Remzi Oğuz Arık'ı anarken...

Dün, Remzi Oğuz Arık’ın vefat yıl dönümüydü. 54 yıl önce (03 Nisan 1954) bir uçak kazasında kaybettiğimiz vatan ve millet sevdalısı bu müstesna şahsiyeti gençliğe tanıtmak gayesiyle; lise yıllarımda alıp okuma bahtiyarlığına erdiğim merhumun kitaplığımdaki eserlerini karıştırırken karşıma takriben 24 sene önce Coğrafya Bölümü öğrencilerinin mezuniyet yıllıkları için yazdığım bir yazı çıktı:
“Sevgili gençler!
Anadolu coğrafyasının bundan 5-6 asır öncesini düşününüz... Bütün canlıların aynı kayıtsızlıkla çiğneyip geçtiği bu kara parçası, zamanla kutsîleşerek binlerce ana kuzusunun bir gül bahçesine girercesine uğrunda şahadet şerbetini içebilmek için sıra beklediği mukaddes bir vatan haline dönüşmüştür. Bir toprak parçasını vatan haline getiren âmiller nelerdir?.. Bu soru bir sülük misali beyninizde yer etsin... Hayatınızı bu sorunun cevabına göre şekillendiriniz ve öğrencilerinize de hep bunu telkin ediniz.
Meslek hayatınızda başarılar dilerim...”
Remzi Oğuz Arık’ı okuyanlar yukarıdaki ifadelerin “Coğrafyadan Vatana” adlı eserden mülhem olduğunu fark edeceklerdir. Dolayısıyla, yıllar önce talebelere yönelttiğimiz sorunun yani bir toprak parçasını vatan haline getiren âmillerin neler olduğu sorusunun cevabını her halde okuyucularımız bizden bekler. R. Oğuz Arık’ın düşünceleri ışığında konuyu açmaya çalışalım.
İşlenmemiş, gen, harap bir arazi düşünün... İnsanoğlu gelip orayı imar ediyor, ev yapıp ağaç dikiyor. O çorak arazi yeşeriyor, canlanıyor, âdetâ sahibinin bir parçası haline geliyor. Tıpkı bunun gibi, herhangi bir coğrafya parçası da üzerinde yaşayan insanların vücuda getirdikleri kültürel değerlerle mukaddesleşiyor, bizim oluyor, uğrunda canlar feda edilecek vatan haline geliyor.
Toplum hayatında her gün karşılaşıldığı üzere bir malın, bir mülkün veya bir tarlanın sahibi iseniz onu belgelemeniz gerekir, elinizde tapunuz olması lazım. Peki, üzerinde yaşadığımız bu mukaddes vatanın bizim olduğunu nerden bileceğiz, tapusu hani? derseniz, Remzi Oğuz Arık’ın bu soruya cevabı şöyledir:
Şu mâbetler, saraylar, evler, yollar, köprüler, kervansaraylar, su yolları, hamamlar, çeşmeler... teker teker milyonlarca voltluk bir kudretle insan hâtırasını çeken ve mıhlayan varlıklar değil midir? Sonra yazı, tarihin dayandığı büyük dayanak, dil dediğimiz muhteşem anlaşma vasıtasını, güzel sanatların en tatlısı olan edebiyat halinde, nesilden nesile alıp getirmiştir. [...] Yazı ile, güzel sanatların yüreğe en derin işleyeni olan mûsikî göklerden yere inmiş, insan hâtırasının başka bir bekçisi kesilmiştir. [...] Hâtıraları rengîn büyüsü ile güzelleştirip nesillere devreden resim nasıl unutulur? (Remzi Oğuz Arık: Coğrafyadan Vatana, İst. 1967, s. 23)
Demek ki toprağı vatan haline getiren ve onun bize ait olduğunu belgeleyen, fikir ve sanat eserlerimizdir, diğer bir ifade ile kültürel değerlerimizdir.
Remzi Oğuz Arık bir başka makalesinde de  “coğrafya” nın “vatan” olduktan sonra toplumun birlik ve beraberliğini devam ettirebilmesi için  “din, âile, ahlâk, irfan, dil ve edebiyat, sanat, hukuk, devlet, iktisat gibi... müesseseler meydana getirmesi; gaye birliğine ve bir örnek âdete, ananeye, örfe sahip olması” (a.g.e, s. 13) gerektiğini belirtir. Tabii ki bütün bunlar bir anda ve kolayca ulaşılacak hedefler değildir. Zaman ister, çaba ister, fedakârlık ister. “Coğrafyadan vatana yükselişin kaç milyon fâciaya, kaç milyar hadiseye, kaç milyar acıya mâl olduğunu anlamak için doğuran bir ananın yanında bulunmak; onun çektiğini uyanık yürekle görmek lazımdır.” (a.g.e, s. 16) O zaman bu toprakların kolay kazanılmadığı daha net idrak edilecek ve bir annenin çocuğunu sevmesi, onun üzerine kol kanat germesi misali vatanın da korunup geliştirilmesi mecburiyeti olduğu daha iyi anlaşılacaktır. Kısacası; Remzi Oğuz Arık milliyetçi, idealist ve vatansever bir zattır. Ona göre coğrafyayı vatan yapan kültürdür. Bu sebeple, insanlar kültürlerine sahip çıktıkları ölçüde vatanseverdirler... Özellikle gençlere onun başta “Coğrafyadan Vatana” olmak üzere bütün eserlerini okumalarını tavsiye ediyorum. Vefatının 54. yıldönümünde Remzi Oğuz Arık’ı rahmetle anıyoruz...

Yazarın Diğer Yazıları