Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Cahit Armağan DİLEK

Cahit Armağan DİLEK

Operasyonun siyasi hedefi

"Fırat'ın doğusuna harekât mümkün mü?" başlıklı 31 Ekim'deki yazımızda yazdıklarımız geçerliliğini koruyor.

Dediğimiz gibi Türkiye'nin her zaman mutlaka planları vardır, ama sınır ötesi kapsamlı bir operasyon için halen ortam hazırlanmış değil. Sadece uluslararası ortam değil TSK ve ÖSO da bölgede hazırlıklı değil. Bunu nereden çıkarıyoruz? Cumhurbaşkanı Erdoğan önceki gün birkaç güne kadar Fırat'ın doğusuna operasyon başlayacak deyince ancak hareketlenme ve sınır hattına sevkiyatlar başladı.

Erdoğan'ın verdiği süreye bakıldığında bu hafta sonu operasyonun başlamış olması gerekiyor. Dediğini yapan bir Türkiye varsa bu hafta sonu operasyonun başladığını görmüş olacağız.

Erdoğan dün "Türkiye, Fırat'ın doğusundaki terör bataklığına müdahale konusunda yeteri kadar zaman kaybetmiştir. Bundan sonra tek bir günlük gecikmeye dahi tahammülümüz yoktur" dedi. Yani bıçak kemiğe dayanmış değil saplanmış durumda. Bu durum bile Suriye'ye yönelik stratejimizin olmadığını bir kez daha ortaya koyuyor.

Ayrıca bir kritik operasyonun davul zurna ile duyurulup başlatılması harp prensiplerine, askerî stratejiye hiç de uygun değil.

Atatürk askerliğin her şeyden ziyade sanatkarlığını sever. Askerî operasyon bir hesap ve matematik işidir. Ya istiklal ya ölüm noktasında olduğumuz Büyük Taarruz'a başlamadan önce Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk çay partisi vereceğim söylemiyle, Kıbrıs Barış Harekâtı için de Ayşe tatile çıkabilir şifreli mesajıyla düşman yanıltılmış sürpriz ve baskın etkisi sahaya yansıtılmıştır.

Ama Fırat'ın doğusuna bu şekilde başlatılan operasyonun kapsamlı, hatta hiç operasyon olamayacağını söylersek hatalı olmayız. Çünkü karşıya uyarıyı yaptınız. Onlara arazide ve uluslararası ortamda size karşı bir cephe oluşturma, pozisyonlarını güçlendirme fırsatı verdiniz.

ABD "IŞİD'le mücadele engellenir, Amerikan askerlerinin güvenliği tehdit altına girer, tek taraflı bu tür operasyonlar kabul edilemez" dedi. Gözlem noktalarını kurduklarını açıkladı.

Rusya "Suriye'ye ilişkin tüm konularda Türkiye ile irtibat halindeyiz" dedi. YPG terör örgütü mü sorusunu "Türkiye ile her konuda aynı fikirde değiliz" şeklinde diplomatik cevapla "hayır terör örgütü görmüyoruz" dedi.

SDG-YPG, ABD'yi Türkiye'ye karşı harekete geçmeye çağırdı ve ABD'nin Türkiye'nin operasyonunu engellemeye çalıştığını duyurdu. Hatta Şam yönetimiyle Rusya'yı yanında yer almaya çağırıp Şam'a sınır güvenliğini devretme önerisinde bulundu.

Rusya ve İran Türkiye'nin Fırat doğusunda ABD'ye kafa tutma hamlesini muhtemelen ellerini ovuşturarak izliyorlar, hatta el altından teşvik de ediyorlardır. Onların derdi PYD değil ABD. Yani Türkiye ile hedef birliktelikleri yok. Böyle bir operasyonun ABD ile Türkiye'nin arasını daha da açacağını ABD'yi zora düşüreceğini, Batı/NATO ittifakının zayıflayacağını hesaplıyorlar.

ABD Türkiye'nin operasyonunu engellemek için her şeyi yapacaktır. Ancak sınırlı bir operasyona göz yumabileceği, Suriye tarafında bazı ceplerin kontrolünün Türkiye'ye verilebileceği gibi yorumlar çok da gerçekçi gözükmüyor. ABD, Fırat Kalkanı harekâtında dersini aldı. Çünkü Türkiye, sınırın diğer tarafında adım attığında bunun nerede duracağını kestirmek zor.

Türkiye, ÖSO ile birlikte bir operasyon planlıyor. ABD'nin ise ÖSO gruplarına mektuplar göndererek Türkiye'nin operasyonuna katılmamalarını istediği haberleri var.

ABD bölgede yeni bir dizayn yapıyor, bunu ayrı bir düzlemde Rusya ile koordine ediyor. ABD bunu PKK/PYD'ye verdiği siyasi rol üzerinde yapıyor. Bunun için de askerî imkân kabiliyet kazandırmak üzere düzenli ordu seviyesinde silahlı güç seviyesine getiriyor. Ekonomik destek için de, Suriye'den çekilirim şantajı yaparak Körfez ve bazı Avrupa ülkelerinin ellerini ceplerine atmasını sağladı.

Askeri operasyon planlarına karar verilirken UTK (Uygunluk, Tatbik Edilebilirlik, Kabul Edilebilirlik) testinden geçirilir. Açıklanan operasyon kararı bu testten geçti mi? Devletin elinde çok daha geniş ve derin bilgiler var. Bizler sadece açık kaynaktaki açıklama, haber ve gelişmelere göre değerlendiriyoruz. Ama mevcut veriler UTK testinden geçilemeyeceğini gösteriyor. Geçse bile sadece askerî gücü ortaya koyan, diğer millî güç unsurları kapsamayan bir siyasetsizlikle sonuç almak mümkün olmaz. Ortada bir siyaset ve operasyonu yönlendirecek siyasi hedef yok.

Stratejinin 3 unsuru Zaman, Mekan, Kuvvet'tir. Bunlardan üçü de uyumlu olmalı. Benim 3 yıldır yapılmalı değim operasyonun zamanı konusunda çok geciken, henüz bir Suriye politikası belirleyemeyen Türkiye, şimdi yapmayı öngördüğü ancak UTK testini geçemeyecek bu operasyon kararıyla Suriye'de bir hedefe ulaşabilecek mi? Yoksa sadece operasyon yapıyormuş gibi mi davranıp içeriye mi bakacağız?

Yazarın Diğer Yazıları