“Riskli alan” deyip sağlamı yutuyorlar

“Riskli alan” deyip sağlamı yutuyorlar
TMMOB Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhcu, ’kentsel dönüşüm’ü eleştirdi: Hiçbir veriye dayanmadan riskli alan ilanıyla yıkım süreci başlıyor. Kamu, adeta kötü niyetli müteahhit rolü üstleniyor!

TMMOB Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhcu, Bakanlar Kurulu’nun, hiçbir araştırmaya, envantere, bilimsel veriye dayanmadan mahalleleri riskli alan ilan ederek bir yıkım süreci başlatabildiğini belirterek, “Burada adeta kamu yöneticileri,  kötü niyetli kimi müteahhitlerin rolünü üstlenmektedirler” diyor... 

TMMOB Mimarlar Odaası Genel Başkanı Eyüp Muhcu, Bakanlar Kurulu’nun  hiçbir envantere, bilimsel veriye dayanmadan mahalle veya daha büyük yerleşim alanlarını “riskli alan” ilan etmesiyle o bölgedeki bütün binaların çürük-sağlam olduğuna bakmadan yıkılmasının hukuka aykırı olduğunu söyledi. Muhcu, kentsel dönüşümün mülkiyet haklarının, temel hak ve özgürlüklerin gasbı anlamına geldiğini belirterek, “Öncelikle bu saptama önemli. Şöyle de diyebiliriz. Kentsel dönüşüm insanların en temel haklarından olan mülkiyet haklarının gasbına neden oluyur. Ya da kentsel dönüşümle insanların en temel hakkı olan mülkiyet hakkı gasp ediliyor. Bunu yaparken de kamuoyunda Dönüşüm Yasası olarak bilinen 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun’dan yararlanılıyor. Bu Dönüşüm Yasası, bu hakların gasp edilmesinde en önemli araç olarak kullanılıyor. Buna göre; vatandaşın anayasa ile  güvenceye alınmış hakları ortadan kaldırılıyor. Bunun için de çeşitli yöntemler uygulanmaktadır” dedi.

Mafyatik yöntemler

Muhcu, bu yasaya dayanarak müteahhitler tarafından vatandaşların ruhsatlı, iskanlı olan evinden zorla tahliye edilmesi, yıkım sürecinin gerçekleşmesi ve yine vatandaşın onaylamadığı yeni inşaat uygulamalarının hayata geçirilmesinin söz konusu olabildiğini kaydederek,  “Bunun için baskı ve mafyatik yöntemlerin kullanılması giderek artmaktadır. Vatandaşların can ve mal güvenliği tehdit altındadır. Kimi müteahhitler kentsel dönüşümün sağladığı hukuka aykırı yasal düzenlemelerden faydalanabilmek için hiç ilgilerinin olmadığı bir binada, bir bağımsız bölüm satın olarak süreci başlatabilmektedir. Ve o binadaki insanların rızası, oluru alınmadan yıkım süreçleri gerçekleştirilebilmektedir. Diğer taraftan bir yapıdaki 3’te 2 mülkiyet sahibinin oy çokluğu ile diğer insanların mülkiyet hakları ortadan kaldırılabilmektedir. Bu yöntemlerin uygulanabilmesi için yurttaşlar canından bezdirici baskılara maruz kalmaktadır” açıklamasını yaptı.. 

Risk kararları kuşkulu

TMMOB Mimarlar Odaası Genel Başkanı Eyüp Muhcu, yıkım kararı alma süreçlerinin yanlış işletilmekte olduğunun altını çizerek şunları kaydetti: “Müteahhidin bina ile ilgili riskli yapı olduğu yönünde bir rapor alması halinde yıkım kaçınılmaz hale gelmektedir.Oysa bu yapının riskli olup olmadığının bilimsel verilere verilere dayandığı kuşkuludur. Müteahhitler, istedikleri raporları ilgili yerlerden çıkarabilmektedirler. Toptancı bir yaklaşım söz konusudur. 1998 öncesi yapılan bütün binalar sanki afetlere, depreme karşı güvenli bir yapı değilmiş gibi bir yanlış yaklaşımla raporlar tanzim edilebilmekte, yıkım kararları verilebilmektedir. Bu durum karşısında vatandaşların dava açmaları halinde ise yine ilgili Dönüşüm Yasası’na bağlı olarak mahkemelerin ’yürütmeyei durdurma kararı’vermeleri engellenmektedir. Fiili süreç uygulanmakta, vatandaşlar haksızlığa maruz kalmaktadır” 

Yargıya başvurun

Vatandaşların toptancı kararlar ile sağlam yapılarının çürükmüş gibi gösterilerek yıkım sürecinin başlatılması suretiyle mülkiyet haklarının gaspedilmesi girişimleri karşısında pes etmemelerini öneren Eyüp Muhcu, “Ama bütün bunlara rağmen Dönüşüm Yasası’nda dava açma haklarını sınırlayan maddeler olmasına rağmen, vatandaşların mutlaka yargıda haklarını aramaları gerekir. Zira bağımsız yargı bu yasanın Anayasaya aykırı hükümlerinin olduğunu dikkate alarak, bu yasanın ötesinde Anayasa ve hukuk normlarını esas alarak hukukun, adaletin gerçekleşmesi yönünde karar verebilmektedirler. Bu yüzden vatandaşlar umutsuz olmamalıdırlar. Eğer bir haksızlığa uğruyorlarsa, binaları sağlamken yıkılıyor ya da oradaki hakları birileri tarafından ortadan kaldırılıyor, zarara uğruyorlarsa mutlaka yargıya başvurmak suretiyle bunun takipçisi olarak, haklarına sahip çıkabilirler” uyarısında bulundu. 

Kentsel değil rantsal dönüşüm!

