Ozan Arif'i kaybettik!

Ozan Arif'i kaybettik!
Türkiye’nin yetiştirdiği en önemli sanat insanlarından biri olan Ozan Arif’i, dün sabaha karşı kaybettik. Türk milletinin başı sağ olsun.

Ülkücü milliyetçi camianın uzun yıllardır sesi olan sanatçı Ozan Arif, 69 yaşında hayata gözlerini yumdu.

Bir süredir kanser tedavisi gören Ozan Arif’in durumu, hastalığına bağlı çeşitli komplikasyonların gelişmesi üzerine ağırlaştı. Ozan Arif, sabaha karşı 04.50'de Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi hastanesinde yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. 

69 yaşındaki Ozan Arif, bir süredir gırtlak kanseri ile mücadele ediyordu.

CENAZESİ CUMARTESİ GÜNÜ KALDIRILACAK

Vefat haberini sosyal medyadan paylaşan oğlu Mehmet Arif Şirin, cenazenin cumartesi günü Samsun'dan kaldırılacağını açıkladı.

"Babam Ozan Arif Şirin bu sabah saat 04:50’de Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur.

Cenazesi 16 Şubat 2019 cumartesi günü saat 10:00!da Samsun, Atakum / İnecusu, Yalı mah. 6003. Sokaktaki evimizden alınarak Büyük Cami’de kılınacak öğle namazına muteakip Kıranköy mezarlığına defnedilecektir."

MEHMET ARİF ŞİRİN'DEN AÇIKLAMA

Babasının hastalığının 2016 yılında tespit edildiğini anlatan Mehmet Arif Şirin, "Yemek borusunda çıkan tümör nedeniyle 2016'nın sonuna doğru ameliyat oldu. Başarılı bir ameliyat geçirmişti. Sonra 'Her şey yolunda' dendi kontrollerde de her şey iyi çıktı. Ondan sonra birdenbire rahatsızlığı tekrarladı. Son olarak 2 haftadır Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde tedavi görüyordu. Son birkaç günde durumu kötüleşti. Ondan önce durumu daha iyiydi. Babamın tedavisini yürüten bütün doktorlarına ve sağlık çalışanlarına teşekkür ediyorum, çok ilgilendiler. Bence Türkiye, değerli bir halk ozanını kaybetti. Türk milliyetçileri Ozan Arifi kaybetti. Ben değerli bir halk ozanını, Ozan Arif'i, babamı kaybettim. Acım çok taze, çok büyük" dedi.

HİÇBİR ZAMAN GERİ ADIM ATMADI!

Türk milletinin yetiştirdiği nadide sanatçılardan biri olan Ozan Arif, aşık geleneğinin yaşayan en güçlü temsilcisiydi. 1980 öncesinde verdiği konserlerde defalarca saldırı girişimine uğramış, tehditler almıştı. Bir konseri sırasında uğradığı bombalı saldırıdan kıl payı kurtulmuştu.

Aynı zamanda öğretmen olan Ozan Arif, gelen baskılar sonucu, 9 yıldır sürdürdüğü mesleğine 1979 yılında veda etmek zorunda kalmıştı.

İlk olarak ortaokul ikinci sınıfta sesine aşık olduğu bağlama ile tanışan ve hayli dar olan aile bütçesinden biriktirdiği harçlıklarla, 1964`te İstanbul`da bulunan Şemsi Yasıtman saz evinden 15 liraya aldığı bir bağlama ile ses ve saz dünyasının içine giren Ozan Arif, o gün bugündür hiç susmadan ve hak bildiği yoldan taviz vermeden gönül dostlarına seslendi.

Yaşamı boyunca, sayısız esere, konsere imza atan, on milyonlarca insana ulaşan Ozan Arif, inandığı değerlerden hiçbir zaman taviz vermemişti. Kendisine yönelen teklifleri elinin tersiyle geri iten Ozan Arif, hiçbir zaman bulunduğu noktadan geri adım atmadı. 

ozan-arif-gençlik.jpg

SÜRGÜN YILLARI

12 Eylül askeri darbesinden sonra ailesini geride bırakarak yurt dışına çıkmak zorunda kalan Ozan Arif, 1991 yılına kadar sürgünde vatan hasreti çekmişti. 

1991'de yurda döndüğünde yaklaşık yarım milyon insan tarafından karşılanmıştı. Bu o zamana kadar kayıtlara geçen en büyük karşılama töreniydi.


REFERANDUMA "HAYIR" DEMİŞTİ!

Ozan Arif, MHP'de çok önemli mücadeleler vermiş, hayatını Türk milliyetçilerinin davasına adamıştı. Kendisini defalarca hedef koyanlara, dava edenlere rağmen bulunduğu noktadan bir adım geri atmamıştı. Rejiminin değiştiği başkanlık sistemi referandumunda da, hastalığına rağmen büyük bir mücadele vererek "hayır" çağrısında bulunmuştu. 


