Pehlivan tefrikalarıyla tirajları patlatan usta



Gazeteciliğin çilesini çeken gazetecilerin başında Murat Sertoğlu gelir... Sertoğlu, geçinebilmek için ayni günde üç gazetede ayrı tefrika ve eski güreşçileri yazardı...
Böylesi acaba başka ülkelerde de var mı diye çok merak ettiğim için, pek çok sayıda ansiklopedi ve bu tür acayiplikleri yazan dergi ile kitapları karıştırır emsalini aradığım halde, 25 Eylül 1989 yılında kaybettiğimiz Murat Sertoğlu gibisine rastlayamadım.
 1910 Kozan doğumlu Murat Sertoğlu Hukuk Fakültesini bitirirken, Arapça, Farsça ve Slav lisanlarını da öğrendi. 1931 yılında gazeteciliğe Hergün Gazetesi’nde başlarken, gazete sahibi M. Faruk Gürtunca’nın bir sohbeti sırasında, “üç lisanı öğrenmişsin ama, yarının geçerli lisanı İngilizce ve Fransızcan yok” deyince hemen kursa başladı. Kısa sürede bu iki dili de üstelik yazıp okumayı da mükemmel öğrenince, gazetenin patronundan aldığı 50 lira ikramiye, Bab-ı Âli’de olay olmuştu.
Murat Sertoğlu, tarihi tefrikalar yanında ayrıca yerine giderek yaptığı röportajlar ile o dönemin büyük ismi olmuş hele Cihan Pehlivanın adından Saray Pehlivanlarının güreş ve yaşantıları dışında güreşi bıraktıktan sonraki aile hayatını yerlerinde inceleyip tefrikalar yapması, başta Hergün Gazetesi olmak üzere Gece Postası, Son Telgraf ve Tercüman, Yeni İstanbul, Hürriyet Gazetelerinde tiraj patlamasında büyük rolü olmuştu.
Murat Sertoğlu; ayni gün Son Telgraf, Hergün ve Yeni İstanbul gazetelerinde tefrika halinde tarihi olaylar ve Pehlivan tefrikalarını yazarken, dizi halindeki yazılar da, bir gün öncekine bakmadan devamını sürdürmesi ve hiçbir aksaklık olmamasıyla da ün yapmıştı.
Tefrika yazılarını, genellikle nargileli kahvelerde, Koska, Tepebaşı Recep Özgen ve Beşiktaş bahçeli kahvelerde yazan Murat Sertoğlu, yanına gelen hayranlarıyla da sohbetine devam eder, nargilesini tokurdatır ve konuşanların sözlerine de katılırdı. Bu arada anılarını anlatmak isteyenler de kendisini bu yerlerde bulur, anılarını anlatır, Murat Sertoğlu da hem dinler, hem de hafızasına kaydeder, aldığı resimlerle birlikte bir-iki ay sonra yayımlandığında, mükemmel  okunan yazı dizileri olurdu. Murat Sertoğlu’nun başka bir özelliği de, yazılarını hep kâğıtlara geçiştirir, defter veya bloknot kullanmazdı. Basın Şeref Kartı sahibi olarak bilinen Murat Sertoğlu, çok sayıda gençleri Gazeteciliğe kazandırmıştı.

Çizgi üstadı iki Üsküdarlı Oğuz ve Tekin kardeşler
Hangi köklü Üsküdarlı’ya sorsanız Oğuz ve Tekin Aral kardeşlerin evlerini bile tarif eder ve hatta, bu semte yabancıysanız, sizi ahşap ve bir bakıma tarihi özelliği olan  evlerine kadar götürürlerdi. Çünkü her iki kardeş daha ilk okuldan itibaren sınıfta ve hatta okulda tüm çocukların karikatürlerini defterlerine iki üç çizgiyle çiziverir ve bu resim ellerden ellere dolaşır hatta o öğrencinin mahallesinde görmeyen kalmazdı.
Oğuz Aral biraz daha asabi ve ağırbaşlıydı ama Tekin tamamen aksine herkesle canciğer kuzu sarması gibiydi. Yüzü karikatürleri çizerken bile güldüğü için çocuklar ve arkadaşlarının resimleri de ve gülücüklerle olurdu.
Karikatürlerini yaptığı çocuklar ile Salacak’ın ünlü çay bahçesi ve gazinosunun da altını üstüne getiren Oğuz ile arkadaşlar için okula yapılan şikâyetlerde, hep ön planda olan Tekin arkadaşlarını kurtarırdı. Zira arkadaşları gibi öğretmenlerinin de hem de renkli karikatürlerini yaptığı için, haşarılıkları hoşgörüyle karşılanırdı. Hatta müdür beyin resmini kartona yapıp da müdür odasında çerçevelettiği için o bile Tekin’in haylazlığını önemsemez ve hatta şikâyete gelen gazino sahiplerine kabahati yüklerdi.
1941 doğumlu Tekin Aral, ortaokulda resim hocasının ısrar ve elinden tutup Cağaloğlu’nda Dolmuş Dergisine geldiğinde, elindeki karikatürleri gören yazı müdürü, 15 yaşındaki bu çocuğun kaleminden çıktığına inanmamış. Önüne Ramiz Gökçe’nin dergisindeki bir karikatürünü sürmüş, “Bunu bir dene bakalım!..” demiş. Tekin, ayni çizgilerle Ramiz Gökçe’nin çizdiği karikatürü yapınca  kağıdı alıp arkadaşlarına götürmüş, hepsi de işlerini bırakarak incelemeye başlayınca, orada bulunan Orhan Ural; “-Vallahi, Ramiz’in çizgilerinden daha anlamlı!...! diyerek Tekin’in elini sıkmış ve sonra da şu tavsiyede bulunmuştu:
“-Kendi çizgilerine devam et, hiç kimseyi taklit etmeye kalkma!.”
Ve Tekin Aral’ın ilk karikatürü de 15 yaşında Dolmuş dergisinde yayımlanmış, iki karikatürü için 10 lira verilmişti. Tekin Aral bu parayı harcamamış ve babasının tavsiyesiyle çerçeveletip yıllarca evlerinin salonunu süslemişti.
1999 yılında kısa bir hastalığın sonunda kaybettiğimiz Tekin Aral, İ. Ekspres, Yeni Sabah, Akşam, Yeni Tanin ve Günaydın, Hürriyet Gazetelerinde çalıştı. Fırt, Tş ve Karikatür dergilerinde çizdi.

Yazarın Diğer Yazıları