Rauf Denktaş'tan çıkarılacak dersler

Rauf Denktaş'ı 13 Ocak 2012'de kaybettik. 9 yıl oluyor.

Denktaş demek, "Türk" demek... Denktaş demek "Kıbrıs" demek... Ve Denktaş demek "Turan" demek.

Dünya Türklüğünün Denktaş'ın mücadelesinden çıkaracak dersleri vardır.

Geçmişe doğru gittiğimizde Kıbrıs'ta, arada yalpa yapılsa da hep Denktaş'ın çizgisine gelindiğini görürüz.

Annan Planı'nı biliyorsunuz. Kıbrıs kademe kademe yutulacak, Yunan Megali İdeasının bir parçası yapılacaktı.  

Denktaş Annan Planı'na karşı Kıbrıs'ta muhaliflerine, Ankara'da iktidara direndi. Kim vardı iktidarda? Ak Parti (=Recep Tayyip Erdoğan).

R. T. Erdoğan Annan Planı'na "evet" diyordu. Büyük çekişme yaşandı. Denktaş'la karşı karşıya gelindi.

Burada Ak Parti iktidarının çıkardığı dersler üzerinde durmak istiyorum asıl... Ne yazık ki, bu dersler Türkiye'ye çok pahalıya mal oldu.

Annan Planı'na umut bağladılar, halk ikiye bölündü.

"Türk"ü silmek istediler, "Türkiyelilik" diye tutturdular, insanları endişeye sevk ettiler.

 Etnisiteleri öne çıkardılar, millet kendisinden kuşku duymaya başladı.

"Çözüm" dediler, PKK'yı baş tacı ettiler, ülke sathına, "âkil insanlar" yaftalı "satkınlar"ı salarak, Öcalan propagandası yaptırdılar.

Cemaatler/tarikatlar gözümüz kulağımızdır dediler, dinimizi cemaat/tarikat dairesine hapsettiler; insanları "din" dışına çıkardıkları gibi, birbirlerinin semtine uğramaz hâle getirdiler.

En son Rejimi değiştirdiler, istikrarı bozdular.

Sonra Nasıl evrildiler?

Annan Planı referandumu öncesi kılıçlar çekilmişti. Denktaş R. T. Erdoğan için: "Başbakan Erdoğan aldatılmıştır. Eşit şartlarda Kıbrıs'ı yöneteceğimizi sanıyor. Türklerin azınlık kalacağını bilmiyor." demişti.

Biz de ister istemez ağır yazdık. Adımız gibi biliyorduk ki, Annan Planı referandumundan "evet" çıkarsa, Kıbrıs Türleri yutulacak, daha ötesi Türkiye tehlikeye girecekti. Yazdıklarımızı okuyalım:

"Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Kıbrıs meselesinin gelip nereye dayandığını, Annan'ın kimlerle işbirliği yapıp Türkiye'yi ve Kıbrıs halkını kandırdığını bilmiyorsa referanduma gidilemez. / Biliyor da yanlış yorumluyorsa bu ülkeyi yönetemez. / Bildiği hâlde Annancılık yapıyorsa KKTC'yi verip kurtulmak istiyor demektir ki, Türk milletine bir garazı vardır." (Yeniçağ, 13 Nisan 2004)

Türkler "yes be annem/evet", Rumlar "ohi/hayır" dediler ve Türk'ü yutma planı hayata geçirilemedi.

Sonra ne oldu?

R. T. Erdoğan, mantık çizgisine geldi. Kıbrıs'ta, Rumcuları bertaraf eden son seçim onun sayesinde kazanıldı.

"Türk"ü silmek istemişlerdi; Fethullahçı darbe teşebbüsü öze döndürdü. Ama çok cana, çok mağduriyete mal oldu. Artık "Türk" diye söze başlıyorlar. Yine de "Türk" kendileri için "arızî" nokta. "Siyasî İslâmcı" ağabeyleri gönül koyuyor, "Türk demeyin!" diyor. Bir yerde ip kopabilir.

Etnisiteler bu ara pek ağıza alınmıyor.  Hepsi "Türk" çatısı altında toplanıyor.

"Çözüm"ün nasıl hendeklere gömüldüğünü görünce, rücu ettiler ama çok hayata mal oldu.

Cemaatler/tarikatlar meselesi... Daha akıllanmadılar. Birinden korkunç darbe yiyince diğerlerine sarıldılar bu defa.

Ve en tehlikelisi... Rejimi değiştirdiler. Bu rejim değişikliğinden ister istemez vazgeçilecek. Ama kendi iradeleri dışında... Çekirge bir daha sıçrayamayacak.

Hiçbir iktidardın bu kadar taban tabana zıt bir yönetimi olmamıştır.

Yazarın Diğer Yazıları