Prof. Dr. Çiftçioğlu: Koronavirüs salgını sonrası bizi obezite bekliyor olabilir"

Prof. Dr. Çiftçioğlu: Koronavirüs salgını sonrası bizi obezite bekliyor olabilir"
Korona virüs salgını sonrası gıda güvenliği ve temiz gıda kullanımı da önemli gündem maddeleri arasına girdi. İstanbul Kültür Üniversitesi (İKÜ) Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gürhan Raif Çiftçioğlu, Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) belirlediği 5 önemli madde olduğunu ve bunların altın anahtar olarak nitelendirildiğini belirtti.

Salgın sonrası 'obezite' uyarısı

İstanbul Kültür Üniversitesi (İKÜ) Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gürhan Raif Çiftçioğlu,  geleceğin tarımda olduğunu ve ülkelerin bu konuda önemli adımlar atması gerektiğinin de altını çizen Prof. Dr. Çiftçioğlu, koronavirüs süresince beslenmeye dikkat edilmediği takdirde bizi ikinci bir halk sağlığı sorununun bekleyebileceğine ve bunun obezite olduğuna dikkat çekti.

5 ALTIN ANAHTAR NEDİR?

Prof. Dr. Çiftçioğlu 5 önemli maddeyi şöyle sıraladı:

“Elimize ve kullandığımız malzemelerin temizliğine dikkat edilmeli,

Çiğ ve pişmiş gıdalar birbirinden ayrı tutulmalı,

Yemekler iyi pişirilmeli,

Yemekler, tehlike aralığında olan 4 ve 60 derece arasındaki sıcaklıklarda bırakılmamalı,

Temiz su ve temiz gıda kullanılmalı. Çürük veya kurtlu yiyecekler seçmemeye özen gösterilmeli.”

"BUZDOLABINI 4 DERECENİN ALTINDA KULLANIN"

Güvenilir gıda için 5 anahtarın DSÖ'nün 15 yıldır desteklediği bir program olduğunu belirten Prof. Dr. Çiftçioğlu, bu 5 anahtarı şöyle detaylandırdı: "Temizlikten sonra çiğ ve pişmiş gıdalar da birbirinden ayrı tutulmalı. Çünkü çiğ gıdalar her zaman pişmiş gıdalara mikropları taşıyabilir. Pişmiş gıdalar ısı işlemi gördüğü için mikroorganizmalardan arındırılmış olabilir. Ayrıca yemekler iyi pişirilmeli. Koronavirüs için yapılan açıklamada 56 derecenin üzerine çıkıldığında bu virüsün öldüğü, sayıca azaldığı tespit edilmiş. Yani ısı iyi bir faktör. Yemeklerinizi 70 derecenin üzerinde ısıda pişirdikten sonra tüketin. Bunların hepsi mutfakta uygulanabilecek basit şeyler. Bunun dışında yemekleri tehlike aralığında bırakmayın deniliyor. Bu aralık 4 ile 60 derece arasındadır. Buzdolabını 4 derecede kullanıyoruz ancak 4 derecenin altında bakteriler ölmeseler bile üreyemezler. Bizim yapacağımız gıdayı bu aralıktaki derecelerde bırakmamaktır. Son önlem ise yine temizliğe dikkat etmek. Temiz su, temiz gıda kullanacağız. Alışveriş yaparken organik olduğu düşüncesiyle kurtlu, çürük yiyecekler almayın. Eve getirdikten sonra sebze ve meyveleri duru su ile yıkayın. Kabuklu bir şey tüketilecekse de soyarak yiyin. Kabukta da bazı vitaminler var ama bu dönemde kabuğunu soyarak tüketebilirsiniz."

"BİZİ 5 AY SONRA OBEZİTE SORUNU BEKLİYOR OLABİLİR"

Karantina süresince insanların evde ve hareketsiz kaldığını ve sağlıksız beslenme eğilimine girmenin tehlikeli olduğuna da vurgu yapan Prof. Dr. Çiftçioğlu, eğer buna dikkat etmezsek 5 ay sonra bizi obezite salgınının bekleyebileceğini söyledi. Prof. Dr. Çiftçioğlu sözlerine şöyle devam etti:

"Bu dönemde yediklerimize dikkat edeceğiz ama yine beslenmenin altın kuralı olan dengeli ve yeterli beslenmeye özen göstereceğiz. Bu dönem diyet yapma zamanı değil. Bu dönemde vücudumuzun ihtiyacı olan elementleri sağlamak için tüm besin maddelerinden kısmadan ama yeterli miktarda tüketeceğiz. Et, ekmek, tahıl, sebze ve meyve, kuruyemiş tüketeceksiniz ama yeterli miktarda. Eğer bunlara dikkat etmezsek bizi 5-6 ay sonra obezite sorunu bekliyor. Koronavirüsten korunalım derken başka bir toplum sağlığı sorununa evrilmememiz gerekiyor."

"TARIMDA GÜÇLENEN ÜLKELER BUNU SİLAH OLARAK KULLANABİLİR"

Tarımın öneminin bu dönemde daha çok ortaya çıktığının altını çizen Prof. Dr. Çiftçioğlu, "Önceden nüfusun yüzde 50'si kırsalda yüzde 50'si şehirde yaşıyordu. Kırsalda yaşayan yüzde 50, şehirde yaşayan yüzde 50'yi besleyebiliyordu. Ama kırsaldan göç olduktan sonra şehirde yüzde 80, kırsalda yüzde 20 nüfus kaldı. O yüzde 20 nüfus yüzde 80 nüfusu beslemeye çalışıyor. O yüzde 20 nüfus da yaşlı nüfus çünkü gençler göç ediyor. Gıda güvenliği buradan başlıyor. Tarımı güçlendirmemiz lazım. Ülkemizde buna yönelik projeler var zaten. Gelecek tarımda. Bunun soru işareti yok. Şu anda yaşadığımız pandemi bile bunu gösteriyor. Temel ihtiyacımız olan gıdanın sağlandığı alanların güçlendirilmesi lazım. Tarımda güçlenen ülkeler geleceğin ülkeleri olacak. Bir ülkede tarım ne kadar güçlüyse hem kendine hem de onu çevreleyen ülkelere karşı silah olarak dahi kullanabilir. Düşünün sizin çok güçlü bir tarımınız var. Dünyayı besleyecek bir ülke haline geldiniz. Artık petrol karşılığında gıda dahi verebilirsiniz” diye konuştu.