Öcalan için yeni bir ikametgah mı aranıyor?..

Bebek katili Abdullah Öcalan, Mayıs ayı başında Avrupa İşkence Önleme Komitesi ve avukatlarıyla görüştürülmüştü. O görüşmenin ardından kamuoyuna okunan mektubu "yeni bir açılım süreci başlangıcı" olarak yorumlanmıştı. Terörist başı, önceki gün de avukatlarıyla görüştürüldü. Önümüzdeki günlerde de İmralı'daki görüşme trafiğinin artacağına dair belirtiler var. Kardeşi Mehmet Öcalan'ın da yeni bir görüşme yapmak için adaya gitmesi bekleniyor. Mehmet Öcalan, 12 Ocak 2019'da İmralı'ya gidip terörist başı ile görüşmüştü.

İmralı'da yeniden hızlanan görüşme trafiğini, "iktidarın, tekrarlanacak İstanbul seçimlerinde HDP oylarını yanına alabilmek için manevra" olarak değerlendirenler var. Bu yoruma tamamıyla katılmadığımı, işin perde arkasında daha büyük bir tezgahın olduğuna dair düşünce ve izlenimlerimi tekrar paylaşmak isterim...

Hatırlarsanız, "çözüm süreci"nin revaçta olduğu, Türk Milliyetçileri ve gerçek Ülkücüler dışında, irili ufaklı iktidar paydaşlarının salya sümük yollara düştüğü o kirli dönemde, terörist başının Diyarbakır'da bir villaya yerleştirilmesi konuşuluyordu. Bu proje iktidar ve paydaşları tarafından inkar edilmiyor ve "ne güzel de olur" diyenler ortalarda fink atıyordu!.. O dönemde, MHP  Grup Başkanvekili olan Yusuf Halaçoğlu, Meclis kürsüsünden yaptığı bir konuşmada,  AKP iktidarının terörist başına tahliye sözü verdiğini öne sürmüş, "Diyarbakır da 100 odalı bir villanın terörist başının ev hapsi için hazırlandığı duyumunu aldım" demişti.

Bu hatırlatmayı neden yaptım?.. Çünkü, İmralı'da yeniden başlayan trafik ile birlikte Ankara'nın derin kulislerinde Öcalan'a yeni bir ikametgah arandığına dair senaryolar konuşuluyor. Adres olarak Suriye'deki sözde Rojava bölgesi gösteriliyor. Devlet koridorlarında konuşulanları ve izlenimlerimi şöyle özetleyebilirim:

Abdullah Öcalan'ın avukatları tarafından gündeme getirilen mektubu, Suriye'de önümüzdeki günlerde yaşanacak süreç ile ilgili... Suriye'de anayasa yazım sürecinin başlayacağı döneme denk gelmesi, Öcalan'ın Türkiye'nin hassasiyetlerine dikkat çeken cümle kurması, Suriye'de anayasa görüşmelerine yönelik bir anlam taşıdığı ifade ediliyor. Ayrıca bu süreçte "açlık grevlerine son verilmesi" yönünde cümle kurması da siyasi iklimin özellikle Türkiye'de rahatlaması açısından anlam taşıdığına dikkat çekiliyor.  Suriye'deki gelişmeler öncesinde Türkiye'de sert bir iklimin oluşmaması, bu nedenle Öcalan'ın önümüzdeki süreçte Suriye'deki anayasa yazım sürecine bir şekilde, kıyısından köşesinden dahil olup  sözde Rojava bölgesine verilebilecek bir yerel özerklik elde etme amacı taşıdığına işaret ediliyor. Burada dikkat çekici olan nokta, "Öcalan'ın Türkiye'den çıkıp Suriye'ye gitme çabası, buna formül bulup zemin hazırlaması"...

Önümüzdeki dönemde sözde  Rojava bölgesine Öcalan'ın geçip orada yönetimde bulunması niyeti tartışılıyor, bunun da olması yüksek bir ihtimal olarak görülmesi gerektiği değerlendiriliyor, "Öcalan, hareketini başlattığı Suriye'ye geçip orada çalışmasını sürdürmek amacında. Bu şekilde Öcalan, misyonunu orada devam ettirmek istiyor. Böyle bir plan dahilinde hareket ediyor" deniyor.

PKK/YPG üzerinde tam manasıyla kontrol kuran ABD, bu senaryoya nasıl bakar?.. Bazı kaynaklara göre, "Öcalan'ın PKK üzerinde tekrar etkin bir rol üstlenmesi ABD'nin işine gelmez. Bu olsa olsa bir İngiliz projesidir."

Ortada çok önemli bir soru var;

"Çözüm sürecinde yaşananlar Türkiye'de  bir daha tekrar edilir mi?" .. "Zor" deniyor. Türkiye'nin bu süreçte 800'e yakın şehit verdiği ancak 15 bine yakın PKK- KCK militanını öldürdüğü ve örgütün Türkiye'de tüm sivil yapılanmasını tamamen ortadan kaldırdığına dikkat çekiliyor... Ayrıca son dönemde, örgütün bazı militanlarının ABD'nin de yardımıyla Türkiye'ye sızdığı ancak bölgede etkinliği kalmadığı için  rahatlıkla etkisiz hale getirildiği belirtiliyor. Bu nedenle Türkiye'nin bundan sonraki süreçte Suriye'ye daha dikkatli olarak yaklaşacağı kaydediliyor.

İmralı trafiğini araştırırken edindiğim diğer bir izlenim,Türkiye'nin şu aşamada ABD başta olmak üzere uluslararası ilişkilerde istenildiği gibi davranamadığı, ancak devletin çok kontrollü gittiği belirtiliyor. Öte yandan Türkiye'nin sınır ötesi operasyonlardan kaynaklanan haklarını bu aşamada kullanıp kullanmayacağı da önümüzdeki süreçte Suriye'de yaşanan gelişmeler doğrultusunda şekilleneceği ifade ediliyor.

Bugün içinde bulunan nokta ile yazıyı şöyle bitirebilirim; siyasi iktidar ile devlet mekanizması yeni bir makasta!..

 

Yazarın Diğer Yazıları