“Nereden Çıktı Bu Anneler Günü?”

Dünya üzerinde kutlanan özel günlerin en özeli: "Anneler Günü".

Ve bugünün gelmesi ile akla gelen "Nereden çıkmış bugün?" sorusunun peşi sıra yapılan "Ne gerek var böyle günlere!" tartışması.

Anneler Günü'nün gerekliliğini tartışmadan önce nereden çıkmış bir bakalım:

Bugünün tarihi Antik Yunan'a kadar dayansa da, Anneler Günü ile ilgili rastlanan en temel tarihi bilgi İngiltere'ye ait. 1600'lerin İngiltere'sinde yoksul İngilizler'in çoğu, varlıklı ailelerin yanında hizmetçilik yapmakta ve iş verenlerinin yanında yaşamaktaydılar. Ancak bahar mevsiminde bir gün hizmetçilere izin verilir, evlerine gidip günü anneleri ile geçirmeleri sağlanırdı. İngiliz annelerin anıldığı ve kutlama yapıldığı bu güne Anneler Pazarı deniyordu.

1872 yılına gelindiğinde Amerika'da ilk defa şimdiki Anneler Günü'ne benzer bir organizasyon gerçekleşti. Julia Ward Howe isimli bir kadın tarafından organize edilen gün annelerce Boston'da kutlandı.

***

Günümüzde kutlanan Anneler Günü'nün tarihi ise 9 Mayıs 1906'da Philadelphia'da Anna Marie Jarvis adında bir kadının annesine olan sevgisine dayanıyor.

Annesi ile beraber yaşamasına rağmen öldükten sonra, ona hayatta iken gerekli ilgiyi gösteremediğine inanır; bunun için büyük üzüntü ve pişmanlık duyar.

Bunun üzerine yılın bir gününü annelere ayırma fikrini ortaya koyan Jarvis, o günü annelerimizle ilgili anılarla doldurarak, onlara olan sevgi borcumuzu ödeyelim düşüncesinden yola çıkmıştır.

İlk olarak 1908 yılında Amerika'da, 1914'ten sonra dünya çapında kutlanan bir gün haline gelen Anneler Günü, ülkemizde de 1955 yılından bu yana kutlanıyor.

***

Jarvis'in annesinin en çok sevdiği çiçek beyaz karanfil olduğu için, beyaz karanfil Anneler Günü'nün amblemi; karanfiller de tüm dünyada anneler gününün sembolü olmuş. Karanfil renklerinden kırmızı "Sana hayranım", pembe ise "Seni asla unutmayacağım" demenin bir yolu.

Jarvis' in annesi karanfil sevse de, siz annenizin zevkine göre kırmızı gülle "Seni seviyorum", sarı zambakla "Senin varlığın benim için çok önemli", sarı lalelerle "Gülüşünle güneş gibi aydınlık saçıyorsun" veya orkide ile "Sen çok güzel ve özelsin" demeyi tercih edebilirsiniz.

Ya da fırsatınız varsa alın elinize bir demet papatya ve dilediğiniz cümleyi çiçeklerle değil, kendiniz söyleyin. Unutmayın bugün onları mutlu etmek, değer verdiğimizi göstermek için bir fırsat.

Tabii ki anneler her gün hatırlanmalı ama özel bir gün ile onurlandırılmayı da hak ediyorlar.

Ayrıca anneler gününün ortaya çıkışından bugünü "yerli ürünü" değil diye eleştirmeyin. Nitekim Jarvis bugünü, kendi annesini kaybetme üzüntüsü ile ortaya çıkardı. Ve bu duygu, anne acısı, evrensel bir acı.

***

Ancak bu noktada Ayşen Gruda'nın şu sözleri gelir aklıma: "Huzurlarınızda tüm annelerin Anneler Gününü kutlarım. Ama n'olur abartmayın. Annesiz çocuklar ve çocuksuz anneler var."

Bir haftadır ekranlarda yer alan, yüreğimize dokunan anne temalı televizyon reklamları... Bu reklamları izleyen birileri annesini özleyecek; hediyesini alıp, annesinin yanına gidip sarılacak. Peki ama bu reklamlar bazı anneleri ve bazı evlatları unutmuyor mu? Ya yüreği evlat acısı ile yanan anneler? Ya anne eksikliği ile içi burulan evlatlar?

Anneler Günü insanların duygularına hitap edip dikkat çekmek için iyi bir malzeme olabilir ama sırf daha fazla kâr etmek uğruna, böylesine hassas bir konuda duygusal sömürü yapılmamalı!

***

Jarvis' in yaşadığı pişmanlığı yaşamamak için, fırsatı olanlar, bugünü annesi ile en güzel şekilde değerlendirsin. Sarılsın, gezsin, çiçek alsın hatta hediye de alsın.

Anneler, cennetin ayaklarına serildiği kıymetlilerimiz. Tüm annelerin Anneler Günü kutlu olsun!

 

***

 

Birlikte Engelsizleşelim

Hepimiz engellilere karşı duyarlı olduğumuzu düşünerek onlar için bir şeyler yapabilmeyi umut ederiz ama bunu nasıl yapabileceğimiz konusunda bir fikrimiz yoktur. 10-16 Mayıs Engelliler Haftası'nda 11 Mayıs Görme Engelliler Günü vesileyle bu konuda bir bilgi paylaşmak istiyorum.

Boğaziçi Üniversitesi, Görme Engelliler Teknoloji Ve Eğitim Laboratuvarı (GETEM) tarafından tasarlanan internet kütüphanesi projesi gerçekleştirmiş.

Bu internet kütüphanesinin bünyesinde, hikaye, roman, şiir kitapları ve bilimsel makalelere ek olarak; radyo tiyatroları, sesli betimlemeli filmlerin mp3 versiyonları, sesli bilgisayar ve akıllı cihaz anlatımları gibi pek çok farklı içerik bulunuyor.

Bu projeye ben nasıl katkıda bulunabilirim derseniz de; cevabı çok basit!

Yapmanız gereken GETEM'in internet sitesine girip, "Gönüllü Okuyucu Olmak İstiyorum" başlığında yer alan talimatlara göz atmak.

Özetle, herhangi bir kitabın, gazetenin, derginin bir yazısını 5 dakika kadar okuyup kaydettikten ve GETEM'e gönderip onay mailini aldıktan sonra; evinizde çayınızı yudumlarken kitabınızı yüksek sesle okuyup kaydederek birçok görme engelli kitapsevere yardımcı olabilirisiniz.

Hatta bu proje görme engellilerin yanı sıra, diğer tür engeli gereği basılı kaynaklardan faydalanamayan (felçli, dyslexic) bireyleri de kapsıyor.

Ben de bir gönüllü okuyucu olarak söylüyorum ki, inanın çok basit. "Vaktim yok", "onunla uğraşamam" diye düşünmeyin.

Unutmayın! "Her birey potansiyel bir engelli adayıdır."

Yazarın Diğer Yazıları