Rusya'ya verilen ince "çark ediyoruz" mesajı...

Güncel sorulardan biri;

"Seçimden sonra neler olacak?"

Herkesin, bulunduğu pozisyon, tuttuğu taraf, ilgi ve uzmanlık alanına göre bu soruya cevabı var. Omurilikten atmanın serbest olduğu, herhangi bir yaptırımın bulunmadığı (!) caanım ülkemde tahmin ve tahlillerin de ucu bucağı yok. Benim başım kel mi?.. Bendeniz de katkıda bulunayım. Yeri geldiğince değindiğim şu S-400'ler meselesi var ya... İşler sarpa sarıyor gibi!.. En azından devlet itibarı, millî menfaatler diyenler, kaygı duyanlar  için!.. Yazının flaşını en sona saklayıp elimizdeki doneleri alt alta sıralayalım;

R.Erdoğan katıldığı bir canlı altın çanak yayınında konu S-400'lere gelince önce, "S-400 konusunda biz bu işi bitirdik geri adım atmayız" dedi. Sonra devam etti;

"Bizim için aslolan birinci derecede Türkiye'nin güvenliğidir. Biz güvenlik meselesinden taviz veremeyiz. Güney sınırımızdan ülkemize yönelik gerçek bir tehdit var. Şu anda Suriye'nin elinde bu tür silahlar mevcut. Böylesi bir tehditle karşı karşıya kalan bir ülke, biz de ülkenin güvenliğimizi teminat altına almamız lazım."

Ee, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu!.. Rusya, S-400'leri Suriye'ye karşı kullanmamız için mi veriyor yani?.. Aslında bu, kapalı kapılar ardında ABD'ye verilen sözün sonucunda, "kararınızı 31 Mart'tan önce ilan edeceksiniz" dayatmasına teslim olunuşun ilanıdır!.. "Suriye'den gelecek Rus/Çin üretimi füze saldırılarına karşı kullanacağımız hava savunma sistemleri Batı malı olacak" demektir. Geçen yılki NATO zirvesinin sonuç bildirisinde yer alan "Güney'den gelen tehdit" tarifine de bakınca Erdoğan'ın televizyon programında kullandığı cümlelerle nasıl örtüştüğünü hayretler içinde göreceksiniz. 

Bir diğer önemli gelişme. ABD'nin,"S-400" almayacaksınız dayatmasına karşı salladığı F-35 sopası... Savunma Bakanı Hulusi Akar, yeni nesil F-35 savaş uçaklarının Türkiye'ye tedariki konusunda bazı spekülasyonların yapıldığını belirterek, "birtakım açıklamalar olmasına rağmen F-35 şu anda normal işliyor görünüyor. Pilotlarımız, bakım personelimiz ABD'de eğitim almayı sürdürüyor." demişti. Daha da önemlisi, Hulusi Akar, kesin tarih vererek, F-35'lerin Kasım ayında Malatya'ya gelmesini beklediklerini ve bununla ilgili Malatya'da altyapı hazırlıklarının tamamlandığını söylemişti. Peki bu ne manaya geliyor?.. Bence, F-35'ler geliyorsa S-400'ler gelmiyor demek.

Havuz medyası yazarlarına yazdırılan, "Patriotlar bize biraz pahalı geldi" yazılarındaki "ABD fiyat kırsın da kamuoyuna açıklayacak yüzümüz olsun mesajlarını" da bir kenara not edin...

Şimdi hafta başında, İngiltere merkezli 'al monitor' sitesinde çıkan şu ilginç (!) habere bir göz atıverin;

"Rusya'nın SDG/YPG ile Menbiç konusunda bir anlaşma imzaladığı bildiriliyor. Bu anlaşma, ABD güçlerinin bölgeden çekilmesi durumunda uygulanacak. Suriye'deki Rus güçlerinin Türkiye ya da desteklediği grupların Menbiç'e girmek için yapacağı herhangi bir girişime karşı koymasını öngörüyor. Site, Menbiç askerî konseyi eş başkanı Muhammed Mustafa'ya atfen, Rusların kendilerine ABD'nin yarın ayrılması durumunda kendilerinin ABD'nin yerini alacaklarını bildirdiğini aktardı.

Rus komutanlar tarafından kendisine iki gün önce tam olarak ABD'liler ayrıldığı an Rusya'nın Menbiç'i Fırat Kalkanı bölgelerinden ayıran sınır hattı boyunca güçlerini konuşlandıracağını bildirdiklerini sözlerine ekledi."

Kapalı kapılar arkasında gerçekten çok enteresan işler cereyan ediyor. Sadece ABD tarafında değil Rusya kanadında da... Bir Rus kaynağım, geçenlerde Rusya ve Türkiye arasında teknik heyetler seviyesinde sürdürülen görüşmelerde Türk tarafının "S-400'lerden vazgeçebiliriz" mesajı verdiğini iddia etti. Buna benzer söylentileri Ankara'nın derin koridorlarından da duyuyordum. Rus tarafından bu mesaja ne karşılık verildiğini merak edip sorduğumda, "tabii ki seçenekleriniz var" denilip "Türkiye'nin Suriye'den nasıl çekileceğinin yollarını işaret eden mesajlar verildi" karşılığını aldım...

Sadece parasına ve çıkarlarına bakan ABD ve Rusya'nın kapalı kapılar arkasında Türkiye'ye karşı anlaştıkları iddiamı bir kez daha yineliyorum!..

***

Geçen bir yazımda devlet koridorlarından aldığım bilgilere dayanarak; Rus kredisi ile peşinatını ödediğimiz ve o krediye bağladığımız S-400'leri bir başka ülkeye satmak için görüşüldüğünü bunlardan birinin de Hindistan olduğunu kaleme almıştım. Hindistan ile Pakistan arasında son yaşanan krizde R. Erdoğan'ın yoğun arabuluculuk girişimlerini de hatırlayın!.. Güvenlik koridorlarını bir kez daha yokladım. Söylenen şöyle;

"Son anda bir şeyler olabilir. Hindistan da istiyor. Peşinatımızı bize iade ederlerse, 'peşinat' dediğiniz para da bizim paramız değil, Rusya'dan kredi aldığımız para. Hindistan da parayı öderse herkes kurtulacak bu işten. Gidilip görüşüldü Hindistan ile. Onların da böyle bir talebi var. Talepleri erken yerine gelmiş olacak. Rusya da oraya satılmasına ses çıkarmaz. Mal satıp para kazanacak. Ancak, Suriye'de bize o da bir sopa gösterir."

31 Mart seçimlerinden sonra İdlib'e, gövdesini YPG'nin oluşturduğu SDG'nin, Rusya tarafından sokulduğu haberleri ile karşılaşırsak... Ne olacak?.. 5 harflilerin mucidinin dediği gibi "yaz geldi patlıcan ucuzladı. Bol bol yiyoruz" diye sevinip göbek mi atacağız?..

 

Yazarın Diğer Yazıları