Okulsuz Toplum

Okulsuz Toplum görüşü yeni değil. Epey zamandır eğitim felsefesinin konusu olarak tartışılıyor. İvan İlliç'in ortaya attığı bu kurma göre gelecekte okullar olmayacak. Hatta şimdi de olmamalı.

Neden olmamalı okul?

Çünkü bu düşünüre göre okul, insanları, önceden belirlenmiş hedeflere yönlendiriyor, başkalarının zihnindeki gibi biçimleniyorsun. Kısacası başkasının istediği kişi olmaya zorlanıyorsun.

Hâlbuki?

Hâlbuki insanlar özgür olmalı.

Özgür insanlar kendi seçimlerini kendi iradeleriyle yapmalı ve kendini geliştirmelidir.

Benim bedenim, ruhum, yeteneklerim tüm özelliklerim bana ait, ama sen geliyorsun, (ister devlet olarak, ister tarikat cemaat ve isterse, ideolojik herhangi bir otorite) kendi amaçlarına göre bana biçim veriyorsun.

Bu olmaz diyor İlliç.

Her yere öğrenme merkezleri kurulsun ve isteyen okula gitmeden bu merkezlerden ihtiyacı olan şeyi öğrensin.

Siz ne diye insanlara istemediği halde, matematik, fizik, müzik, coğrafya vs. öğretiyorsunuz?

İliç'in itiraz ettiği şey aslında bireyin özgürlüğüne bireyin kendisi dışındakilerin müdahale etmesidir.

Kısaca okulsuz toplum görüşü bu.

Korona virüs nedeniyle içinde bulunduğumuz sürece bakıldığında sanki İliç'in görüşleri gerçek olacakmış gibi.

İşte hem YÖK ve hem de Milli Eğitim Bakanlığı, uzaktan eğitimle toplumsal akışı devam ettirmek istiyor. Okulun amaçladığı gibi nitelikli bir başarı elde edebilir mi?

Kesinlikle hayır, edemez.

İstemediklerinden değil. Ne alt yapılar buna hazır ve ne de toplumun kendisi. Her şeyden önce bakının kendisinin de söylediği gibi, "internet sistemi yetersiz. Aynı anda 20 milyon insan aynı merkeze yönelip oradan video akışı sağlamak istediğinde sistem buna cevap veremeyecektir."

Milli Eğitim Bakanı Selçuk; "Bu derecede büyük bir ihtiyacı karşılayacak internet alt yapısı Avrupa'da da yok" derken haklı. Sadece Televizyon yayınları bu ihtiyacı karşılayabilir. Ancak, ev ortamlarının ders dinlemeye, dikkati öğretene toplamaya ne kadar müsait olduğu tartışılır. Dolayısı ile kimse eğitim adına bu uygulamalardan okul başarısındaki gibi bir başarı ve verim beklemesin.

Buna rağmen özellikle internet bağlamında uzaktan eğitimin olumlu ve olumsuz yanları var.

Nedir bunlar?

En olumlu yanı, bir konuyu tekrar tekrar istediğin kadar izleyebilirsin.

Görseller anlamayı kolaylaştırır.

İyi hazırlanmış bir ders materyali, isteksiz bir öğretmenin vereceği on dersten daha kaliteli ve yeterli olabilir.

Eğitim imkânları kısıtlı okulların öğrencilerine,  görsel zenginlik sunar.

Başarısız yanı ise, en başta derse motivasyondur. Sınıflarda öğretmen ilgisi kopan öğrenciyi anında görür ve ders ile ilişkili hale getirmeye çalışır. İnternette bunu yapamazsınız.

Başka?

Sınıf içi etkileşimle öğrencilerin kendi yeterlikleri ile başkalarını kıyaslama ve buradan kendi kendini tanıyarak özyterliklerini fark etme durumu söz konusuyken, uzaktan eğitimle ölçütler kaybolacağı için, "ben nasıl biriyim" sorusunun cevabını öğrenci bulamaz.

Özyeterlik ve kendini kabul, kişilik gelişiminin en önemli kısmıdır. Sadece bu sebep bile grupla eğitimin uzaktan eğitime tercih edilmesine haklı bir gerekçe olarak gösterilebilir.

Buradan tekrar İlliç ile içinde bulunduğumuz uzaktan eğitim ilişkisine gelirsek, hiç şüphesiz illiç'in amacı tam olarak şimdi uygulanmakta olan eğitimle birebir aynı değildir. İlliç, okulları ortadan kaldırarak bireyin; ihtiyaç duyduğu, arzu ettiği şeyleri öğrenmesine fırsat sunuyor. Şimdi uygulanacak olan uzaktan eğitim ise okulun bina içindeki işlevini görmek istiyor. Kısacası okulu, interaktif ortama taşımaya çalışıyor. Lakin gelecek yönelimli düşündüğümüzde algoritmik sistemlerin gelişmesiyle hem çalışma hayatı ve hem de eğitim biçimi değişecektir. 

 

dfs-004-001-011.jpg

Yazarın Diğer Yazıları