde" dedi.

Değerli okurlarım,

Önceki günkü yazım için eş dost, meslektaş ve adı geçenlerden bazıları olmak üzere arayanlar oldu. "İMEAK Deniz Ticaret Odası" imzalı açıklama da geldi.

Mesleki etik anlayışım nedeniyle aynen veriyorum.

 "Sayın Orhan Uğuroğlu,

Yeniçağ gazetesindeki köşenizde, 9 Temmuz 2020 Perşembe günü, "Sıra kıyılarımızı yağmalamaya geldi" başlığıyla yayımlanan, "Muğla Valiliği ve Türkiye Çevre Koruma Vakfı''nın iştiraki (MUÇEV) bünyesinde bulunan sahiller, plajlar, yat bağlama tesisleri, iskeleler ve koyların anayasaya aykırı olarak Odamız şirketlerinden Deniz Kıyı ve Çevre Yönetimi Anonim Şirketi''ne devredildiğine" ilişkin yazınız gerçekleri yansıtmamaktadır. 

Öncelikle bilmenizi isteriz ki; böyle bir devir söz konusu değildir. Deniz Kıyı ve Çevre Yönetimi Anonim Şirketi''nin bugün itibarıyla bu konuya ilişkin bir çalışması ve girişimi yoktur. Yazınızda adı geçen yerlerin yönetimiyle Odamızın hiçbir ilgisi yoktur. 

Konu, ilk kez 2016 yılında ortaya çıkmış, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, tasarruf yetkisi kendisine ait bazı sahil ve koyların kullanımını bir pilot proje olarak İMEAK DTO''ya tahsis etmeyi düşünmüştür. O tarihlerde konuyu bir sosyal sorumluluk projesi olarak gören o günkü İMEAK DTO yönetimi, Deniz Kıyı ve Çevre Yönetimi Anonim Şirketi''ni kurmuştur. Ancak Bakanlık daha sonra bu düşüncesinden vazgeçmiş ve o günden bu yana geçen süreçte ne bakanlığın ne de İMEAK Deniz Ticaret Odası''nın bu konuda bir girişimi ve çalışması olmamıştır.  

Geçtiğimiz günlerde, o tarihlerde yapılan eski bir haberin, sanki yeni bir gelişmeymiş gibi bazı sosyal medya mecralarında paylaşılmasıyla konunun sebebini bilemediğimiz bir şekilde yeniden gündeme getirilmeye çalışıldığını görüyoruz.  

Bunun üzerine Deniz Kıyı ve Çevre Yönetimi A.Ş.''nin o günkü Yönetim Kurulu üyelerinden Faruk Okuyucu ve Remzi Kazmaz da, 7 Temmuz tarihinde bir açıklama yaparak devir iddialarını yalanlamışlardır.

Tüm bu gerçeklere rağmen, üstelik herhangi bir devir ve sorumluluk almadığımız halde, bugün yeniden gündeme getirdiğiniz bu gerçek dışı ve haksız ithamları kabullenmemiz mümkün değildir.

Bildiğiniz üzere 5187 sayılı Basın Kanunu''nun 14. maddesinde gerçeğe aykırı yayım yapılması halinde, bundan zarar gören kişinin düzeltme ve cevap yazısını, sorumlu müdür hiçbir düzeltme ve ekleme yapmaksızın en geç üç gün içinde aynı sayfa ve sütunlarda yayınlamalıdır. Deniz Kıyı ve Çevre Yönetimi A.Ş. ve dolayısıyla İMEAK Deniz Ticaret Odası hakkında kamuoyu nezdinde yanlış anlamalara sebebiyet verecek ve itibarını zedeleyecek yazınızı, her türlü hukuki haklarımız saklı kalmak üzere düzeltmenizi ve bu yazımızı Basın Kanunu uyarınca yayımlamanızı talep ederiz."

Değerli okurlarım,

Yukarıdaki açıklamada adı geçen MUÇEV''in sermayesinin yarısı, Muğla''ya Hizmet Vakfı''na ve diğer yarısı da Türkiye Çevre Koruma Vakfı''na aittir.

AKP iktidarı 2011 yılında Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı''nı kapatarak devletin yapacağı görevi 2014''de kurulan MUÇEV Tur. Tic. Ltd. Şti. adlı özel şirkete tahsis etmiş…

Muğla Büyükşehir Belediyesi ile Ortaca Belediyesi dava açıp bu tahsisin iptalini sağlamışlar. Danıştay kararı kesinleştirince Çevre Bakanlığı MUÇEV ile ihale yapmadan bir sözleşme imzalamış.

Muğla Çevre Platformu da (MUÇEP), Ağustos 2018''de dava açmış ve istinaf mahkemesinde karar bekleniyor.

Haziran 2020 itibarı ile MUÇEV''in bakanlık ile 3 yıl önce yaptığı yaklaşık 15 sözleşmenin sonlandığını öğrendim.

Bu konuda suskun kalan Çevre Bakanlığı yeni sözleşmeyi MUÇEV ile mi yoksa İMEAK Deniz Ticaret Odası ile mi yapacak?

Bekleyelim görelim…

Yazarın Diğer Yazıları