Ruslar Türklere 'izin' verecek mi?

Karabağ'da Türkler ilerliyor. Gelen haberler böyle... Çok merak ediyorum, Rusya Türklere nereye kadar "izin" verecek?

Ermeni kaynakları Dağlık Karabağ'ın merkezini Türklerin bombaladığı haberlerini yayıyorlar. Bakü ise bu haberlere "yalan" diyor.

Dağlık Karabağ, eski yapısı itibarıyla otonom bölge olarak Azerbaycan içinde kalıyor. Ermenistan'dan Laçin koridoruyla ayrılıyor.  Bütün bölgeler hemen hemen alındı, Dağlık bölgeye çok az mesafe kaldı. Dağlık bölgenin Ermenistan'la asıl irtibatı, Laçin koridoru. Ekranlarda harita sık sık gösteriliyor. Fark etmişsinizdir, Hazar'a bakan tarafın öbür yüzü diye kısaca tarif edeyim.

Ruslar oldum olası Türklere karşı ihtiyatlıdır ve bütün hedefleri de Türklerdir. Birkaç sebebi vardır hedefe Türklerin konmasının... Birincisi sıcak denizlerin kapısı biziz.

İkincisi, "Konstantinopolis". Kolaylık olsun diye "İstanbul'un fethi" diyoruz ama, İstanbul, sonraki isim. Biz Konstantinopolis'i aldık. Konstantin'in şehrini yani... İstanbul de gerçi aynı isimden bozma; ancak, bizim dilimizin kelimesi.

Ruslar Konstantinopolis üzerinden Hristiyan oldular. Ortodoksluğun merkezi burası. Moskova, Fener'e sıkışmış Patrikliği ekümeniklik (Hristiyan birliğinin liderliği) görmek istemedi ve ayrıldı. Araları açık.

Ruslar, 1878'de, Yeşilköy'e kadar geldiler, İstanbul kapısına dayandılar.  Diğer ülkelerin, özellikle İngiltere'nin bir hesabı olmasaydı, İstanbul gitmişti!

Bahsetmeden geçmeyeceğim...  Dünyanın en eski ve çağına göre en modern üniversitesinden biri 425'te, Konstantinopolis'te kurulmuştur. Fatih Sultan Mehmet, bu üniversiteyi yeni yüzüyle yaşatmak bile istemiştir.

Üniversitenin yeri de Sultanahmet'in aşağısında Sirkeci'nin üstünde Gülhane Parkı alanındadır. İnsanlar da ölümlü, eserler de... Kalıntıları kalmış.

Devletler sınırlarıyla değil; ilimleriyle var olur.  Doğru Roma'nın uzun yaşamasının bir sırrını, bu üniversiteden fışkıran ilimde aramalıyız.

Devletler nasıl kurulmuş, nasıl genişlemiş ve nasıl varlığını sürdürmüş? İlimsiz devlet bir yere kadar... Bir şey daha: İlim "şüphe"dir ve kesinlikle inançtan ayrı tutulmalıdır.

R. T. Erdoğan'ın, üzerinde çok durulan özene bezene hazırlanmış İbn Haldun Üniversitesi'ndeki konuşmasında, ne diyor: "Fikrî iktidarımızı tesis edemedik."

R. T. Erdoğan'ın "dilinden" anlayan, ilahiyatçı Prof. Dr. Mustafa Öztürk neden fikrî iktidar kuramadıklarını tahlil ediyor:

"Bugün gelinen noktada gerek Necip Fazıl'dan tevarüs edilen kıyıcı, dışlayıcı ve saldırgan dille Ehl-i Sünnet müdafaası yapmak, gerek Din, Diyanet ve İlahiyat alanında klasik Ehl-i Sünnet anlayışına muhalif her görüş ve düşünceyi 'İslam'a saldırı, Kur'an'a hakaret' gibi başlıklarla linç kampanyalarına mesnet kılmak, gerek II. Abdülhamid hatırına Mehmed Âkif'e dil uzatmak, gerekse 'Medeniyet inşası, Anadolu irfanı' gibi kof retoriklerle fikir inşa ettiğini sanmak gibi anlayış ve uğraşlarla vakit harcandığı takdirde, fikrî iktidar tesisi ancak ham hayale konu olabilir." (Karar, 24 Ekim 2020)

Ruslar da böyle ara dönem geçirdiler. Komünizm demeyeceğim, kendi anladıkları türde despotça uyguladıkları ve adına "komünist/sosyalist" idare dedikleri rejim onlardan ve dünyadan çok şey alıp götürdü. İnsanı alıp götürdü, ilmi alıp götürdü... İlmin sınırlarını bile yöneticiler çizmiş, sonunda bataklığa sürüklenince, çıkış yolu aranmıştır.

Putin de aynı yolda... (Devam edeceğiz)

 

Yazarın Diğer Yazıları