"Rus kimdir, Moskof nedir?.."

Son günlerde/yıllarda başımıza gelenler tarihten hiç ders almadığımızı gösteriyor. Bundan tam 100 yıl önce 7 düvele karşı istiklâl mücadelesi vermiş ve bir zamanlar 20 milyon kilometrekareye ulaşan vatan toprağımızın sadece 783 bin kilometrekaresini güç bela kurtarabilmiştik. 100 yıl sonra maalesef birilerinin oyunuyla tuzağa düşürüldük ve başımız yine dertte…

Unutmayalım ki ne Doğu, ne Batı, ne NATO, ne BM, ne Trump, ne Putin… Hiçbiri dara düştüğümüz zaman bizim yanımızda olmaz. Adı geçen bu kuruluş ve şahıslardan medet ummak Hüma kuşunun gölgesinden devlet ummaya benzer.

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, meselelerin çözümü için ne zaman Putin yahut Trump'la görüşse aklıma hep Yenişehirli Avnî'nin (ö. 1884) şu beyti gelir:

"İntizâm-ı kâr için düşmandan istifsâr-ı rey//Râh-ı firdevs-i berîni sormadır iblîsden"

(Bir işin nasıl düzeltilebileceğine dair düşmandan görüş sormak, şeytandan cennetin yolunu sormaya benzer.)

Yani demem o ki, dostumuzu düşmanımızı iyi bilmeliyiz. Şeytandan cennetin yolunu sormaya kalkarsak cehennemi boylarız. Dolayısıyla tarihten ders almalı ve atalarımızın söylediklerini kulak ardı etmemeliyiz.

Bu konuda Süleyman Nazif'in (ö. 1927) 100 sene önce yazdığı bir makalesini -sadeleştirilmiş şekliyle- dikkatlerinize sunuyor, yorumu da sizlere bırakıyorum…

Rus kimdir, Moskof nedir?..

Tam iki buçuk asır… Evet, iki yüz elli sene oldu ki ırk ve dinimizin bu en büyük ve en amansız düşmanına ölüm meydanlarında sık sık tesadüf ediyoruz. Bugün hiçbir Türk ve Müslüman aile gösterilemez ki bir veya daha çok evladını Moskof muharebelerinin birinde şehit vermemiş olsun. O muharebe meydanlarının binlerce unutulmuş destanları, diyar-ı İslâm'ın ıssız köşelerinde, iki yüz elli seneden beri bütün ıstıraplarıyla uyandırılmayı, iki yüz elli seneden beri intikamının alınmasını bekliyor.

Memleketimizde tütmeyen ocakların her biri diğerine bir Rus muharebesinde bestelenmiş sessiz bir feryadı tekrar ediyor.

Köylere, tarlalara niçin harap olduklarını sor. Cevap verirler ki kendilerini imar etmek için çalışan kol bir Moskof cenginde kırıldı.

Bu diyarın doğusunda, kuzeyinde, bir avuç toprak bulunmaz ki Türkün, Moskof eliyle dökülmüş mübarek kanını içmiş olmasın.

Bu diyarın batısında, güneyinde bir yuva görülmez ki yıkılmış duvarları Türkün, Rus silahı ile uzaklarda ölmüş bir oğluna çektiği hasreti ifadeye çalışan feryatlarını dinlemiş bulunmasın…

Moskofun sulhu aldatıcı, sükûtu ısırıcı, yüze gülüşü haince, yardımı tahkirdir.

Ey Türk oğlu! Sana damarlarındaki kanı verenler, kanlarının son damlalarını Moskof muharebelerinde döktüler. Sen bugün, yarın ne olursan ol, fakat unutma ki o şehitlerin ebedî bir yetimisin! Bu din, bu devlet, bu vatan gibi, bu gayz, bu kin bu intikam da onların sana mübarek bir mirasıdır. Dünyada bir Rusya ve bir Rus kaldıkça bu hakkına, bu vazifene hürmetkâr ol, Türk oğlu…

ACZİMİN GİRYESİ:

ŞEHİTLER ÖLMEZ

Vatan için can vermek herkese nasip olmaz,

Bu yolda toprağa düşen hep diridir, ölmez…

(Li-müellifihî)

 

dfs-004-001-011.jpg

Yazarın Diğer Yazıları