Nikah mı,  düğün mü?

Kalabalığın içinde bir grup genç konuşuyor:

-Sosyal medyada pek yokum. Açtım öylesine bir hesap, şifreyi bile unuttum. Telefonum bozulsa açamam yani. Pek alışamadım da. Çok takip etmiyorum, Beğenmiyorum. Geçen arkadaşın biri; Görmedin mi? Niye takip etmiyorsun, beğenmiyorsun? diye sitem etti. Ne hale geldik ya?..

-Bu sosyal medya gerçek arkadaşlığı bile zedeleyebiliyor.

-Doğru diyorsun. Mesafe koyuyormuş bana kırılmış. Sorun, sosyal medyada takip eksikliğimmiş(!)

-Valla insanlar sanal takılmayı normalleştiriyorlar. İletişim giderek çok zayıflıyor.

-Benim tarzım değil. Vaktimi çalıyor. Boş geliyor bana.  Arkadaş, şu anki gibi buluşup yüzyüze konuşmayı seviyorum. Hatta telefonda çok acil değilse mesaj, yerine konuşmayı tercih ediyorum. Bu insanları anlamıyorum. Tuhaflaştık. Şaka gibi…

-Aynen…

-Aman küserse küssün. Görmüyor musun paylaşımlarını?

-Hep birilerine gönderme, laf sokma... Ruhsallığı valla bozulmuş. Takma kafana. Bu aralar idare et. 

**

Bana göre de sosyal medya büyük güç. Dünyadaki son gelişmeleri anında size sunuyor. Ancak amacını aşarak kullanıldığında da ruh sağlığını olumsuz etkilediği de ortada.

Caddede ilerliyorum.

İki teyze konuşuyor. Çekiştirme var, Kulak kabartıyorum:

-Çeyrek alayım dedim. Neredeyse dört yüzü buluyor. Çok pahalı geldi. Ne yapacağız..

-Daha günü var. Biraz daha bekleyelim..

-Nikah duyduk. Yemekli kır düğününe çevirmişler. Kızın annesi anlattı.

-Salonda değil.. Hem de kır düğünü vay vay...

-Bu zamanda nasıl yapacaklar. Helal olsun. Çocuğun durumu var mıymış ki..

-Valla orasını o kadar bilmiyorum. Ama güvendiği bir şeyler var demek ki..

-Yazık, takılar düğün masraflarına gidecek desene... 

-Bilemem. Belki hiç takılmayacak.

-Hayırlısı olsun. Öyle tabi.

-Bana sorarsan, ne gereği var. Yap nikahını otur evinde.  Aileden üç beş kişiyle yemeğini yersin. Olur biter...

-Valla ben bizim düğün olsa takılacak takalara güvenemem, o kadar masraf altına da girmem. Gelir yok. Gider çok olacak. Olmaz o iş.  Yazık günah derim.

-Haklısın tabi. Ama durumu var ise, ömürde bir kere oluyor. Ya da olmuyor.

-Öyle de valla ben çocuklarıma da dedim. Ayağınızı yorgana göre uzatınız. Bizim oğlanın düğünü bize ders oldu. Biliyorsun, dünyanın masrafını yaptık. Geleceğiz , oradayız diyen kişiler bile gelmemişti. Boşuna dünyanın parasını ödedik. Takılar bile kurtarmadı masrafı. O yüzden varsa gücün, güveniyorsanız düğün yapın...

- Nikah, en temizi bence de.

-Masrafsız yeni hayat olur, olur da yeni nesilin düşünceleri bizim gibi değil .

-Aman yapabilen yapsın. 

-Orası öyle. Şimdiki gençleri görmüyor musun şekerim? Yok tanışma faslı. Yok evlenme, yok düğün önce, sonrası... Bebek oldu, olacak... Partisi, yok gezmesi, yok saz ekibi, yok söz ekibi... Hep gösteriş halleri... Abartı üstüne abartı...

-Bizim zamanızda böyle miydi?..

-Biz büyükler görevimizi yapalım da sonrası onlara kalmış... Mutlu olsunlar. Hayırlısı olsun. 

konuşmaları uzayıp gidiyor…

Yazarın Diğer Yazıları