Resesyon göstergeleri

Türkiye İstatistik Kurumu ve Merkez Bankası tarafından açıklanan en son ekonomik veriler, ekonominin resesyona girdiğini gösteriyor. Yıl sonuna kadar açıklanacak olan aylık verilerde bir düzelme olması da imkânsız görünüyor.

Verilere gelince;

1- Geçen sene üçüncü çeyrekte Gayri Safi Yurt İçi Hasıla'da büyüme yüzde 11.5 iken çeyreklerde sürekli düşerek bu sene aynı çeyrekte yüzde 1.6'ya geriledi. Gerçek büyüme ve gelir artışını gösteren Fert Başına Büyüme ise yüzde 0.4 dolayında oldu.

Toplam talepte, yatırımlarda ve inşaat sektöründe gerileme, dördüncü çeyrekte de eksi büyüme yaşanacağını gösteriyor.

Fert başına büyüme sıfıra yakın olursa Türkiye gelir artışı yaratamaz. Bankaların dönmeyen kredileri artar. Öte yandan dış borçların çevrilmesi için önce gelir yaratmak ve sonra bu geliri dövize çevirmek gerekir. 

2- Sanayi Üretimi Endeksi 2017 Ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 7.3 oranında artmıştı. Bu sene yine Ekim ayında yüzde 5.7 oranında geriledi.

3- İmalat Sanayi Kapasite Kullanım Oranı da geçen seneye göre geriledi. Kasım ayında geçen sene 79.90 olan kapasite kullanım oranı bu sene 74.10'a düştü. 

Kapasite kullanım oranı hiçbir zaman yüzde 100 olmaz. Çünkü arızalar, kazalar, enerji kesintisi gibi aksamalar kapasitenin yüzün altında olmasına neden olur. Genel olarak yüzde 90 kapasite tam kapasite sayılmaktadır.

Ancak imalat sanayiinde kapasite kullanım oranının yüzde 74.10'a gerilemesi üretimde birim maliyetlerin artmasına ve verimliliğin düşmesine, maliyet enflasyonuna neden olur. İmalat sanayiinde dış rekabet gücünü düşürür.

4- Ekonomik Güven Endeksi, üretici ve tüketici güven endeksinin ortak paydasıdır. Bu endeks 100 değerin altında ise güven yok demektir ve Kasım ayında bu endeks yüzde 73.7'ye geriledi.

Tüketicinin güveni yoksa talep düşer. Üreticinin güveni yoksa yeni yatırım yapmaz. Yeni risk almaz.

Aslında tırmanmaya başlayan siyasi gerilimde, yargı adaleti ve demokraside erozyon yanında güven ortamını ve yatırım ortamını bozuyor. 

esfo.jpg     

 

5- Sanayide Ciro Endeksi ve perakende satış endeksindeki gerileme de, ekonominin resesyona girdiğini gösteriyor.

6- Dünyada, bizim gibi gelişmiş ülkeler enflasyon ortalaması yüzde 5'tir. Yüzde 20 üstünde enflasyon yaşayan bir ekonomide belirsizlik ve kırılganlık yüksektir. Enflasyon da zaten istikrarsızlığın göstergesidir.

7- Üretimde ve talepte gerilemenin doğal bir sonucu olarak işsizlik de tırmanmaktadır. Eylül ayında fiili işsizlik oranı yüzde 16.7'ye çıkmıştır.

8- Bütçe bir istikrarsızlık bütçesidir. Bütçede katma değer yaratmayan SGK açıkları ve popülist harcamalarının payı yüzde 40.8'dir. Bu, kaynakların çarçur edilmesi demektir.

Sonuç: Resesyondan çıkış için ya planlı politikalar uygulamak ya da IMF'ye gitmek gerekir. Aksi halde dip yapacaktır. Resesyondan çıkışı yine ekonominin iç dinamikleri sağlayacaktır. Ancak maliyeti daha yüksek olacaktır.

 

Yazarın Diğer Yazıları