Pilav üstü az İngilizce...

"Acaba görüşecekler mi?" sorusu cevap bulamadı. "Erdoğan-Trump el sıkışması" için konuştular demek mümkün mü? Olaya önce olumlu tarafından yaklaşalım. İki lider istemeseler bir araya gelmezlerdi. ABD Başkanı'nın konuşma sırasını kaydırmasının rastlantı olduğuna inanmıyorum. Erdoğan'ın, onun yoluna çıkması da tesadüf olamaz. Hani iyimser bakarsak, bunun için havayı yumuşatmanın ilk adımı diyebiliriz. Buraya bir küçük sıkıştırma yapmayı gerekli görüyorum. Kimse kusura bakmasın Erdoğan hâlâ şu İngilizceyi öğrenemedi. Bir sürü seçimden başarıyla çıktı ama "yabancı dil sınavından çakıp duruyor". "How are you" ve "Fine thank you"larla uluslararası diplomasiyi sürdürmeniz mümkün değil. Bu "Pilav üstü az kuru" demeye benzemez. Bunca sene "ailenin en zeki ferdi Sümeyye" bu işi başaramadıysa, bundan sonrası için de umut yok demektir. Aklıma bir zamanlar Avrupa Parlamentosu'na yolladığımız bazı milletvekilleri geliyor. İsimlerini saymayacağım. Ancak yabancı lisanları Erdoğan'ınki kadardı. Şimdikileri bilmiyorum.

Acı gerçek

İzzet Sedes'in yıllar önceki sözlerini hatırlıyorum; "Yahu bir Türk olarak utanıyorum". Bilmeyenler için yazayım. Merhum İzzet ağabey yıllar yılı Avrupa Parlamentosu'nun Protokol Müdürlüğü'nü yaptı. Pek çok önemli haberi de onun sayesinde almıştım. Yeri geldi yeğeni Sedat Sertoğlu'nun da kulaklarını çınlatalım.

Biz yine dönelim Erdoğan-Trump buluşmasına! Bizimki gülen pozlar verdiğine göre bu küçük rastlantıdan mutlu oldu. Ancak kişisel kanım Amerikalıların rahip Brunson'la ilgili davayı bekledikleri şeklinde. 12 Ekim'de çıkacak karar, Beyaz Saray'ın gizli planlarını devreye sokabilir.

Kamuoyu

Bizde yükselen seslerin değiştiğini görüyoruz. "Cehenneme kadar yolu var. Verelim gitsin" diyenler çoğunluğu sağladı. Esas sıkıntı Pompeo'nun taleplerini artırması. Sık sık "hapisteki diğer Amerikalılar"ın tahliyesinden bahsetmeye başladı. Hem de "derhâl" ve "hemen" gibi ilavelerle. ABD yönetimi, işi büyüttü. Tavukları, kümesiyle götürme peşine düştü.

Gördüğünüz gibi, ABD temsilciliklerinde çalışan ve gözaltına alınan Türkler de Amerikalı kabul edilmekte. Doğrusu işin sonunu ben de merak etmeye başladım. Bir yanda ekonomik engeller, öbür yanda onur ve gururumuz. Sizce hangisini tercih etmeliyiz.

***

İyi gidiyor

NTV ve CNNTURK'ün ekran tartışmalarına zaman sınırlaması getirmesinden en çok mutlu olan benim. Darısı HaberTÜRK başta ötekilere. Bir konuyu -hadi iki diyelim- çeke çeke uzatmanın manası var mı?

Bu uyarıdan sonra, programlardan birkaç magazin unsuru aktarmak istiyorum. Ahmet Kasım Han, meslek değiştirdi. Siyasi işlerden "fotoğraftan niyet okuma"ya geçti. Doç. Dr. Han'ın öngörülerini beğenirim. Fakat "bu kadarı fazla" diyorum.

Ünlü(!) kamuoyu araştırmacısı İhsan Aktaş'ın makyajına hayranım. Saçları ve sakalları bembeyaz. Sıra kaş ve bıyıklarına gelince hudayinabit, kömür karası. Doğrusu ekrandan kokusunu alamadığım için ne sürdüğünü çözemiyorum. Gül suyu olabilir.

Mehmet Soysal'ın eski kurumu TGRT'den transferi Ercan Gürses için tam isabet, diyebiliyorum. Gürses, yumuşak tarzı ve gülen yüzüyle başarılı. Bu özellikler hır çıkmasını da önlüyor.

***

Mesut Yar

Onu ilk kez tanıdığım yer Cem Uzan'ın Star'ıydı. "Tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkanı" örneği tekrar aynı kanalda. Yıllar önce son haberleri sunuyordu. Şimdi ilk haberleri.

Bu yaşa geldikten sonra Mesut Yar'ın alışkanlıklarını değiştirmek mümkün mü? Tabii ki değil. Vites küçültse bile hızlı konuşmayı sürdürüyor. Kimilerinin baş şikâyet konusu olan, devamlı espri yapma çabasını da sürdürmekte.

Mesut'un benim için önemi, ekrana çıkaran iki isimden biri olması. Diğeri, her fırsatta öğrencim olduğunu söyleyen Savaş Ay'dı. Pek çok kez, ikisinin de programlarına katıldım.

Feriköylü bıçkın Mesut'un en önemli yanlarından biri iyi Beşiktaşlı olmasıdır. En az Candaş Tolga Işık gibi.

Yar'dan uzun süredir söz etmemiştim. 360'taki programını da sürdürüyor, gazetesindeki köşe yazılarını da. Başarı dileklerimi yolluyorum. Biraz gecikmiş de olsam...

***

ÖZEL NOT: Geçen günlerde, Zeki Müren ve Neşet Ertaş'ın vefatlarıyla ilgili yayınları izledik. Bu konuda ben de bir şeyler yazmak istiyorum. Pazar gününü bu iki büyük sanatçıya ayırma niyetindeyim.

...

GÜNÜN SÖZÜ

Her şeyden önce iyi olalım. Ondan sonra mutlu oluruz. J.J Rousseau

Yazarın Diğer Yazıları