HASTALIĞINI BÖYLE KALEME ALMIŞTI

2017 yılında geçirdiği ameliyat sonrasında sağlığına yeniden kavuşan Ozan Arif'te bir süre sonra yeniden kanser hücrelerine rastlandı. 2018 yılına geçirdiği ağır tedavi süreciyle ilgili bir mektup kaleme alan yaşadıklarını sevenleriyle paylaşıyordu:

"...Yapılan son kontrolümde tekrar nüksettiğini, tekrar aynı tedaviyi uygulayacaklarını söyledi doktorlarımız…

Şimdi tekrar aynı tedaviyi tekrarlıyorlar.

İşte o sebeple seyrek yazıyor, seyrek paylaşımlar yapıyorum.

Elbette ki Allah'ın dediği olur.

ozan-arif-3.jpg

Ancak Allah’ın verdiği aklın gereğini yerine getirmekle mükellefiz.

Kanserden daha büyük dert olan, adaletsizliklere, kahpeliklere teslim olmadım ki kansere teslim olayım.

Her ne kadar belli mahfillerde 'geberse de kurtulsak' gibi temennilerde bulunanlar, temenilerini bana dolaylı yoldan duyurmayı başarsalar da aldırdığım yok.

Yukarıda söylediğim gibi Allah'ın dediği olur. Sevenlerimizin duası, sevmeyenlerimizin nefretini boğacaktır. Ben bundan eminim. Onlar sadece beni değil bir nesli, bir sevdayı dert sahibi yaptılar, işte bu yüzden beni öldürseler bile yazdıklarımı öldüremeyecekler, destanlarıma gücü yetmeyecek onların...

Hakkı bırakıp güya devletten yana, (hatta hakiki devletten yana) tavır koyduğunu sanan Hızır Paşa’lar yaşamıyor, lakin Pir Sultan yazdıklarıyla, söyledikleriyle bugün hala yaşıyor bunu akıllarından çıkarmasınlar.

Sadece üzüntüm; Bu sene artık gidebilirim, oraya gelen ülküdaşlarımla kucaklaşırım dediğim Erciyes’e büyük ihtimalle gidemeyecek olmam. Tedavim dolayısıyla bu arzum bu sene de olmayacak herhalde. Ama ben biliyorum ki, ben gidemesem de, benim ülküdaşlarım Tekir Yaylası'nı boş bırakmaz, hiç bir faliyet yaptırmasalar bile orada buluşup, çimenin yüzüne oturup birbirleriyle fikirleşirler...

O yaylada Başbuğlu günlerimizi hayal etmek bile yeter onlara... Gitseler de gitmeseler de gönlü orada olacak olan bütün gönüldaşlarıma selam olsun."

TÜRKEŞ MANEVİ OĞLUM DERDİ

Başbuğ Alparslan Türkeş, Türk milletinin cesur sesi Ozan Arif'e "manevi oğlum" derdi. İkilinin arası, Türkeş'in vefatına kadar hiçbir zaman bozulmadı. 

 

ALPARSLAN TÜRKEŞ İÇİN YAZMIŞTI

Ozan Arif, Türkeş'in 4 Nisan 1997'deki vefatından sonra kaleme aldığı şiiri ise milyonları hüzne boğmuştu.

Dört nisan doksanyedi, alelade gün değil, 
Kara günsün, kara gün bu bir gerçek, kin değil, 
O kadar karasın ki tarifin mümkün değil 
Başbuğ’ un başımızdan çekildiği günsün sen, 
Dünyanın başımıza yıkıldığı günsün sen!

ozan-arif-başbuğ.jpg

Çekildiği diyorum, sor bana hele niye? 
Çünkü dilim varmıyor ona öldü demeye, 
Varmasa da mecburum, mecburum söylemeye 
Bize yetim gözüyle bakıldığı günsün sen, 
Dünyanın başımıza yıkıldığı günsün sen!

Çok acılar görmüştüm, ama bu kadar derin 
Olanı görmemiştim, bu da senin eserin 
O kara akşamında, kapkara bir haberin, 
Beynime kurşun gibi sıkıldığı günsün sen, 
Dünyanın başımıza yıkıldığı günsün sen!

Belki senin suçun yok, belki benimki hata, 
Her can günün birinde göz yumacak hayata, 
Fakat sen bir başkasın, sen varya sen, adeta, 
Ciğerimin yerinden söküldüğü günsün sen, 
Dünyanın başımıza yıkıldığı günsün sen!

Altaylar’ dan Tuna’ ya libas giymiş hüzünden, 
Özünden ağlıyor bak, bütün Turan özünden. 
Müslüman Türk evladı olanların gözünden, 
Yaş yerine kanların döküldüğü günsün sen, 
Dünyanın başımıza yıkıldığı günsün sen!

Başbuğ Türkeş yok artık, bulabilmek imkansız 
Herkesin acısını bilebilmek imkansız, 
Her yüreğe tercüman olabilmek imkansız, 
Her yürekte bir ağıt yakıldığı günsün sen 
Dünyanın başımıza yıkıldığı günsün sen!

Türkeş gibi bir lider ne çıkmıştır, ne çıkar 
Yıkar onun acısı, Arif ’ i artık yıkar 
Ateşin kanunudur düştüğü yeri yakar, 
Bozkurtların boynunun büküldüğü günsün sen, 
Dünyanın başımıza yıkıldığı günsün sen!

 

İlgili Haberler