"O gece"ye dair cevapsız kalmış sorular

"O gece"ye dair cevapsız kalmış sorular

15 Temmuz günü, öğlen saatlerinde MİT'e giderek darbe girişimini haber veren esrarengiz Binbaşı H.A.'nın kim olduğu hâlâ bir sır.

"Darbeye kalkışan FETÖ'cüler ona zarar vermesin diye ismi saklanıyor" desem, olamaz. Çünkü görev yaptığı yer belli, darbe günü kendisine verilen görev belli, Fetullahçılar için onun kim olduğunu bulmak iki dakikalık bir akıl yürütmeyle mümkün. Ki zaten Fetullahçı diye ordudan da atılmış, kara havacılıkta görevli kaç tane Binbaşı H.A. olabilir ki?

 "Darbecilere diş bileyenlerden korumak için" desem, o da saçma. Zaten, Binbaşı H.A. olayı açığa çıkardığı için darbe başarısız olmuş gibi görünüyor.

Ben bunları merak ederken Fehmi Koru, geçen gün darbe yapılacağı bilgisine aylar öncesinden sahip bir gazetecinin varlığını açıkladı. Fuat Uğur, Türkiye gazetesinde 2 ve 21 Nisan günlerinde iki ayrı yazı yazmış. 2 Nisan'daki yazısında "cemaatin hususileri" dediği, önde gelen Fetullahçıların Ankara'da bir toplantı yaptıklarını anlatıyor. Bunlar ordu içindeki cemaatçi subayları "uyandırmak" için harekete geçmişler. Fuat Uğur buna dikkat çekip, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı ve MİT Müsteşarı'nı uyarıyor. "Emin misiniz, rahat mısınız bu konuda" diye soruyor.

21 Nisan'daki ikinci yazısında ise konuyu açıyor: Fetullahçı askerleri bir darbe girişimine karşı devletle işbirliği yapmaları için uyarıyor. "Tekrar uyarmak gerekir ki devlet onları izliyor. İstihbaratıyla, tüm silahlı kuvvetler hiyerarşisi olarak komuta kademesiyle, hükümetiyle, emniyetiyle, halkıyla, siyasetçisiyle, STK'larıyla bir bütün olarak devlet 'suç' işlemelerini bekliyor. Yani TAR üzerinde hizalanmalarını. Teker teker sayacaklar hepsini" diye yazıyor.

(…)

Fuat Uğur daha sonra şöyle yazıyor: "Tekrar cemaatçi kripto askerleri uyarıyorum. Devlet ve komuta kademesi her şeyi biliyor ve suç işlemeye teşebbüs etmenizi bekliyor."

16 Temmuz sabahından itibaren yaşadıklarımızı hatırlayalım. Darbeye kalkışan askerler zaten suçüstü yakalanmışlardı ama o gün başka görevlerde olan Fetullahçı askerler de birer birer toplandı. Darbe girişiminin ertesi gününden itibaren önce hâkimler ve savcılar arasındaki Fetullahçılar temizlendi. Eşzamanlı olarak aynı temizlik poliste de başlatıldı…

Şimdi o "kayıp saatlerde" ne olduğunu öğrenmek daha büyük önem taşıyor. MİT Müsteşarı, darbe haberini alınca neden sadece Genelkurmay Başkanı ile konuştu? Genelkurmay Başkanı, neden kuvvet komutanlarını acil çağırıp ordusuna hâkim olmaya çalışmadı? "Hiçbir uçak kalkmayacak, tanklar vs kışlalardan çıkmayacak" emrinin verilmesi nasıl olup da yeterli görülebildi? Cumhurbaşkanı'na darbe haberini neden eniştesinden önce MİT Müsteşarı ya da Genelkurmay Başkanı vermedi? Neden Başbakan, kendisine bağlı bu iki memur tarafından bilgilendirilmedi?

Fuat Uğur'un yazdıklarını okuyunca insanın aklına bin bir türlü tuhaf şey takılıyor.

Mehmet Y. Yılmaz Hürriyet

***

Sistem MHP eliyle değişecek

------

Belli ki MHP Lideri Devlet Bahçeli "hükümet" kurumunu ortadan kaldıran bir sistemi kabul etmiştir. Bunun adı başkanlık sistemidir.

