'Osmanlı' deyince neyi anlıyorsunuz?!

'Osmanlı' deyince neyi anlıyorsunuz?!

Sanıyorlar ki, çok imam hatip açarsak, çok ilahiyat fakültesi kurarsak mesele hallolur; siddin sene iktidarda kalırız.

Önce akıl yürüteceksin... İhtiyaçları hesap edeceksin ve kimseye itiraz etme hakkı bırakmayacaksın. İmam hatip de ilahiyat da haddinden fazla. Bu lise ve fakülteler, İslâmî donatım için değil; beyin yıkama için kuruluyor.

Normal liselerin hepsini Anadolu lisesi yaptılar, önceki Anadolu liselerini düzleştirdiler. Kaliteyi düşürdüler.  Seçkin imam hatipler kurup ilahiyat fakültelerine zemin hazırlayacaklarına, dinen donanmış insan yetiştireceklerine, meseleye ideolojik gözle baktılar. Cumhuriyet''ten intikam alma hırsı; Mustafa Kemal''i yer ile yeksan etme histerisi gözlerini kararttı. ("Karartı"yı isterseniz "cesaret", isterseniz "gerçekleri görememe" olarak okuyun; ikisi de geçerli!) İmam hatipleri, ilâhiyat fakültelerini "medreseleştirme" yoluna gittiler. Yetmedi, daha ilk okula başlamamış 4-6 yaş arası çocukları Kur''ân kurslarına alıyorlar. Bu çocukları yetiştirecek eğitimcinin lise mezunu olması, uzaktan kurs alması yeterli görülüyor. İçlerinde seçtiklerine de hafızlık temrini yaptırıyorlar. Tartışmalı bir mesele. Şimdi girmeyeceğim.

Osmanlı özlemi, medrese özlemi çekiyorlar. Padişahlarının, modern dünyayı görmek istediklerini ise kaale almıyorlar. Hadi III. Selim''i, II. Mahmud''u, Abdülmecid''i geçtik, "İslâmcı" dedikleri II. Abdülhamid''i de mi görmüyorlar! Darülfünun (üniversiteler) onun zamanında dallandırılıp geliştirildi. Cumhuriyeti kuranlar da bu mekteplerde yetiştiler. Demem o ki; Cumhuriyet, yerden bitmemiştir. Padişahlarınızın açtığı yoldan yürünmüştür.

DİB Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, medreseleri öve öve bitiremiyor. Kendisi medreselerin ne zaman ve niçin "donmaya" başladığını muhakkak okumuştur. Maalesef, sırf Cumhuriyet''e tavır için medreseleri öne çıkarıyor. Ayasofya''nın tamamının ibadete açılışında da heyecana kapılıp: "İçinde sadece ibadet etmekle kalınmasın ve bir mektep, bir medrese olsun." demişti.

Bir caminin ("Camiin" değil; Türkçede "ayın" sesi yok!) içi niye mektep-medrese olsun ki... Bir Arap ülkesinde karşılaştım. Camide bir sarıklı önüne rahle almış, etrafına kalabalık toplamış, ders veriyordu. Diğer yanda insanlar, yol üzeri camiye giriyorlar, vakit namazlarını kılıyorlardı. En uzak köşeyi seçtiğim hâlde bangır bangır ses!

Eski özlemi kazandırmaz; kaybettirir. Önümüzü görmeliyiz.

Medreseler övgüsü bitirilmelidir. Prof. Dr. Hüseyin Atay''ın uzun bir makalesi var: "Medreselerin Gerilemesi". Dün giriş yapmıştım. 

Hoca, Prof. Dr. Mustafa Akdağ''ın Türk Halkının Dirlik ve Düzenlik Kavgası''dan hareketle Osmanlı''yı tahlil ediyor:

"Saltanat kavgasının, milleti karşı karşıya savaşan kutuplara ayırması, idarede hak ve adalet mefhumlarının tartışılmasına sebebiyet vermek suretiyle, milletin mal ve can güvenliğinin ortadan kalkmasını doğurmuştur. Padişahın, kardeşleri ile veya oğulları ile, ya da bir oğlundan yana ötekisi ile karşı karşıya, ordu düzenleyerek savaşması, müslümanın kanını müslümana döktürme, elbette, idari, siyasi, ictimai sorunların dışında dini ve vicdani sorunlar doğurmuş ve neticede toplumun manevi değerlerini sarsmıştır. Aslında bu taht ve şehzadelik kavgaları, sarayın getirmiş ve uygulamış olduğu idare düzenindeki ikilik veya yabancı (devşirme) ile asıl Türk Müslüman unsurlarının meşruiyet perdesi arkasında çarpışmalarıydı." (Hüseyin Atay, "Medreselerin Gerilemesi", A.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, C. 24, S. 1, 1981)

Osmanlı özlemi çekenler bunları düşünmelidir. (Bitmedi.)

Yazarın Diğer Yazıları