Önce 'nefret söylemcileri' okusun!

Önce 'nefret söylemcileri' okusun!

1990''larda Ermenilerle görüşmelerde Türkeş''in adının telaffuz edilmesi çok insanı şaşırttı. M. A. Birand, bu görüşmenin ayrıntılarını hem görüşen Ermeni liderle hem Dışişleri Bakanlığı yetkilileriyle konuşarak yazmış ve sonunda şöyle bir yoruma gitmişti:

"Böyle bir tutum değişikliğini gerçekleştirebilmek cesaret işidir. / Her babayiğit politikacının yapabileceği bir şey değildir. / Türkeş''te yıllar içinde görülen büyük değişikliğinin en tipik örneği işte budur. / 1970-80''lerin acılı olaylarını, kimi zaman hatalarını aşıp kendini yenilemenin bir simgesi olmasını bilmiştir..." (Sabah, 7 Nisan 1997).

Birand''ın arkasından yazmıyorum. Bu sözlerini o hayattayken yorumladım:

Birand''ın Ter Petrosyan''la aynı fikri taşımasını yadırgamadığımızı söylemeliyiz. Öcalan''la 1988''de ilk röportajı yaparak PKK''nın başını sempatik gösterme yarışında ilk sıraya geçen ve büyük gazetecilik olayına(!) imza atan (hem de iki defa!) Birand "tarihî zarureti" anlamak istemiyor. Taraf olduğu, meseleleri bir Ermeni lider gibi, bir PKK''nın başı gibi idrak ettiği için anlamak istemiyor. 1970''li yıllarda Türkeş, Birand''ın arzu ettiği yolda olsaydı, şimdi belki bağımsız Türkiye Cumhuriyeti yoktu.

Birand''ın, Türkeş için: "1970-80''lerin acılı olaylarını, kimi zaman hatalarını aşıp kendini yenilemenin bir simgesi olmasını bilmiştir." sözü merhuma ağır bir hakarettir. (A. Tekin, Alparslan Türkeş ve Liderlik)

Türkeş, Ter Petrosyan''dan önce Ermenilerle hem Ankara''da hem ABD''de görüşmüştür. İlk görüşme yeri Ankara''da Binektaşı Sokağı''nda Yeni Düşünce''nin bürosudur. Dergisinin Akkan Suver''den sonraki sahibi Rıza Müftüoğlu''dur. Görüşmeyi ondan dinledim.

Derginin bürosu, Türkeş''in bürosu aynı apartmanda altlı üstlü. Görüşmek isteyenler iki kişiydi. Biri Fransa''dan, diğeri İstanbul''dan gelmişti. Başbakan Mesul Yılmaz''dı. Dediler ki: "Çeşitli sıkıntılarımız var. Mesut Bey de bize hiç ilgi göstermiyor. Yardımlarınızı istiyoruz."

Türkeş bunlara, tarihte Ermenilerle bizim çok benzerliklerimizin olduğunu, Ermenilerin sadık millet bilindiklerini, ancak istenmeyen olayların meydana geldiğini, bu olaylar yüzünden hep böyle kalınamayacağını anlatır ve çok yakınlık gösterir.

Türkeş 1992''de ABD''ye gittiğinde yanında yine Rıza Müftüoğlu vardır. Ermeni lobisinin başkanı ve iki kişi gelirler.

Paris''te Ter Petrosyan''la görüşmeyi Fransa''daki Ermeni lobisi ayarlamıştır. Görüşmeye oğlu Tuğrul Türkeş''i de götürmüştür. Görüşme 1993 Mart''ında Crillon Oteli''nde yapıldı. Görüşmeye o zamanki Paris Büyükelçisi Tansuğ Bleda da katıldı.

Türkeş bu buluşmada, Ter Petrosyan''a dostluk teklif etti.

Görüşmeden çıktıklarında, kendisinden özel bilgi almak isteyen gazeteci Tansu Sarıtaylı''ya Türkeş: "Bazı şeyler var ki yazılmaz. Devletin menfaati için bazı şeylerin yazılmaması gerekir." der. (Bu sözleri bana Tansu Sarıtaylı aktarmıştı.)

Yine 1994 Nisan''ında Ermenilerin Avrupa temsilcisiyle Frankfurt''ta Türk Başkonsolosluğu binasında görüştüler. Görüşmede Bonn Büyükelçisi Onur Öymen de vardı.

Tansuğ Bleda, sonra hatıralarını "Maskeli Balo" adıyla yayınladı. Paris görüşmesini yazmış ve Türkeş hakkında şu sözleri kullanmıştır: "Türkeş''i bu vesile ile ilk defa bu kadar yakından tanımıştım. Alçak gönüllülüklerinden, olgunluklarından ve devlet adamlığı vasıflarından etkilendiğimi söyleyebilirim."

Ermenilere dair yazdıklarım bizleri hedefe koyan "nefret söylemcileri"ne itinayla arz edilir!

Yazarın Diğer Yazıları