PKK'nın zaferi, Türkiye Cumhuriyeti'nin bozgunu

Koca Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, bir süre evvel PKK eşkıyası ile müzakere yapıldığını iddia edenlerin şerefsiz olduklarını iddia etmişti. Şimdi ise milli güvenlik mahkemesince suçları sabit olduğu için idama mahkum edilen ve fakat her nedense hükmü infaz edilmeyen ve halen kurduğu terör örgütü PKK’nın İmralı’daki başı Abdullah Öcalan ile kendi müsteşarı vasıtasıyla ve gene bir süre evvel PKK’nın ve Kandil’in adamları ile açıkça müzakerelere başladığını ilan etti. Ve müzakereler halen devam ediyor. Ne var ki PKK silahları bıraksa da Apo ve avanesi kesinlikle Büyük Kürdistan’dan vazgeçmeyecektir. Kısacası gerçek şu ki bugün Büyük Kürdistan, bayrağı ve ordusu ile kapılarımıza dayanmıştır.
Avanesi bu hamlenin PKK terörünü bitirmek hususunda ne kadar yararlı olacağını ve maalesef muhalefet partisi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da aynı zihniyet ile bu görüşmelere omuz vermekte. Şimdi, kurulacak güya “barış masasında” Türkiye hükümeti Apo’yu PKK’nın muhatabı kabul edecek. Anlaşılıyor ki bunlardan hiç biri başta Başbakan, Kürt sorununun tarihini iyi bilmiyor. Kısacası teröristler-BDP, “Büyük Kürdistan” hayalinden vazgeçmeyeceklerini, Apo’nun 1984’den bugüne kadar bu hayalden vazgeçmediğini belirtti. Fakat bu böyle olunca Büyük Türkiye Cumhuriyeti ile Kürdistan arasındaki müzakereden ne netice alınabilir? Kürdistan’la Türkiye Cumhuriyeti’nin hudutlarını saptamaktan başka ne elde edilir?

 

***

 


Eşkıyanın silahları bırakmasına rağmen bu iş bitmez. Şimdi netice bölücülere teslim olmak ve Türkiye Cumhuriyeti’nin onlara zaafıdır. Bu, koca Türkiye Cumhuriyeti’nin eşkıyaya teslim olması PKK’nın zaferidir. Daha kısacası PKK’nın zaferi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Pirüs bozgunudur. Ve felaketinin yolunu açmaktadır. Bir taraftan Türk ordusu bile bile zaafa uğratılır ve eşkıya ile mücadele etmiş olanlar içerideyken aynı eşkıyalarla müzakere haline geliniyor. Güya PKK, Apo’nun talimatı ile silahları bırakacakmış. Ve sonra da gene koca Türkiye Cumhuriyeti Apo ve adamları ile sözde barış müzakerelerine başlayacakmış. Kısaca söyleyeyim; Türkiye Cumhuriyeti’nin terörist “ordusuna” ve Apo’ya PKK’ya ve onların halen Mecliste kalanları BDP’liler ile müzakerenin sonu, Büyük Kürdistan’ı kabullenmek demektir.
Benim şu sonuma yaklaştığım zamanda bu, içimin en büyük ukdesidir. Bu adamların ve onlarla müzakereyi kabul edenlerin muhakkak ki bir sonu olacaktır. Ben ölsem, yaşayanlar muhakkak göreceklerdir. Ne yazık ki ben Türkiye Cumhuriyeti’nin sonu hususunda olduğu gibi ve bu hususta gözüm arkada öleceğim. Ve sorarım; bunca şehidin ve gazinin ruhları, şimdi yakınları neredeler?

 

***

 


Bu müzakereler ve muhtemel neticesi bir gün; “ilelebet payidar olacağına” inandığımız Türkiye’ye, Atatürk’ün Cumhuriyeti’ne ne olacak? Şu sırada güzel cumhuriyetimizi Atatürk’ün eserini bu hallere getirenlere bela okumaktan başka çarem ve gücüm kalmadı. Fakat gene de inanıyorum Atatürk’ün mirasını korumakta kararlı Türk gençliği, şehit ve gazi yakınları gereğini yapacaklardır. Ve yapmalıdırlar.
Bu durum şimdilik PKK’nın zaferidir. Fakat Türkiye Cumhuriyeti’nde buna sonuna kadar tahammül etmeyecekler, geçmişte daha çetin şartlarda olduğu gibi uyaracak ve “çıldıracaktır”. Cumhuriyetimiz bütünlüğü ile ilelebet payidar olacaktır-olmalıdır. Elveda sevgili vatanım... Ama şu sırada artık hakikaten bir başka olan memleketin insanları, ağlamak durumuna düşürülmüştür...
Her şeye rağmen yaşasın Türkiye Cumhuriyeti! Ve şehitlerimizin, gazilerimizin kanı yerde kalmayacaktır.

 

***

 


Başbakan’a ve adamlarına, ‘Akasya Yayınları’ tarafından yayımlanan ‘Bölücülüğün Uzun Tarihi’ adlı kitabımı okumalarını tavsiye ederim. Belki bir şey öğrenirler...

Yazarın Diğer Yazıları