Osmanlı'yı da MI-6 yıkmıştı

Dün MİT'in "paket servisi"nden söz ederken Prof. Dr. Mithat Baydur'dan hemen hemen hiç alıntı yapmadığımı fark ettim. Oysa hoca, Deniz Bayramoğlu'nun Gündem Özel'inde epey ilginç laflar etmişti. Belki de değindiğim konular fazla geldiği için bunları ilave edememiştim.

Baydur, Türkiye'de MİT'e geniş yetkilerin geç verilmesinden şikâyet etti -2014-. PKK'ya karşı mücadelede havadan müdahalemizi şaşırtarak engelleyen 85 şemsiyenin bizim SİHA'larımızla yok edildiğini de açıklamıştı. Hoca ünlü gizli servislerin tanıtımını detaylarıyla ortaya koydu.

Bunlara biraz da ben katkıda bulunup aktaracağım. Eğer istihbaratlar içerisinde derecelendirme yapsak, birinciliği kesinlikle MI-6'ya veririz. Bu servis, bir yerde "melanetin başı" olarak kabul edilir. Bu kuruluşun ilk yöneticileri Osmanlı İmparatorluğu'nu parçalayanlardı. Lawrence de bunlardan biridir.

İsminde Kraliçe'nin adı geçse de Hava Kuvvetleri'ne bağlı çalışır.

Diğer MI'ların hepsinden daha önemlidir. Bu örgüt de arada zaafa uğratılmıştır. Uzun süne önce yazdığım Kim Philby'nin ihanetini unutmadılar. İstihbarat servisinin en tepesine gelmiş bir ismin karşı ajanlığı, ancak Moskova'ya kaçtığında öğrenildi. Philby, İstanbul'da da "istasyon şefi" olarak çalışmış biriydi. Beylerbeyi'ndeki ikametgâhı hâlâ bütün ihtişamıyla duruyor.

Servis bolluğu

ABD'nin tam 10 gizli servisi var. Bunların en önemli özelliği birbirlerine hiç bilgi vermemeleri. Yakın zamana kadar bizdeki durumu yaşıyorlar diyebilirim. Sadece CIA'nın yaptığı işler medyaya yansır. Hepsinin film ve dizi hâline getirildiğini de biliyorsunuz. İçlerinden iki tanesi İran'la ilgiliydi. En önemlisi ise Tahran'daki rehine ABD'lileri kaçırmalarıydı. Zaten senaryosu bu operasyondan alınan filmi hâlâ izliyoruz: ARGO.

Bir de Yarbay North olayı var ki dillere destan oldu. İşlerine geldikleri yerlere para ve silah yardımını nasıl yaptıkları belgelendi. İnsanın aklına bugün PKK/YPG'ye yolladıkları binlerce TIR ve uçak dolusu silah geliyor. Yarbay North'un yaptıkları bugünkülerin yanında çekirdek parası bile olmaz. Yine de Nikaragua'daki adamlarına rejim değiştirttiler. Panama Devlet Başkanı Noriega'nın yatağından alınıp ABD'ye götürülmesi bu eylemlerden biri.

SAVAMAK

KGB ise her zaman ahtapot gibi. Demirperde yıkılana kadar kontrolünde tuttuğu ülkelerin teşkilatlarını da kullandı. Bunlar arasında Çekoslovakya'yı ve Bulgaristan'ı sayabiliriz. Hele Bulgarlar, tetikçi idiler. İngiltere'ye kaçan Moskova muhaliflerinin öldürülmesi olaylarında kullanıldılar. Zehirli şemsiyeleri hep onlar batırdı.

Unutulmaması gereken önemli gizli servislerden biri de SAVAMAK. İran'ın bu teşkilatı, müthiş işler yapmakta. En başta da dünyanın dört bir yanındaki muhalifleri temizliyorlar. Şişli Meydanı'ndan adam kaçırmalarını çok iyi hatırlıyorum. Genelde de bunlar hep Halkın Mücahitleri'nin Türkiye'de yaşayanları oluyor.

***

Yayın bozuldu

Bir süredir TRT Müzik'i izlemekte zorlanıyorum. Önceleri hava muhalefetinden diyordum. Ortalık günlük-güneşlik, görüntüler yine aynı. Bir düzeliyor, bir bozuluyor. Anında Digiturk'un ünlü yazısı çıkıyor "E-34 kurulumu yapın". Sanki E-5'i tarif ediyor. Bin defa tekrarladım. Bir süre düzelse de sonra yine aynı manzara.

İsmail Özkan'ın Alaturka Akşamlar'ını, Ayşen Birgör'ün Yıldızlar Altında'sını bu nedenle doğru dürüst seyredemedim. Dün sabah yazı yazarken aklıma geldi. TRT Müzik'e döndüm. Ses Seda var. Genç solistlerden Aybige Demir Okan söylüyordu; "Hatırla maziyi mesudu, sen de benim gibi yan". Münir Nureddin Selçuk ustanın efsanelerinden -Vedat Kaptan Yurdakul'un kulakları çınlasın-.

Sololar, düetler derken ufak kaymalarla program tamamlandı. Buna da şükür dedim. Şimdi iki tarafa da seslenmek istiyorum. Hem Digiturk, hem TRT bu arızanın önüne geçmek zorunda. Bir şeyler olduğu kesin. El ele verip, bu sorunu ortadan kaldırmalılar. Haber veya dizi kanallarından biri gitse, umurumda olmaz. Alternatifleri var. TRT Müzik öyle mi? Geriye bir yer kalıyor. O da televizyon değil radyo; TRT Nağme...

***

Dersimiz Türkçe/Medyanın Dili

- Bir ülkeye çalışmak için ya da kanundan kaçmak için pasaportsuz girenlere kaçak denir.

- Bir ülkeye siyasi nedenlerle kaçıp pasaportsuz gelenlere mülteci (sığınmacı) denir ve konumu yasaldır.

- Ülkede mülteci olarak kalıp da vatandaşlık müracaatı yapıp başvurusu kabul edilenlere göçmen -muhacir- denir. Konumu yasaldır. Bu kişi geldiği ülkede askerlik yapmamış ise, sığındığı ülkede askerlik de yapar.

Sağ olsun başta TRT olmak üzere bizim habercilerimiz kaçak durumda olan kişilere bazen kaçak göçmen, kaçak mülteci, bazen de mülteci ve göçmen diyorlar. Bir kişi hem kaçak hem göçmen, hem mülteci hem de kaçak mülteci nasıl olur?

İşin ilginç yanı TRT spikerleri, aynı gün içinde aynı konumda olan kişilere hem kaçak mülteci, hem kaçak göçmen, hem de göçmen diyebiliyorlar.

...

GÜNÜN SÖZÜ

Bilgisizlik parayla satılmadığı için çoğu kişide vardır. İsmet ÖZEL

Yazarın Diğer Yazıları