Öcalan ve Erdoğan'ın kırmızı çizgisi

1. çözüm sürecinde İmralı'da teröristbaşı Öcalan'la yapılan görüşme tutanaklarına göre, 9 Kasım 2013’de Öcalan'a bilgi vererek, görüşlerini aktaran Sırrı Süreyya Önder; "Başbakan (Erdoğan) devam etti. 'Bana ne yapacağımı soruyorsun, söyleyeyim. Her şeyi yapacağım. Bir zamanı var ve bu konuda Apo ile de anlaşmışım. Tek bir kırmızı çizgim var, o da Suriye’dir. Orada Kuzey Irak benzeri bir yapılanmaya asla izin vermeyeceğim' dedi." deyince Öcalan sinirlenerek "Sen de ona söyle; biz de merkezi Suriye devleti içinde Kürtleri asla eritmeyeceğiz. Bu da bizim kırmızı çizgimizdir!" cevabını vermişti!

Şımartılan teröristbaşı Öcalan'ı, kendisiyle görüşen heyet önünde,"Erdoğan bana başka tavır aldırmasın. PYD gücünü koruyacak." tehdidini savuracak kadar küstahlaştıran kırmızı çizgisi Suriye ve PYD'ydi.

Anlaşıldığı kadarıyla Suriye, hem teröristbaşı için hem de Sn. Erdoğan için bir 'kırmızı çizgi'ydi. 1. Çözüm Süreci'nde olduğu gibi bu kez 2. Çözüm Sürecinde de kırmızı çizgi yine Suriye ve PYD/YPG!

Her ne kadar kamuoyuna yansıtıldığı kadarıyla, 2. Çözüm Sürecinde, bu kez Öcalan tek taraflı olarak 'tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir' çağrısını yapmış olsa da süreç Suriye'nin PKK'sı, PYD/YPG'nin de silah bırakıp bırakmayacağı konusunda düğümlendi.

Öcalan'ın 'silah bırakma çağrısı' ardından, Türkiye ve İran PKK'sı çağrıya uyacaklarını açıkladı ama Suriye PKK'sı, PYD/YPG çağrının muhatabı bile olmadığını belirterek çağrıya uymayacağını açıkladı.

Sonrasında Öcalan'ın çağrısının kimleri kapsadığına ilişkin başlayan tartışmalar halen sürüyor.

Yeniden Çözüm Süreci İmralı Heyeti'nden DEM Parti Milletvekili Sırrı Süreyya Önder: "Öcalan’ın çağrısı YPG’yi de kapsar." derken aynı heyette yer alan, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tulay Hatimoğulları’ysa “Çağrı metni burada ve çağrıda SDG geçmiyor." dedi.

MSB'de yaptığı açıklamada "PKK ve onunla iltisaklı tüm grupların, terör faaliyetlerine son vermesi, kendini feshetmesi ve derhal koşulsuz olarak silah bırakarak silahlarını teslim etmesi gerekmektedir" diyerek Öcalan'ın çağrısının YPG'yi de kapsadığını açıkladı.

Suriye ve PYD/YPG veya diğer adıyla SDG 1.Çözüm Sürecinde olduğu gibi 2. çözüm sürecinde de çözüme kavuşturulması en güç sorunlardan biri.

17 Ağustos 2013 tarihinde İmralı'da Öcalan'la yapılan görüşmede, Selahattin Demirtaş, “Türkiye'nin, PYD’nin Suriye muhalefetiyle birlikte hareket etmesini ve Suriye Muhalefetinin bayrağını kullanmasını istediğini' belirterek, '3. çizgiyi sonlandırmak istiyorlar. Buna karşılık da sınır kapıları açılacak, Türkiye de oradaki yapıyla ilişki geliştirecek. İleride muhalefetle birlikte çözüm olunca Türkiye itiraz etmeyecek" değerlendirmesiyle hükümetin o günkü PYD'ye yaklaşımını özetlemişti.

Birkaç ay sonra yapılan bir başka görüşmede, teröristbaşı Öcalan'la görüşen heyette yer alan İdris Baluken: (Başbakan) Davutoğlu, 'PYD'nin rejime desteğini kesmesi, muhalefetle hareket etmesi ve diğer Kürt gruplarıyla ilişkiler geliştirmesi durumunda desteklemeye hazır olduğunu' ifade ettiğini açıklamıştı.

ABD Özel Kuvvetler Komutanı Orgeneral Thomas ise, PKK'nın Suriye uzantısı YPG/PYD’nin, adını kendilerinin tavsiyesiyle "Suriye Demokratik Güçleri" (SDG) olarak değiştirdiğini itiraf etmişti. Thomas; "Onlar kendilerine resmi olarak YPG diyorlardı ki Türkler, bunun PKK'yla aynı olduğunu söylüyordu, bunun üzerine onlara isimlerini değiştirmeleri gerektiğini söyledik. Bir gün sonra adlarının ‘Suriye Demokratik Güçleri' olduğunu ilan ettiler" açıklamasını yapmıştı.

1. Çözüm Sürecinde, Öcalan da kendisiyle görüşmeye gelen heyete verdiği, "Suriye Demokratik Birliği” adı altında, Araplar ve diğerlerinin de içinde olduğu birlik kurarlar. Rakka ve Halep’in kuzeyinden başlayarak kuzeye doğru bir birlik oluştururlar. İki şey üzerinde çalışırlar. Esad’la ya da ÖSO ile ateşkes ve çözüme gidebilirler. Bu şekilde iki tarafı da çözüme zorlayabilirler. Bu durum Suriye’de çözümün önünü açabilir." talimatıyla kendince Suriye'de bulduğu çözümü açıklarken gerçekte PYD/YPG diğer adıyla SDG'yi kurup yönettiğini de itiraf etmişti.

Şimdi göründüğü kadarıyla yolunda ilerlediği sanılan çözüm sürecinin önündeki tek engel YPG'nin veya bir diğer ifadeyle SDG'nin silah bakıp bırakmayacağı?

Geçtiğimiz günlerde SDG, Yeni anayasa hazırlıklarını sürdüren Suriye'nin yeni yönetimiyle gerçek müzakereler yolunda ciddi adımlar attıklarını belirterek 'Suriye ordusunun yapısına girmeye hazırlık amacıyla askeri ve güvenlik kurumlarını Özerk Yönetim'in güvenlik kurumlarıyla birleştirme' duyurusunu açıkladı.

Şimdi süreçte, yeni anayasayla SDG'nin arzuladığı ve hazırladığı 'Konfederal Suriye' planları hayata geçer mi sorusu akla getirilmeli.

Ve cevabı tehlikeli bir başka soruyla devam etmeli; ya YPG'de kendisini fesheder ve SDG olarak Suriye ordusunun yapısına girerse ne olacak?

Bu durumda hükümet, 'PKK'yı tüm unsurlarıyla lağvetmiş' görüneceği gibi,PYD'de, Suriye'de amaçladığı hedefe varmış olacak!

Ve güya Hükümet de, PYD'de kazanmış olacak!

Peki ama bu halde, kaybeden Türkiye Cumhuriyeti olmayacak mı?

Yazarın Diğer Yazıları