Partiler zaten klonlanmış ve kayyumla yönetiliyor!

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 22 Temmuz seçimlerinden sonra çok daha aktif bir durum içine girdi; Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı olmasını sağladı, türbanın üniversitelerde serbest bırakılması için AKP’nin önünü açtı. Her iki olay, kendisinin de belirttiği gibi Türkiye’yi rejim krizine doğru sürüklüyor.
Bahçeli bu arada klonlanmak gibi bir kavramı siyaset gündemine hediye etti. AKP’de hakkında siyasi yasak istenmeyen milletvekillerinin bugünden istifa ederek yeni bir parti ve yeni bir hükümet kurmasını istiyor.
Bahçeli, klonlanma formülünü de gece sabaha kadar uyumayıp düşünerek bulduğunu belirtiyor.

* * *

Siyasi klonlanma kavramı bizim öteden beri dikkat çekmeye çalıştığımız başka bir gerçeği çok iyi ifade ediyor.
Türkiye’de siyasette bir sorun var. Bu sorun, kimsenin kendi parti ideolojisi ve programına uymamasıdır. Mesela liberal parti ve sosyal demokrat parti, milliyetçi parti ile birlikte iktidara geliyor, çiftçinin ne ekeceğine ne biçeceğine müdahale ediyor. Hatta, AB, IMF ve Dünya Bankası’nın ortak baskısıyla,  “Sen ekme, ben sana dönüm başına para vereyim”  diyebiliyor. Bu nasıl liberalliktir, bu nasıl sosyal demokratlıktır, bu nasıl milliyetçiliktir, kimse sormuyor!
İslamcı parti iktidar oluyor, Siyonist bir tasarım olan Büyük Orta Doğu Projesinin eş başkanlığını üstleniyor. Daha doğrusu kendisine tebliğ edilen bu görevi kabul ediyor! Ardından Yahudi kuruluşlarından altın boynuz ödülünü alıyor!
Bu durumda genel başkanlar ve parti yöneticileri, onları destekleyen milletvekilleri kendi parti ideolojisine ve programlarına aykırı hareket ediyor ama, tabandan tavana kadar kimse bir itirazda bulunmuyor.

* * *


Parti liderleri siyaseten klonlanmış olabilir; çocuk yaştan itibaren ele alınıp yetiştirilmiş ve sonra da görev verilmiş kişiler de olabilir. Ancak bir siyasi partinin üst yönetimini oluşturan kişilerin tümünün klonlanmış olması mümkün değildir. Hele hele siyasi partiye gönül veren, milyonlarca insanın klonlanmış olduğunu kimse iddia edemez. 
O halde, neden herkes klonlanmış gibi hareket ediyor? 
Bir ömür boyu karşı çıktığı fikri savunması için insanın ikiyüzlü, riyakâr olması gerekir. Siyasi veya ticari çıkarları, genel başkanının ortaya koyduğu fikre karşı çıkmayıp, desteklemesini gerektiriyordur. Fakat milyonlarca insan, böyle bir sahtekârlığı nasıl tepkisiz seyreder?
Demek ki, insanlar layık olduğu şekilde yönetilirler mealindeki ayetin fiili örneği bu tür toplumsal klonlanma ile veriliyor.

* * *


MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Anayasa Mahkemesi’nin türban kararıyla ilgili hem AKP’yi hem de Anayasa Mahkemesi’ni eleştirdi. Anayasanın herkes ve her kurum için bağlayıcı ve emredici olduğunu ifade eden Bahçeli  “demokratik hukuk devletinde kaynağını Anayasa’dan almayan bir yetkiyi kullanmaya yer yoktur. Anayasal denetim, parlamento kayyumluğu değildir” dedi.
Gerçekten öyle ama milliyetçiler de sayesinde kayyumla idare edilmiş olmuyor mu?
Milliyetçi bir parti,  “Ne mutlu Türküm diyene”  felsefesiyle kavgalı olduğunu ilân etmiş bir kişinin Cumhurbaşkanı olmasını destekleyebilir mi?
Desteklemesi için kayyumla idare ediliyor olması gerekirdi!
Bahçeli, siyasi krize yol açan girişimlerinin sonunda  “siyasi krizin rejim bunalımına dönüşmesinden ve demokrasinin dış müdahaleye maruz kalmasından siyasi çıkar sağlamayı hesaplayan çevrelerin ara rejim heveslerine set çekilmesi, siyaset kurumunun önündeki en önemli misyondur”  diyebiliyor.
Çünkü rejim bunalımı çıkarsa, bundan sadece AKP değil MHP de zarar görecek.

Yazarın Diğer Yazıları