TMMOB Mimarlar Odaası Genel Başkanı Eyüp Muhcu, kentsel dönüşüm uygulamalarında kimi mütehitlerin yaptıklarının dışında çok daha önemli konularda olduğunu kaydederek, şöyle konuştu: “Bakanlar Kurulu, hiçbir araştırmaya, envantere, bilimsel veriye dayanmadan kimi yapılı çevreleri, mahalleleri, yapı adalarını riskli alan ilan etmek suretiyle bir yıkım süreci de başlatabilmektedirler. Kentsel dönüşüm sürecindeki en büyük mağduruyetler bu şekilde ortaya çıkmaktadır. Burada adeta kamu yöneticileri, kötü niyetli kimi müteahhitlerin rolünü üstlenmektedirler. Ve riskli alan ilan edilen bölgede sizin yapınız ister sağlam olsun, ister iskanlı olsun bütün kurallara uygun olsa dahi yıkılıp ortadan kaldırılabilmektedir. Bu nedenlerle kentsel dönüşüm sürecinin bir bütün olarak hukuka aykırılığı söz konusudur. Yani kentsel dönüşüm yasası, ilgili yasalar, bir bütün olarak hukuka ve Anayasaya aykırı bir şekilde düzenlenmiştir. Bu hukuksuzluğun bir an önce ortadan kaldırılmasına ihtiyaç vardır. Aksi takdirde toplumsal barış açısından sorunlar yaşanacaktır. Toplumsal barışı zedeleyen, hak gasplarına neden olan süreçlerin hızlanmasına ya da oluşmasına neden olacaktır.” 
Mimarlar Odası Genel Başkanı Muhcu, Kentsel dönüşüme “rantsal dönüşüm” denmesinin daha doğru olduğunu belirterek, “Tüm bu uygulamalar yapılırken yatırımcı, yandaşlar ve ilgili siyasi çevrelerin katılımı sağlanıyor, bunun dışındaki geniş topluma kapılar kapatılıyor” dedi 

Talan edebilmek için yasa çıkarıldı

Eyüp Muhcu, “Özellikle İstanbul bir rant cenneti olarak görülüyor. Türkiye’nin geneline yönelik işgal edilmiş olan orman alanlarının işgalcilere satışı ya da daha doğru bir deyimle yasa çıkarmak suretiyle TOKİ’ye devri, TOKİ eliyle TOKİ müteahhitlerine ve belli çevrelere peşkeş çekilmesi bu sürecin en önemli özelliklerinden. Tüm bu uygulamalar yapılırken yatırımcı, yandaşlar ve ilgili siyasi çevrelerin katılımı sağlanıyor, bunun dışındaki geniş topluma kapılar kapatılıyor. AKP döneminde ilk başlarda parsel bazında, yalnızca İstanbul’da, yılda 4 bini aşkın tadilat planı yapıldı. Fakat bu ölçekteki yağma bile yeterli görülmediği için Türkiye’nin bütün topraklarının talan edilmesi için yasa çıkarma yoluna gidildi” şeklinde konuştu.
Muhcu, “Kentsel Dönüşüm Yasa Tasarısı” adı altında girişimlerin çok defa gündeme geldiğini de kaydederek, “Önceki Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından veto edildi. Bazı girişimler Anayasa Mahkemesi’nden geri döndü; ya da toplumun geniş kesimleri tarafından tepki gördüğü için sumen altı edildi. 12 Eylül anayasa referandumunun ardından, yargıyı hizaya getirdikten sonra, AKP önünde hiçbir engelin kalmadığını düşünerek, muhalefet partilerinin tamamının karşı tavrına rağmen Kentsel Dönüşüm Yasası’nı çıkardı. Vatandaşların can ve mal güvenliği gerekçe gösteriliyor ancak orman alanlarının, orman, tarım, içme suyu havzası alanlarının kanun kapsamına alınması afetin öncelikli konu olmadığını gösteriyor. Durum böyle olunca önümüzdeki dönemlerde kentsel dönüşüm ile ilgili ciddi anlamda sorunlar da ortaya çıkacaktır” dedi.

Bakanlık duvar oldu

Bazı müteahhitler vatandaşı zarara uğratıyor, bakanlık ise seyrediyor. Mülkiyet hakkı gaspedilen birçok vatandaş derdini anlatacak merci bulamıyor. Kentsel dönüşüm uygulamalarında yetki Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda. Uygulamada vatandaşın anayasal hakkı olan mülkiyet haklarının müteahhitlerin veya diğer kat maliklerinin tasarrufları ile gaspedilmesine yol açan konularla ilgili bilgi almak için 27 Ocak günü Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nı telefonla aradık. Konu ile ilgili Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Ali Aydoğmuş’un bilgi verebileceği söylendi. Ancak, Ali Aydoğmuş’un o an için yerinde olmadığı belirtilerek, telefon numaramız alındı ve “Biz sizi arayacağız” denildi. İki gün Bakanlıktan telefon bekledikten sonra 29 Ocak günü Basın Müşavirliği’ni bir kez daha aradık. Ama Müşavir Ali Aydoğmuş’a gene ulaşamadık. Bunun üzerine Ali Aydoğmuş’a cep telefonundan ulaştık. Aydoğmuş, bizi dinledikten sonra, telefonu Basın Müşavirliği’nde kentsel dönüşüm uygulamalarından sorumlu olduğunu söylediği Veli Yıldız’a verdi. Veli Yıldız, sorularımızı yazılı olarak basin@csb.gov.tr adresine e-posta ile göndermemizi istedi. Biz de sorularımızı yazıp gönderdik ve yanıt beklemeye başladık. Ancak geçen 1 haftalık süreye rağmen herhangi bir cevap gelmedi.

YARIN: 2012’de uyarmıştı bugün üzüntü içinde