Önemli olan insan olabilmek

Depremzedelere yardım kampanyası 73 milyarın üstüne çıktı. Buna bir gönül zenginliği diyebiliriz.

Yarım bıraktığım yazıma bugün de devam etmek istiyorum. Çeşitli vesilelerle defalarca gittiğim Elazığ ve insanlarını çok iyi tanıyorum. Hepsi birer pırlanta. Birkaç okul arkadaşım dışında, Ahmet Kabaklı'yı unutmam mümkün değil. Mekanı cennet olsun.

Gülümsemesi dahi insanın içini ısıtırdı. Eğer Türkiye'nin alî menfaatleri varsa bakışları yaşlı bir kurda dönüşürdü. Hele kalemini ancak okuyanlar bilir.

Zamanımızda

Ahmet hocanın emaneti Servet Kabaklı'yı aniden hayatımızın içinde bulduk. Tercüman'da teleks operatörlüğüyle başladı. Hızla merdivenleri tırmandı. Çok erken kaybettik. Çabuk sinirlenirdi. Yine de büyüğüne hürmetli, küçüklere sevgiliydi.

Burada özel bir bölüm açacağım. Diğer aile Ağar'lardır. Zülküf Ağar, Cumhurbaşkanlığı koruma müdürü idi. Oğlu Mehmet ise, Mülkiye mektebini bitirip baba mesleğine geçti. O da polislikte hızla sivrilenlerden oldu.

Yiğitlerin pek çok eyleminde arkalarında hep o vardı. Sırf Atatürk sevgisinden dolayı FETÖ'nün tertiplerine uğradı. Ve ailenin son sağlam taşı Tolga Zülküf Ağar'dır. Halen babasının kontenjanından Elazığ milletvekili.

Acı ve tatlı

Çocukluk arkadaşım Alican'dan da söz etmek istiyorum. Sokakta bir elma yiyip iki günde kaybedişimizi unutamam. Kader işte. Yıkamadan yediği bir meyveden kaptığı kara sarılıktan -Hepatit C- vefat etti.

Şöyle hafızamı zorlarsam çok daha fazla isim çıkarabiliyorum. Mesela Tayyar Sever. Onu da İstanbul Siyasi Şubesinde müdürlük yaparken tanıdım. Beyefendi bir insandı. Ayrıca Amerika eğitimliydi.

En renkli isim

Son olarak Aydoğdu İlter'i belirteceğim. Tercüman'ın "mahkeme müdürü" idi. Merhum hep iyi niyetliydi. Tek görevi vardı; gazetenin sorumluluğu.

Bir telefon

Yaklaşık altı gün önce meslektaşım Deniz Banoğlu aradı. Kaleme aldığı kitabı piyasaya çıkardığını söyledi. Ben de D&R'a gittim. Oradaki satış elemanlarına sordum, araştırdılar ve "Bizde kaydı yok" cevabını verdiler. Bunu da araya sıkıştırayım istedim. Değişen Bir Şey Var mı? Siyaset, Medya ve İstanbul Yazıları, Gürer Yayınları etiketiyle çıkmış.

Aydoğdu abinin yaşadığı sürece aklı bu bayan arkadaşımızın üstünde oldu. Bir türlü evlenemediler. Doğrusu Erkan Yiğit'in bu konudaki tüm çabaları sonuçsuz kalmıştı.

Esas kahramanlar

Deprem sonrası başlatılan enkazdan çıkarma operasyonunda öyle insanlara tanık olduk ki, tarihe kaydoldular. Bir bayan görevli, Zehra Yıldız'ı akıllardan silmek mümkün değil.

Bir de göçmen

Tıpkı jandarma ekibinden Yüzbaşı Mataracı örneği. Eğer artçı sarsıntılara denk gelmese 12 yaşındaki Ömer Elider ve babası da şimdi yaşıyor olacaklardı.

Ya Suriyeli kahramanımıza ne demeli? Mahmud el Osman'ın -soyadına dikkat, mutlaka Türkmen- tırnaklarıyla kurtardığı kadının anlattıkları bile T.C. vatandaşı olmak için yeterlidir. Bir insanın hayatına verilen değerin son örneği.

Böylesi kahramanlık öyküleri Amerika'da olsa, en az 10 filmi yapılırdı.

Ya haberciler

Bu arada haber kanalları, tüm ağır toplarıyla deprem alanına yüklenmişti.

Enkaz altında kimse bırakmayan kurtarma ekiplerinin vedası gurur vericiydi.

Ayrılırken bir de baktık NTV'nin Ahmed Arpat'ı kalabalığa sesleniyor; "Fatiha okuyun." Arpat eski alışkanlıkla komut vermeye burada da devam etti. Aynı ekrandan Yağız Şenkal da, aynı tarzı benimsemişti.

TRT'nin yıldızı

Fuat Kozluklu'dan da birkaç laf etmezsem haksızlık olur. Tecrübeli isim, neye, ne zaman müdahale edeceğini iyi ayarladı.

***

Tadı kaçıyor

O Ses Türkiye'nin sona yaklaştıkça rengi kaçmaya başladı. 2. Tur'da ilginç tercihler görüyoruz; Seda Sayan, "yakışıklı erkekleri", Hadise ise feminist davranıp, bayanları seçiyor... Öte yandan jüri üyelerinin depremzedelere büyük bağışları dikkatlerden kaçmadı. Hepsini ayrı ayrı tebrik ediyoruz.

GÜNÜN SÖZÜ

Şans, verimli bir çalışmaya bağlıdır. İran Atasözü

Yazarın Diğer Yazıları