Paranıza sahip çıkın

İzmir'de bir bankanın bölge müdürlüğündeki toplantıda genel müdür konuşma yapar:

Helal kazanç istiyorum, müşteriden habersiz ürün satışı, emekliye işsizlik sigortası gibi ürünlerin satılmasını istemiyorum. Hele müşterinin vadesi ile oynayıp veya onu etki altında bırakıp, ya da ajitasyonla parasının boşta bırakılmasını asla istemiyorum. Faiz hassasiyeti olan vadeli istemez ise ona saygı duyarız.

Yerli ve yabancı ortaklı bankanın bu genel müdürü özetle şunu söylüyor: Müşterinizin parasını çalmayın! Kârımızı yasal yollarla yapalım!

Kafanız karışabilir. Bankalar müşterisinin parasını nasıl çalabilir diye.

Evet bazı bankalar maalesef müşterisinin parasını çalıyor. Bayram tatillerinde ve cuma günleri açık açık müşterisinin hesabındaki parayı çalıyor.

Üstelik bunu düzenleyici kurumlarda biliyor ama bir şey yapamıyorlar.

Çünkü o bankalar bu hırsızlığı kılıfına uyduruyorlar.

Bir örnek olay da başka bankadan.

O da en büyüklerden. Yerli ve yabancı sermayeli bir bankanın bölge müdürü üst segment müşterilere bakan personellerine toplu mail atıyor:

Halen şu Cuma gününün anlam ve önemine anlamadıysanız ben size ne diyeyim!

Cuma'nın anlam ve önemi kutsallığı değil, o gün müşterinin parasının ne kadarını faizsiz hesapta tutulması ima ediyor.

Bankacı yasal olarak hesaptaki parayı vadeliden alıp vadesize aktaramıyor. Müşteri onayı gerekiyor. Bunun için kırk numara ve kırk yalan söylemek zorunda kalıyor.

Kimisi pazartesi gün daha yüksek oran vereceğini söylüyor. Bu numarayı daha çok parası olup da hesap kitap yapmayı ve hesaplarını incelemeyi bilmeyenlere yapıyorlar. En çok bankacıya güvenip ne derse evet diyen yaşlı bir müşteri gurubu.

Bir de bu gurubun dışında kalanlar var. Onlar vade hesabı yapıyor. Bunları ancak ikna etmek zorundasınız.

En iyi ajitasyon yöntemi. Hedefim var çok sıkıntıdayım. Bu durum bazen yalvarmaya kadar gidiyor.

Aslında yalvaran, üç kuruşluk vadesiz için ağlayıp sızlayan bankacı gibi görünebilir. Orda küçülen koskoca banka. O bankanın kurumsal kimliği.

Personele vadesiz hedefi verenler kendi bankalarını nasıl itibarsızlaştırdıklarını bilmiyorlar mı?

Dünyanın neresinde böyle bir bankacılık modeli var?

Son bir haftadır bankacıların kendi aralarında kurdukları whatsapp gruplarında bir ses kayıt dolaşıyor.

Bana da ulaştı. Kim ve nerede konuşmuş belli değil. Ama bir bankanın bölge müdürlüğü toplantısı olduğu konuşmalardan anlaşılıyor.  Kurban Bayramı öncesi kaydedildiği içeriğinden anlaşılan ses kaydında genel müdürün ricası personele iletiliyor.

"Genel müdürümüz ve yardımcısı ...bey rica etti. Bu bayram bizim için çok önemli. Müşteri paralarını müşteri şikayetine neden olmadan vadesizde bırakın. Malı götürün."

Bir bankanın genel müdürü helal kazanç istiyorum diye personeline seslenirken, bir diğeri tam tersi müşteri hesabından kılıfına uydurup para çalın diyor.

Genel müdür bunu derse doğal olarak bölge müdürü de malı götürün der.

Şahsen ben bir genel müdürün bu cümleleri söyleyeceğine inanmıyorum. İşgüzar bir bölge müdürünün uydurması olabilir. Ama adam bunu söylerken genel müdür ve yardımcısının ismini zikrediyor.

Vadesiz olayı Türkiye'de bankaların ve bankacıların itibarını yerli bir ediyor. Bunu defalarca yazdım. BDDK yasal olarak bir şey yapamıyor olabilir ama Türkiye Bankalar Birliği bu işi ahlaklı ve düşütçe yapan üyelerinin hakkını korumak adına bir etik kurul oluşturup müşteri parasına göz koyan bankaları uyarabilir.

Herkes bir kriz bahanesinin arkasına sığınmış durumda.

Kriz var bankalara dokunulmasın istikrar bozulmasın.

İyi de istikrar bozulmasın diye göz göre göre müşterilerin parasının çalınmasına göz mü yumulacak?

BDDK'nın acil olarak bu işi son verecek yasal düzenlemeler yapması lazım.

 

Yazarın Diğer Yazıları