Onbir yalnız adam, yedi cesur adam!

AKP’nin kapatılması davasında “karar” beklenirken Türkiye usturanın sırtında! TC’nin kaderi, Anayasa Mahkemesi’nin 11 yargıcının, daha doğrusu, çoğunluğu teşkil eden 7 üyesinin, iki dudaklarının arasında- vicdanlarına havale!
Ben yargıçların, büyük hayati veya ölümcül sorumluluklarının idrakinde olduklarına inanmak isterim... Bu, sıradan bir “dava” değil; verecekleri karar ülkenin kaderini tayin etmekten başka yargıçları hayatlarının sonuna kadar vebal altında bırakabilecek veya aksine onurlandıracaktır!  
Bu safhada onları etkilemek haddim değil -zaten etkileyemem de, ancak, “kayıtlara geçsin” diye, kanaatimi söylemeliyim... Eğer AKP “kapatılırsa” kıyamet kopmaz -veya küçük, geçici bir kıyamet kopar da, “kapatılmazsa” asıl “büyük kıyamet” kopar. AKP kapatılmazsa ve dava başka, anlık cezalarla geçiştirilirse, Türkiye Cumhuriyeti “kapanmaya” mahkûm edilir! 
Bu “kıyamet” hemen ertesi günü kendini belli etmez, ama tedricen TC bildiğimiz anlamda -Mustafa Kemal ve arkadaşlarının kurduğu anlamda- tedricen, sona erer!
Yabancılar methiyeler düzerler, Erdoğan’a geçmiş olsun-tebrik mesajları gönderirler, Türk yargısını överler! Yani; parti kapatılırsa Türk yargısından kötüsü olamaz, ama kapatılmazsa  “Yaşasın Türk yargısı” ! Sadece bu, AB’nin, ABD’nin, AKP’nin kapatılmasına karşı çıkmaları- eğer “kapatılırsa” sonu gelmez AB sürecinin durdurulacağı tehdidi, yani AKP’ye ne kadar taraftar oldukları ve AKP’nin de yabancıların desteğine ne kadar bel bağladığı bile, bu partinin kapatılmasına gerekçedir. Çünkü böylelikle AKP’nin, Türkiye’nin çıkarlarından ziyade,  yabancıların çıkarlarına hizmet ettiği bir defa daha sabit olacaktır!  


Kâbus senaryosu 
Gene, kayıtlara geçmesi için, bundan sonra “tedricen ” olacakların, karabasan senaryosunun ana hatlarını belirteyim... Bunları havadan değil; Gül’ün, Erdoğan’ın, Arınç’ın vb. yakın geçmişte Atatürk, laiklik ve Türklük hakkında söyledikleri ve inkâr edemedikleri sözlere, asıl zihniyetlerine atfen yazıyorum!
AKP, emellerine erişmeleri karşısında, başlıca engel TSK- orduyu, AB istiyor diye ve imam hatip mezunlarının harp okullarına girmelerini sağlamaktan başlayarak ve de YAŞ kararlarının yargıya tabi tutulmasıyla, etkisiz hale getirecektir! 
 En acısı Türklüğün anlamı değişecek, Türkler Türkiye’deki etnik gruplardan biri sayılacak ve “Türkiye Türklerindir” demek yanlış olacak!
Hukuka mecelle karışacak ve üniversitelere medrese zihniyeti hâkim olacak!
Kıbrıs kolaylıkla feda edilecek ve ilk adım olarak Türk ordusu çekilecek.
Güneydoğu’da “Büyük Kürdistan’ın” gelişmesine engel olmak bir yana, Irak ve hatta Barzani ile işbirliği halinde, zemin hazırlanacak!
PKK ile mücadelenin yerini “barışçı çözüm” alacak! 
Daha da palazlanınca, devlet dairlerinden Atatürk’ün resimleri indirilecek, meydanlardan Atatürk heykelleri kaldırılacak ve Atatürk’e sövmek serbest olacak...
Ve nihayet Anıtkabir’i belki yıkamayacaklar, ama “etnografya müzesi” yapacaklar!
 “Olmaz” demeyin - ne “olamazlar oldu”! Şimdi, de eğer Anayasa Mahkemesi kapatma kararı vermezse, büsbütün şımaracaklar ve ver elini “2. Ilımlı İslam Cumhuriyeti’ne”!
Pekâlâ 2. Cumhuriyetçi liboşlar bu senaryonun neresindeler?
Atatürk Cumhuriyeti’nin yok edilmesi onların da emeli; “demokrasi bu, halkın seçimi” diyecekler... Ama İran’da olduğu gibi, sonunda, ya AKP onları tasfiye edecek, ya da onlar AKP’yi -eğer güçleri yeterse!
Bunlar kâbus senaryoları. “Gerçekleşip gerçekleşmemesi”, şimdi 11, sonunda da 7 Anayasa Mahkemesi yargıcının sağduyularına ve vicdanlarına emanet!

Yazarın Diğer Yazıları