Partili yargıdan adalet beklemek

Partili yargıdan adalet beklemek
Başbakan Binali Yıldırım, Anayasa değişikliği ile ilgili olarak "Meclis'in gücü azalıyor" itirazlarını yöneltenlere "Hadi oradan, aslında Meclis'in gücü artıyor" diye yanıt verdi.

"Yargının başındaki idari yapının bir kısmını da Meclis belirliyor. Cumhurbaşkanı ve Meclis belirliyor. Yargıda da milletin bir şekilde iradesi de yansımış oluyor" dedi.

İtirazlar da esasen bu "bir şekilde yansıyan irade" ile ilgili.

Milletin iradesi Meclis'e, "nispi" olarak yansıyor.

(...)

Anayasa Mahkemesi'nin 15 üyesinden 12'sini Cumhurbaşkanı atayacak. Kalan üç üye, yine Meclis'teki iktidar çoğunluğu tarafından seçilecek. Böylece, kanunları denetleyecek, Cumhurbaşkanı'nı, yardımcılarını ve bakanları yargılayacak Yüce Divan üyelerinin tümü iktidar tarafından seçilmiş olacak. Niye halkın yüzde 100'ünü temsil eden Meclis, nitelikli çoğunlukla üyelerin yarısını belirlemiyor da halkın yüzde 50.01'i ile seçilebilecek Cumhurbaşkanı, üyelerin yüzde 80'ini seçebiliyor? Yürütmenin eylem ve işlerini denetleyecek Danıştay'ın 90'a düşecek üyelerinin dörtte birini, 23'ünü yürütmenin başı olan Cumhurbaşkanı seçecek. Geri kalan üyeleri de Cumhurbaşkanı'nın kontrolündeki HSK seçecek.

Bu Danıştay, nasıl bağımsız olarak yürütmeyi denetleyebilecek? Meclis nerede? Yargıtay Başsavcısı'nı ve Başsavcıvekili'ni, Cumhurbaşkanı seçecek. Yargıtay üyelerini de Cumhurbaşkanı'nın kontrolündeki HSK belirleyecek. Bu yargının bağımsız olacağının teminatı nedir? "Partili yargı" dönemine girecek ve bu yargıdan adalet bekleyeceğiz. Olacak iş mi?

Mehmet Y. Yılmaz Hürriyet

***

Darbeci diye yargılanan erler El Bab'a gönderilmiş...

Saçmalığa bakınız...

Ölürse şehit, yaşarlarsa vatan haini ilan edilecekler...

Akif Kökçe Milliyet (Açık Pencere)

***

"Hayır"ın da "Evet" kadar şansı var

-------

Ahmet Hakan dünkü köşesinde "Hayırcılar"ın "altı açmazı" nı yazmış:

- BİR: Maalesef liderleri yok.

- İKİ: Maalesef umutları yok.

- ÜÇ: Maalesef birliktelikleri yok.

- DÖRT: Maalesef hayalleri yok.

- BEŞ: Maalesef ağır propaganda makineleri yok.

- ALTI: Maalesef ezber bozacak takatleri yok.

Yani adeta demek istiyor ki:

- Ölmüşünüz ağlayanınız yok...

Üstelik "Hayırcı"ların açmazları bu kadar değil! Dahası var.. Örneğin:

- Halkı terörle korkutup oy toplama pratikleri yok.

- TRT'leri ve kafakola alınmış medyaları yok.

- Sahaya inen cumhurbaşkanları ve kullandıkları devlet olanakları yok...

- Operasyon, manipülasyon, sansasyon âdetleri yok.

- Polisleri, hapishaneleri, kelepçeleri, mahkemeleri yok...

Ancaaak... Hayırcıların bu avantajları yok ama "haklılıklarından gelen güçleri" var.

Onlar haklı taraftalar...

Eğer çağımız demokrasi ve özgürlük çağı ise doğru taraftalar.

Aldanmayalım; bu defa birkaç anayasa maddesi oya konulmuyor

Bu defa ülkenin kaderi oylanıyor...

Ya herru ya merru. Ya demokrasi ya tek adam yönetimi...

Oylama basit bir evet hayır çekişmesini aşıyor. Bir ulus kendi kaderini oyluyor.

O yüzden başa baş bir çekişme izleyeceğiz önümüzdeki 60 gün içinde. Sonuç yüzde 1 - 2 lik farklarla belirlenecek...

Bu satırların yazarı aslında pek umutlu değildir bu konularda...

Ancak bu defa "hayır"ın evet kadar şansa sahip olduğunu düşünüyoruz.

Türk halkı kaderine o kadar da ilgisiz değildir...

Birlikte yaşayacak, birlikte göreceğiz...

Melih Aşık Milliyet

***

Seçmene ihanet

-------

Bir çeşit intihar bu...

339 milletvekili verdikleri oylarla Meclis'i önemsiz bir kurum haline getirdi. Bunların 24'ü MHP, 315'i AKP milletvekili... Ülkenin bütün kaderini tek kişiye teslim ettiler!

(...)

Benim en çok şaşırdığım MHP milletvekilleridir. Ülkeyi demokrasiden uzaklaştırıp, otoriter bir rejime sürükleyecek yasa tasarısına oy verirken elleri titremedi mi? Gerçek ülkücüler, verdikleri sözden dönerler mi? Seçimde Başkanlık Sistemi'ni tehlikeli ve vatan bölücü olarak niteleyerek şiddetle karşı çıkmışlardı. Seçmen de onlara bu nedenle oy vermişti? Lânetledikleri bu sistemi sonradan var güçleriyle desteklemeleri onların kendi seçmenlerine ihanet olmuyor mu?

Rahmi Turan Sözcü