Reza'nın derdi herkesi gerdi

Haklı çıkmaktan hep nefret ettim. Çünkü; Bugün olacakları en az birkaç kez, geçtiğimiz yıllarda sürekli yazdım. Dünya hep keriz, bir biz uyanığız, kafa bu. Bu arada miladi bir olay, ilk gün fazla gürültü koparmadı. Türkiye'nin iç ve dış siyasi kaderini doğrudan etkileyecek olan, Reza Zarrab olayından söz ediyorum. Zarrab'ın ABD'de tutuklanması , IŞİD'in Brüksel saldırısının yarattığı hava içinde gölgede kaldı. Gitsin veya gitmesin bu olay, ileride Türkiye'yi yönetecek kişiler açısından, çok büyük ve miladi önem taşıyor. Belki bu kıtaya yapılacak bu ay sonu ziyareti bile etkileyebilir diyordum yanılmışım.

                Hatırlarsanız, yıllarca ABD'nin, İran'a uyguladığı ambargoyu (yani altın ticaretini) köylü kurnazlığı ile Ankara'nın delme numarasını yutmadığını yazmıştım. Ve hatta, ABD'nin, bunları kara deftere kaydettiği uyarısında bulunmuştum. Ama biz uyanık, herkes geri zekalı olduğu için, ben yakalanana kadar yapmaya devam ederim kafası ile para kazanıldı. Derken, 17-25 Aralık olayları patlak verdi. Ben Zarrab'ın neden tutuklandığı, kaç yıla mahkûm olabileceği ve hukuki süreci yazmayacağım. Ben sizlere, bu olayın yaratacağı fırtına ve ardından olabilecek depremleri, tsunamileri anlatacağım.

***

                Sevgili okurlarım. Bir kere bu tahkikat, iki yıldır devam ediyormuş ve tam da Washington'daki zirve arifesinde patlak verdi. Ayrıca tahkikatın savcısı Preet Bharara, yandaş medyanın ileri sürdüğü gibi cemaatin adamı falan da değil, aksine cemaatin para kaynaklarından birini içeri atmış biri. Cemaatin para kasası sayılan, Zeytina şirketlerinin sahibini, Amerikan vergi dairesinden, 200 milyon dolar kaçırdığı gerekçesiyle 24 sene hapse mahkûm ettirdi.

                Gelelim Reza Zarrab'a dava açan Amerikalı savcıya. Kendisi Obama tarafından atanmış, senato tarafından onaylanmış bir kişi. Özelliği, uluslararası hukuk ihlallerinin peşinde olması. Mesela New York'ta Rus diplomatlarını; sağlık harcamalarını, hem Rus sağlık sistemine, hem de Amerikan sağlık sigortalarına ödettirdiğini tespit ederek, mahkûm ettirdi. Savcı Bharara, davayı harekete geçirip tutuklamalara başlatmadan önce 16 Aralık tarihinde Beyaz Saray'da ABD Başkanı Obama ile görüşmüş. Eminim başkandan bu konuda devam talimatı aldı. Bir de Zarrab'ın tutuklanacağını bilerek ABD'ye geldiği teorisine inanmıyorum. İnsan tutuklanmaya, çocuğunu da alarak gitmez.

                Dava sonucu Reza Zarrab'ın Amerika'daki mal varlığı ve banka hesapları donduruldu. Amerikan Adalet Bakanlığı, davanın gidişatı ve New York'taki hâkimin tutumuna bağlı olarak, ABD'nin ikili anlaşmaları olan NATO müttefikleri ve başka ülkelerdeki Reza Zarrab'ın mal varlıklarını da dondurabilir. Buna Azerbaycan, İngiltere ve Almanya, Fransa, İtalya dahil. 21 sayfalık dava dilekçesinde, bazı isimler kodlanmış.

                Şimdi gelelim olabileceklere. Zarrab nöbetçi yargıç tarafından tutuklanmış. Ancak tutuklama anında kefaletle serbest bırakılma talebi bu yargıç tarafından kabul edilmeyip 4 Nisan'daki duruşmaya atılmış. Zarrab, Amerikan vatandaşı veya yeşil kart sahibi olmadığı için kefalet işi olmayabilir. Miami'deki kaynaklarımızdan doğrulatamadığımız çelişkili haberler geliyor. Bunlardan biri mesela "plea barganing" denilen yani pazarlıklı anlaşma kuralı. Burada savcı ile sanık bazı bilgiler konusunda anlaşırsa, savcı sanık hakkında istediği cezada indirime gidebilir, bazen de suçlamadan vaz geçebilir. Yani daha büyük bir balığın kendisine verilmesi halinde küçük balığı bırakabilir.

                Amerika yalnızca Zarrab'ın mal varlığını değil, konuyla ilintili şahıs ve finans kurumlarına karşı da mali yaptırımlar isteyebilir. Bunlar, bankalar, şirketler olabilir. Ve hatta bu konu siyasileri bile kapsayabilir.

***

                Gelelim Ankara'ya. Erdoğan, 31 Mart nükleer zirvesi için Washington'a geliyor. Bu arada Amerika, alt düzeyde Dışişleri Bakanlığı müsteşar yardımcısı Blinken tarafından Ankara'da ziyaret öncesi son teması yaptı. Beyaz Saray randevusu konusunda bizimkilerden gelebilecek bir şikayeti herhalde Amerikalı yetkili, orası Beyaz Saray diye savuşturmuş olmalı. Son olarak, bu tahkikatın 17-25 Aralık olaylarında adı geçen Amerika ile bağlantılı Egemen Bağış'ı nasıl kapsayacağını da merak ediyorum.

Yazarın Diğer Yazıları