Yıllardan beri parlamenter sistemi savunan MHP yöneticileri, şimdi "ama" diyerek "Türkiye'nin içinde bulunduğu" şartlar gerekçesiyle bu sisteme destek verecek. Sanki bu şartlar, Türkiye'de hem cumhurbaşkanlığı hem hükümet kurumu yani parlamenter sistem bulunduğu için ortaya çıkmış gibi.

 Fakat başkanlık sistemleri genelde iki partili yapıları güçlendirir. İki başkan adayının yarışacağı seçimler üçüncü, dördüncü partileri marjinalleştirir.

(…)

Anlaşılan, parlamentoda MHP'ye yer verecek bir başkanlık sistemi olacak.

En önemli ve en büyük "FAKAT"ı burada söylemek lazım: Parlamento nasıl güçlü olacak?

Taha Akyol Hürriyet

***

"Can"dan başka her şey pahalı

---------

 "Topraklarımız var ama değerlendiremiyoruz. Meralarımız var ama et fiyatları almış başını gidiyor. Et ithali yapmak zorunda kalıyoruz. Domates, biber fiyatları açıklandığı zaman gerçekten ağrıma gidiyor. Bu topraklar bu kadar bereketli olacak ama biz hâlâ domates-biber fiyatlarındaki artıştan dolayı enflasyonda sıkıntı yaşayacağız. Olmaz!"

Bu sözler Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ait.

Ancak… Yalnız domates-biber mi?

Ülkede ucuz olan ne var ki?

Ha sahi, bir canımız var. Ucuz olan sadece hayatımız!

 Yolda, sokakta, tarlada, bayırda, dağda ölüm kol geziyor. Vatandaşın canı Allah'a emanet…

Rahmi Turan Sözcü

***

Kaosun sonu tazminat

------

Adalet Bakanı geçen hafta açıkladı...  Halen hapishanelerde FETÖ'den tutuklu 36 bin kişi var.. 36 bin kişi 15'er sayfa ifade verse... 500 bin sayfa ifade eder...

Savcılar bu 500 bin sayfayı okuyup iddianame yazacak.

Yargıç da hem iddianameyi, hem 500 bin sayfalık ifadeleri okuyacak!

Tabii bunlara tanık ifadeleri, bilirkişi raporları, belgeler falan da eklenecek...

500 bin sayfalık ifadeye dayalı iddianame ne kadar zamanda yazılır? Dava ne zaman başlar? Ne zaman sonuçlanır? Meçhul.

Zaman uzadıkça mağduriyetler artar, dava sulanır...

Darbeye doğrudan karışanların ifadeleri hızlı şekilde alınıp onlar öncelikle mahkemeye çıkartılsaydı... Geri kalanların yargılanması da kolaylaşır, yol kısalırdı.

Bu konuda bir çalışma var mı? Duymadık...

                        ***

Öte yanda görevden ihraç edilmiş 70 bin memur ellerinde dilekçe Ankara'da oradan oraya koşuyorlar. Danıştay ve idare mahkemeleri bu davalara bakmıyor.

Oysa Anayasa bu konuda yol göstermiş. Ne diyor 40. madde:

"Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır..."

Yani... İhraç kararnamesi çıkarken karara itiraz edecek olanların hangi mahkemelere başvuracağını da belirtmek gerekiyordu.

KHK'yı hazırlayanlar Anayasa'yı ıskalamış. Şimdi kaos yaşanıyor.

Yakında bu dosyalar AİHM önüne yığılacak. Sonra gelsin tazminatlar

Melih Aşık Milliyet

***

Adı önemli değil

------

İktidar partisi sistemi nasıl değiştirmek istediğini maddeler halinde MHP'ye gönderdi..

İlk bilgi şu..

Anayasa değişikliği metninde 'başkan' değil, 'cumhurbaşkanı' yazıyormuş..

Cumhurbaşkanı sistemi önerilmiş..

Çok önemli mi?

Değil..

Hükümet sözcüsü önceki gün açıkladı..

'Şu anda üzerinde durduğumuz tam ve güçlendirilmiş bir başkanlık sistemidir. Adı başkanlık ya da cumhurbaşkanlığı sistemi olabilir' dedi..

***

İktidara başkanlık yetmiyor..

Güçlendirilmiş istiyor..

Tam ve güçlendirilmiş sistem neymiş göreceğiz..

Mehmet Tezkan Milliyet