Başbakan Erdoğan’ın başlattığı polemiği sürdüren CHP lideri
Deniz Baykal, bu kez hadisli gönderme de yaptı
Baykal, bazı açılış törenlerine katılmak üzere gittiği İzmir’de Erdoğan’a yüklenmeye devam etti. Baykal, “Şimdi ben de diyorum ki, gözün varsa gör, kulağın varsa duy, kalbin varsa anla, rüşveti veren de alan da melundur. Melun, lanetli demektir, yani lanetlenmiştir.”
Yılışık ilişki içine girmeyiz
Uzlaşı çağrılarını da değerlendiren Baykal, eleştirilerini şöyle sürdürdü: “Biz cumhuriyetin temellerine, anayasamıza, Atatürk’e ihanet ederek, hiç kimseyle yılışık ilişki içine girmeyiz. Amerika ile uzlaşmışsın, ama cumhuriyetimizle uzlaşmaya gerek duymuyorsun.”
Rüşveti veren de lanetlenmiştir
CHP lideri Baykal, geçmiş dönemde rüşvet verdiğini itiraf eden Başbakan Erdoğan’a hadisle cevap verdi: Rüşveti veren de alan da melundur.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, bazı açılışlar yapmak için geldiği İzmir’de vatandaşların
yoğun sevgi gösterileriyle karşılaştı. Baykal, Bayraklı karayolu üst geçidini hizmete açtı.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, rüşvet polemiği başlatan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a “Rüşvet alan da veren de melundur” hadisiyle yüklendi. Baykal, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nce gerçekleştirilen bazı yatırımların açılışını gerçekleştirmek üzere geldiği İzmir’de, Başbakan’ı sert bir dille eleştirdi. Erdoğan’ın geçen hafta yaptığı bir konuşmada, 30 yıl önce “mazot alırken rüşvet verdiğini” anlattığını hatırlatan Baykal, şunları kaydetti: “30 yıl önce rüşvet verdiği için şimdi Deniz Baykal’ı suçlamaya çalışıyor. Eğer senin tıynetinde rüşvet vermek varsa, Deniz Baykal sana ne yapsın? Rüşvet vermek de almak da hem hukuken, hem ahlaken aynı konumdadır. ’Ben rüşvet verdim’dediğin tıynetinin gereğini yap. Başbakan, zaman zaman söyler, ’Bazılarının gözleri var görmezler...’falan diye. Şimdi ben de diyorum ki, gözün varsa gör, kulağın varsa duy, kalbin varsa anla, rüşveti veren de alan da melundur. Melun, lanetli demektir, yani lanetlenmiştir.”
Önce Atatürk’le uzlaş
Başbakan’ın, kendilerine “uzlaşalım” dediğini dile getiren Baykal, ancak bir memlekette uzlaşmanın temelinin anayasa olduğunu, herkesin bu çerçevede bir araya gelmek durumunda olduğunu belirtti. Baykal şunları söyledi: “Şimdi uzlaşma deniyor. Yahu sen benimle uzlaşmayı bırak, Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasası ile uzlaş. Sen, Deniz Baykal ile CHP ile uzlaşmayı bırak, önce bu devletin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ile uzlaş. Atatürk ile anayasayla kavga edeceksin, sonra bize diyeceksin ki ’Hadi el sıkış Deniz Baykal, CHP. Bu işi kapatıverin’. Böyle bir şey olabilir mi? Biz cumhuriyetin temellerine, anayasamıza, Atatürk’e ihanet ederek, hiç kimseyle yapay, sahte, yılışık ilişki içine girmeyiz. Sen gitmişsin, Amerika ile uzlaşmışsın, ama bizim cumhuriyetimizle uzlaşmaya gerek duymuyorsun. Böyle bir şey olmaz.” Baykal, Türkiye’nin siyaset ve ekonomide ciddi sıkıntılar yaşadığı bir dönemde, Başbakan’ın tek derdinin Deniz Baykal ve CHP olduğunu savundu. Hükümetin kendisine sunulan halk desteğini, tek parti iktidarının avantajlarını kullanamadığını, vatandaşın istikrar ve uyum yönündeki beklentilerini karşılamak bir yana ülkenin her noktada yeni sorunlarla karşılaştığını ileri süren Baykal, “Türkiye’de istikrar değil, gerginlik, çatışma, kaygı varsa bunun sorumlusu, ülkenin kaderi eline emanet edilmiş insanlardır” dedi. Konuşmasında AKP iktidarına da yüklenen Baykal, sözlerini şöyle tamamladı: “ABD ile uzlaşmayı biliyorsun, kendi devletinin siyasi temelleriyle de uzlaş. Onunla bir olup kendi devletinin temelleriyle uzlaşmaz da çatışırsan, bundan hayır, yarar çıkar mı? Bunlar
yanlış işler.”