O kanser ilaçlarına büyük ceza!

O kanser ilaçlarına büyük ceza!
Ranger Pro adlı ilacı kullandığı için kanser olduğunu iddia eden kişiye, üretici firma Monsanto 289 milyon dolar tazminat ödemeye mahkum olmuştu. Firmanın ürünleri Ranger Pro ve Roundup Türkiye'de de satılıyor.

Tarım ilaçları üreticisi Monsanto, California eyaletinde şirketin yabani otlar için kullanılan ilaçlarındaki glifosat maddesi yüzünden kansere yakalandığını söyleyen bir kişiye 289 milyon dolar tazminat ödemeye mahkum edilmişti. 

Eski bir okul bahçıvanı olan Dewayne Johnson, yıllar boyunca yabani otlar için Ranger Pro türü ilaçlar kullanmış ve 2014'te lenf kanserine yakalandığını söyleyerek şirkete dava açmıştı.

Jüri, Monsanto'nun Türkiye'de de satılan Roundup ve Ranger Pro adlı ilaçlarının kansere yol açtığını bilmesine rağmen tüketicileri uyarmadığına hükmetmişti.

Monsanto'nun ceza aldığı kanserojen maddenin Türkiye'de de kullanıldığı belirtildi.

Tarım Bakanlığı yetkilileri, "ABD'de bu ilaçlarda doz uyarısı olmadan kullanıldı, Türkiye'deki ürünlerde AB standartları kullanılıyor. Türkiye'de ABD'deki gibi bir durumla karşılaşılmadı. Bu nedenle ürün kısıtlamasına gidilmedi" açıklamasında bulunuldu.

O ÜRÜNLERE KISITLAMA GELECEK Mİ?

Habertürk TV'ye konuk olan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cem Özkan ve İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Radyasyon Onkolojisi Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Yavuz Dizdar, Türkiye'de risk nedir? Bahçelere ve tarlalara kanser mi ekiliyor? Kanserojen olduğu iddia edilen o ürünlere kısıtlama gelecek mi? sorularına yanıt verdiler.

Dr. Yavuz Dizdar, "Doğum anomalileri, kısırlık yapıyor. Kullanıldığı ülkelerden gelen veriler bunlar. Bunu, kullanılan doza bağlarsınız bağlamazsınız, bu tamamen ayrı bir mesele. Dozlar tarladan yiyene de yansıyor. Çünkü kullanıldığı ana üretim kısmı soya üretimidir. Çünkü tarlanın bu kadar sık ekilebilmesinin yolu, bunun işçilik gerektiren kanallara bölünmemiş olması. Bir şekilde bunu ilaçladığınızda yabani ot mücadelesini glifosatla yapıyorsunuz, Roundup dedikleri şey o. Bunu Monsanta'da üretiyor, başkaları da üretiyor. Sadece bu şirketi suçlamanın da bir anlamı yok. Diğer şirketlerde de bu var ama onların ürünü piyasayı daha iyi tutmuş durumda. Burda da Bakanlık haklı, kısmen de haksız. Neyi ne kadar attıkları bilinmiyor. Doz, el yordamıyla, göz yordamıyla ayarlanıyor. Çünkü ot mücadele ilacının özelliği, hızlı ortaya çıkan bir toksitesi yok, yavaş yavaş ortaya çıkıyor. 

Zaten etki mekanizması, yabani otun aroma sentezlemesini bozmak ve o şekilde ortadan kaldırmak. Siz, genetiği değiştirilmiş soyanızı yerleştirdiğinizde bitki yine içine glifosatı alıyor ama etkilenmiyor, muaf kalıyorsunuz. Bitki ama içinde var, siz yediğinizde dokunuza etki ediyor. Ne oluyor bilinmiyor. Yavaş etki eden bir şeyin ancak çok uzun süre gözlemini yaparsanız, o zaman altın yakalıyorlar. Mükemmel bir buluş. Çünkü bunun bir ucunda ilaç şirketi var diğer ucunda tarım şirketi var. Aslında bu ikisi aynı şirket. 

"KANSER YAPIYOR"

Siz, bir yerde toksisite deneyi olarak 6 aylık veri bildiriyorsunuz, 'bir şey olmuyor' deniliyor ama iki yıl gizlerseniz, olay değişmeye başlıyor. 2013 yılında Fransızlar böyle bir çalışma yaptı. Orda sadece glifosat verildiğinin tümör yaptığı ortaya çıktı. Dünya çapında olay oldu. Çalışma bilimsel anlamda yetersiz değildi. İşin gerçeği de evet biz bunları yiyoruz. 

Glifosat yavaş etki ettiği için bunun gözlemlenmesi şansı yok, bunu ancak firmanın kendisi gözlemleyebilir. 

"DÜNYA ÇAPINDA KULLANILAN BİR ÜRÜN"

Tarım ilacının kullanım alanı hakkında bilgi veren Prof. Dr. Cem Özkan, "Ortada haber değeri taşıyan rekor bir tazminat davası var. Bu sorun var, glifosat etkili yabancı ot ilacı söz konusu... Bu yabancı ot ilacı, 130 ülkede 100'den fazla üründe kullanılan dünya çapında bir ürün. Bugün kanser etkisiyle gündeme geldi. Ama literatüre baktığım zaman 2015 yılında DSÖ, bunun riskli, kanser yapabilme özelliği olan bir ilaç olarak gösterdi. Tehdit sadece bu ilaç üzerinde değil, tüm ilaçlar için hem üreticilerin hem de tüketicilerin çok dikkatli olması gerekiyor. Daha önemlisi, ülkemizde üreticiler, tüketiciler ve bilim insanları olarak biz ne yapabiliriz? Bu rekor bir dava ve temyize gidecek. Bu hukuksal bir süreç ama dünya bilim insanları şunu düşünüyor: tarım aracını azaltmamız gerekiyor. 

Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi'nin de bu konuda tarıma, tüketiciye, üreticiye, ithalatçıya çok parlak fikirleri var ve uygulamaya geçmiş durumda" dedi. 

Prof. Dr. Özkan, ayrıca tarım ilaçlarını azaltmak için neler yapılabileceği konusunda da fikirlerini sundu: "

Dünya bilim insanları şunu düşünüyor; tarım ilaçlarını azaltmamız gerekiyor, hangi teknolojileri geliştireceğiz? Çok parlak fikirler var ve uygulamaya da geçmiş durumda. 

Kullanılan tarım ilaçlarının insan sağlığında, tarım ilaçlarının yüzde 1-2'si hedefe gidiyor, geri kalanı havaya suya karışıyor. Bunları azaltmamız gerekiyor. Bizde istenmeyen otlarla mücadelede ilk akla gelen tarım ilaçları... İlaçların yerini alacak teknolojileri gündeme getirmemiz gerekiyor. Teknokent'te çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu ilaçları yarıya indirmek, sağlıkta riskleri yarıya indirmek demektir. Türkiye biyolojik çeşitlilik olarak çok zengin bir ülke."

Dr. Yavuz Dizdar'a göre mahkemenin kararının dönmesi olası: "Mahkeme bir şeyin kanser yapıp yapmadığına karar veremez. Her şeyin üstüne glifosat vardır diyemeyiz. Yapacağımız şey bellidir; ot mücadelesinde böceklerin kullanılması tartışmalıdır."

Prof. Dr. Cem Özkan, "Biyolojik mücadele uzun vadede en ekonomik mücadeledir. Ekonomik olarak ilaç kullanmak çözüm değil. Entegre mücadele ile ilacı azaltacaksınız. Bu sahip olunan teknolojiyle ilişkili. İlaçlama sayısını azaltabilir miyiz? Tarımda daha ekonomik bir şekilde uygulamalar ortaya koymalıyız" dedi. 

Dr. Dizdar, "Bakanlık, iyi niyetle bunun böyle olduğuna inanmak istiyor ama doz ayarlanmıyor, ilacın içinde bir reçete yok. Bir kısıtlamaya gidilmesi gerekir. Bir şirketin adını vermek doğru değil, diğer firmalar da kullanıyor. Bunu böyle düşünmek gerekiyor.